Osmanlının 1400’lerde bu topraklarda yaşanan kargaşa dönemine Fetret Devri demişler. Kelime anlamı olarak iki olay arasında geçen süre anlamına gelen ve Arapçadan dilimize yerleşen Fetret kelimesi ile bugünleri tariflemek yanlış olmaz. 

Bizim dönemin iki olayını ise tarihsel olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile liderin değil koltuğun güçlü olduğu zaman dilimine girişimiz ve bu sistemden çıkışımız arasına tanımlamamız çok yanlış olmayacaktır. Bu zaman diliminde sona yaklaştıkça etkisi ve ülkeye doğrudan zararı tüm zamanların zararlarını geride bırakacak bir aşamaya ulaşmak üzere.

Yeni Fetret Devrinde Siyasal İletişim

Daha geçtiğimiz pazara kadar kontrolsüz gerilimler ile piyasayı kontrol altına alma hayalleri sürenler her geçen gün devlet itibarına zarar vere dursun bu ülkenin gençleri tarafından ileride pek iyi anılmayacakları bir algı gerçekliği de zihinlere oturmuş durumda. 

Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanacak şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan ve %50’ye varan artış ile toplumda olumlu algı yaratması muhtemel asgari ücret artışının iletişiminin bile doğru düzgün yapılamamış olması ise bizi şaşırtmamalı.

Yeni Fetret devrinin unutulmaz anlarından biri de hiç kuşkusuz 'yeni finansal alternatif’ olacak. Bankadaki TL mevduat hesapların getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın hazine kaynakları ile ödenecek olması ve ihracatçılara Merkez Bankası tarafından ileri vadeli kur rakamı verilmesi gibi kararların bulunduğu alternatif döviz kurlarında hızlı düşüş yarattı. Bu hamlenin ekranlardan açıklanması ve devam iletişimi illüzyon / yanılsama yaratma amacına ise ilk etapta ulaşmış görünüyor.

Rezerv eriten yeni finansal alternatif

Göreve yeni gelen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, katıldığı bir programda "Gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz? Ekonomi rakam işidir. Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır." açıklaması ile gündeme gelmeyi başardı. Ekonominin rakam işi tarafına biraz bakalım. 

Merkez Bankası'nın döviz müdahalelerinin sürdüğü 10-17 Aralık haftasında rezervlerde hızlı bir gerileme yaşandı. Milli net rezervlerimiz 21,2 milyar dolardan 12,2 milyar dolara geriledi. Doların düşünün kutlandığı halaylar bir kenara herhangi bir sektörde hammadde alımları dahil olmak üzere herhangi bir fiyatta gerileme yaşanmadığını da es geçmeyelim. Hatta dinamik fiyatlamanın olduğu akaryakıtta dövizdeki düşüşün yansımamasını sağlayacak aradaki farkın ÖTV olarak alınacağı kararı ile akaryakıtta da ilerleyen günlerde artış olması muhtemel. 

Görünen o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin siyasal iletişim stratejisi değişmeye başladı. İletişim Başkanlığı’nın uzun zamandır yerlerde sürüklediği Devlet İletişim Stratejisi’nde söz almaya başlayan yeni oyuncuların varlığının da hissedilmeye başladığını söyleyebiliriz. Bakalım bu çaba Yeni Fetret Devri’nde nasıl yer bulacak.