Türkiye’nin bir süredir gündeminde yoksulluk tartışmaları var. Ana muhalefetin elinden geldiğince gündeme getirmeye çalıştığı bu konu ülkemizin gelecek kuşaklarının büyük bir tehlike altında olduğunu bize gösteriyor. Bu sorun ayrıca önümüzdeki yıllarda sağlık sistemini kökünden sarsacak bir boyuta ulaşma potansiyeli taşıyor.

Türk Aile Hekimleri Dergisi’nde yayımlanan son araştırmaya göre her dört çocuktan birinin kilosu çok düşük. Bir diğer tehlike ise potansiyel kalp hastalığına yatkınlık. Kız çocuklarının yüzde 85'i, erkek çocuklarının ise yüzde 68'i kansızlıkla mücadele ediyor. Avrupa'da ise bu oran sadece yüzde 18.

İktidar görmüyor, muhalefetin ise sesi yetmiyor

 Aslında 2010 yılında başlayan sonra ise sekteye uğrayan, ardından tekrar canlandırılmaya çalışılan Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ortaklığında "Beslenme Dostu Okullar Programı" yürütülmeye çalışılmıştı. Türkiye genelinde resmi ve özel okulların sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam konularında teşvik edilmesi hedefleniyordu. Son olarak 2019’da 9504 okulun bu programa dahil olduğu açıklanmış, ancak sonrası karanlık.

Pandemi dönemi ile artan işsizlik ve ekonomi yönetimindeki çalkalanmaların küresel gelişmeler ile birleşerek ekonomi politikası üretememenin sonucu olarak, tarihi enflasyon rekorlarının kırıldığı bu günlere geldik.

Bugünlere gelirken dar gelirli açlık sınırının altına itilirken, orta gelirliler de dar gelirliye hızlıca dönüştü. Bu ailelerin çocukları ise, zaten kıt kanaat doğru beslenmeye ulaşırken, artık ulaşamaz hale geldi.

Ortam böyle iken uzun zamandır bu konuda çalışmalar yapan Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucularından ve Nisan ayı itibari ile CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nde çalışmalarını sürdüren Araştırmacı Hacer Foggo’nun tespitine kulak vermek gerekli, Foggo; “Bir nesil kaybediliyor!” diyor.

Devlet temsilcileri ise bu önemli soruna kulaklarını kapamış durumda. Et ve Süt Kurumu’nun et fiyatlarına yüzde 48 oranında zam yapması sonrası, kurumun genel müdürü Osman Uzun zammın gerekçesini, “Çok uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu nedenle fiyatı artırdık” demişti ve ardından yükselen tepkiler sonrası görevden alınmıştı.

çağdaş-yıldız-köşe

Bu vurdumduymazlığın ardından ise “Çocuklarımızın beslenme hakkı için Et ve Süt Kurumu'ndayız” diyerek ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu kadın milletvekilleri ve Hacer Foggo ile kuruma gitti. Siyasal iletişim açısından CHP’nin kurumlara giderek gündem yaratması son bir yıldır halk kitlelerinde de en çok karşılık bulan hamle.

Ziyarette ana muhalefet, çocukların beslenme hakkına dikkat çekmek için sesini yükseltmeye çalıştı. Ancak hem iktidar hem de muhalefet kanadı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurumu ziyaretinin ana temasına değil, yine neden içeri alınmadığına takıldı. Tartışmalar bu odakta devam ederken, bu önemli konu gündeme tam olarak gelemeden sönümlendi. Ancak bir nesil kaybederken, bu konuyu gündemde tutmak her zamankinden daha önemli.

İyi örnekler

2019 seçimlerinden sonra önemli ölçüde gençleşen yerel yöneticiler ve yeni yerel yönetim anlayışı, önemli bir dayanışma ekosistemine dönüşme potansiyeli taşıyor. Pandemide Askıda Fatura Kampanyası ile birçok ilde önemli bir farkındalık yaratılmıştı. Binlerce aile bu kampanyadan yararlanmaya halen devam ediyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ailesi ile Fransa’da olduğu dönemde şahit olduğu ve projeyi aktardığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından uygulanmaya başlanan Halk Süt projesi, önemli bir açığı kapatmaya başladı.

Beşiktaş’ın genç Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın üniversitede yemek fiyatlarının artmaya başlaması sonrası yaşanan öğrenci kayıpları nedeniyle projelendirdiği Öğrenci’Ye Uygulaması da, öğrenci kenti Beşiktaş’ta binlerce öğrencinin birden fazla öğünde yemek ihtiyacını karşılıyor ve bugünlerde Türkiye’ye yayılıyor.

Beslenme saatlerinde çocukların boş beslenme çantaları ile okula gitmesi çocuk yoksulluğunun temel göstergelerinden biri. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, bu sorunu dayanışma ile çözmek için üzerinde hiçbir belediye ve yardım ibaresi olmayan beslenme çantalarını ihtiyaç sahibi olduğu belirlenen yüzlerce çocuğa dağıtmış ve her gün o beslenme çantalarını doldurarak çocukların okula daha özgüvenli gitmesini ve beslenmelerine katkı sağlıyor. Beslenme Çantası Projesi de yakında tüm Türkiye’ye yayılacak.

Bu iyi örneklerden sadece bazıları ve bize umut veriyor. Umudu kaybetmek yok.