Ekonomik olarak kitlesel depresyona girmeye başlayan halka “biz daha önce düzelttik yine düzeltiriz ama artık yeni bir yola ihtiyacımız var; bu ülkenin devası biziz.” diye yolları arşınlayan liderler, artık bugünün gerçeği. Görünen o ki 2023 seçimleri yaklaşırken özellikle iletişimciler için siyaset çok daha büyük gelişmelere gebe.

2021’in ilk yarısını geride bırakmak üzereyiz. Zaman o kadar hızlı bir akış döngüsüne girdi ki her gün tam olarak ne yaşıyoruz onun farkındalığına zor varıyoruz.

1990’ların hatta 2000’li yılların başındaki siyasi iletişim alışkanlıkları ile son beş yılda yeni gelen kuşaklara hitap edemiyor oldukları gerçekliği bir kez daha karşımızda.

Siyasal iletişim dünyası ise bugün ülkemizde her zamankinden iktidarı ve muhalefeti ile yerelde ve merkezde büyük bir savrulmalar çağını yaşıyor. Bu savrulmalar içerisinde ana belirleyici oyuncular ise mesaj vermekte zorlanıyor, algı üretmekte zayıf kalmanın ötesinde hayal edemedikleri algı dünyalarına hapsolarak sonsuz bir döngünün içerisinde kayboluyor.

Son olarak dünya siyasal iletişim tarihinde kendisine “case study” olarak akademik çevrelerde de yer bulacak, İletişim ve Siyasal Bilgiler alanında derslerde öğrencilerle de buluşacak “çizgi film bumerangı” ile AK Parti büyük bir savrulma yaşadı.

Çizgi film bumerangı bir süredir muhalefet partilerinin mecralarda görünürlüğünü en üst seviyeye taşırken, kendilerine uygulanan ekran yasaklarını da doğal olarak delmelerini sağladı. Tüm veriler bize gösteriyor ki 20 yıla yakındır öncülüğünü yapan ve adım attıkları her iletişim çalışmasında mesajlarının faydasını önemli ölçüde gören, Türkiye’nin en çok oy alan partisinin iletişim mutfağında bir karmaşa hakim.

Çizgi filmin silinme kararı iletişim biliminin temel öğretilerine ters olmasının yanında ateşin sürekli harlanmasına, konunun kapanmamasına kendine inanan kitlelerin kendilerine yer bulduğu her mecrada yüksek sesle itirazlarına da ilk kez konu oldu. Belki de bir kırılmadır bu kim bilir?

Buna karşın muhalefetin siyasal iletişim cephesinde 2019 yerel seçimlerinden başlayarak artan enerjisi ve sahayı doğru okumaya dönük tecrübesini iletişime yansıtması ise karşılığını almaya başladı. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kitleler önünde ulaşılmazlığı ve halka dokunan lider imajından uzaklaşması algısının oturması sadece bir söylemden ibaret değil. Özellikle pandemi döneminde başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yurt gezilerinde gidilmedik il, ilçe bırakmama stratejisi üzerine kurdukları yoğun programların etkisinin hiç de az olmadığını söylemek yanlış olmaz.

Bu yurt programlarına DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın partisinin teşkilatlanma sürecinin pandemide sürmesi ve yurt gezilerine dönüşmüş olması özellikle sosyal medya kanallarına çok hızlı yansıyan görünürlüğünün artması da üzerine binince savrulmalar çağının rüzgarını oldukça arttırdığını söyleyebiliriz.

Halka en uzak olarak görüldüğü yıllardır söylenen liderler enerjilerini gece mutfakta bir çay sohbeti ile gençlerle buluşmalarında bile kullanırken, sahada işçi montunu üzerine alıp bire bir iletişime geçti. Taksi duraklarını ziyaret ederek onları dinleyen güçlü kadın profili olan liderler, siyasi kimlikler sokakta beklenmedik bir karşılık buluyor. Ciddi anlamda ekonomik olarak kitlesel depresyona girmeye başlayan halka “biz daha önce düzelttik yine düzeltiriz ama artık yeni bir yola ihtiyacımız var; bu ülkenin devası biziz.” diye yolları arşınlayan liderler, artık bugünün gerçeği. Görünen o ki 2023 seçimleri yaklaşırken özellikle iletişimciler için siyaset çok daha büyük gelişmelere gebe.

Geceden gündüze gündemi değişen bir ülke siyasal iletişimin savrulmalar çağına girmişken bakalım günler bize daha neler getirecek.