Bir süre önce "Türkiye" markasını güçlendirme çalışmaları kapsamında; başta diğer devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla resmi ilişkilerde olmak üzere, her türlü faaliyet ve yazışmalarda "Turkey", "Turkei", "Turquie" vb. ibareler yerine "Türkiye" ibaresinin kullanımı konusunda bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi yayınlanmıştı.

Bu genelge ile turizm portallarından örneğin GoTurkey’de kendini GoTürkiye olarak güncellemişti. Türkiye’nin resmi turizm portalı GoTürkiye bir süredir tüm sosyal mecralarda iyi içerikler ile Türkiye’nin turizm imajının güçlendirilmesine katkı sağlıyor.

Rol kapmaya çalışan devlet kurumu olur mu?

Kış sezonundan ek bir beklentisi olmadığını gözlemlediğimiz Türk turizmi ise bir yandan yaz turizmine hazırlanırken son iletişim çalışmaları ile kafaların yine karışık olduğunu görmeye başladık.

Bir anda “helloTürkiye” videosu ortaya çıktı. Bir iletişimci olarak ilk beklentim tabi bunun ülke tanıtım kampanyasının bir parçası olmasıydı. İletişim Başkanlığı bu sefer de bizi şaşırtmadı, anlıyoruz ki yine kafalarına göre bir kampanyacık yapmak istemişler. Henüz Kültür ve Turizm Bakanlığı ve GoTürkiye hesapları tarafından paylaşılmayan video, kurgusu ve akışı ile akıllardan çıkmayan maskeli-aşılı skandal turizm tanıtım videosu ile yarışacak kalitede.

Videoya baktığınızda kaynak israfını da hemen hissediyorsunuz. #helloTürkiye videosuna harcanan bütçe ile var olan ülke tanıtım stratejisine çok daha fayda sağlayacak harcamalar yapmak mümkündü oysa. İletişim Başkanlığı’nın devlet iletişim stratejisini her fırsatta yerlerde sürüklediğinden güncel örneklerle bahsediyoruz. Arkasının da geleceğini düşünmeden edemiyoruz. Bir yandan da kurum Başkanı'nın her konuda fikri olan başkanlığı gibi kişisel imaj çalışması için birden fazla dile çevrilip devlet imkanları ile dünyaya dağıtılan basılı kitabı. Etik bir durum mu değil mi takdirinize bırakıyorum.

Belli ki kurum başkanı gibi kurumu da Devlet kurumlarının uzmanlık alanları ve birikimlerini bir kenara iterek ağırlıklı olarak Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerinden kendi stratejisini ve imaj çalışmasını yürütüyor ve kaynak israfına yol açmaya devam ediyor.

Son güzel örnek

Ülke tanıtımı ve imajına katkı sağlayacak son güzel örnek ise milli havayolumuz Türk Hava Yolları ve dünyanın önde gelen belgesel grubu National Geographic’ten geldi.

Türk Hava Yolları'nın dünyanın en büyük havalimanı projesi olan İstanbul Havalimanı’na taşınma operasyonu artık dünyada tüm National Geographic kanallarında yayınlanacak. Gerçek bir “soft power” kamu diplomasisi örneği de taşıyan Mega Taşınma: Türk Hava Yolları belgeseli oldukça ses getireceğe benziyor.

İstanbul Havalimanı'nın bölgesel güç haline gelmesine de imaj katkısı sağlayacak belgeselde, 6 Nisan 2019'da planlanandan kısa bir sürede, 32 saatte başarıyla tamamlanarak sivil havacılık tarihinin en önemli taşınma operasyonlarından biri anlatılıyor. 

THY, operasyonun başarılı şekilde gerçekleşmesi için Atatürk Havalimanı’na Singapur uçuşuyla veda ederek saat 14.00’te uçuş operasyonlarına İstanbul Havalimanı’ndan devam edecek şekilde 12 saat ara vermişti. Tarihi operasyonda taşınma güzergahı araç trafiğine kapatılmış ve  12 saat içerisinde 33 futbol sahasına eş değer 47 bin 300 ton ağırlığındaki malzeme Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na nakledilmişti. Ayrıca 44 ton ağırlığındaki uçak çekme aparatlarından en hassas ekipmanlara kadar 12 bin parça malzemenin 1000’i aşkın araçla taşındığı büyük operasyonda, 5 binden fazla havayolu emekçisi görev almıştı.

Bize böyle işlerle gelin. Hep gurur duyalım.