Bir ‘Dünya Emekçi Kadınlar Gününü’ yine ‘şiddetle’ geçirdik. Taksim’de 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ’nü gerçekleştirmek isteyen kadınlar, darp edilerek gözaltına alındı. Az uz da değil 34 kadın! Beklediğimiz bir buket çiçek ya da bir kutlama mesajı değildi hani. Darp edilmeseydik ve paşa paşa yürüyüşümüzü yapıp evimize dönseydik iyiydi.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kadınlar mücadele vurgusu yaptı. Eylemler yapıldı, halaylar çekildi, katledilen kadınlar anıldı ve maruz kaldığımız haksızlıklara karşı tepkilerimiz dile getirildi. Eee, bir de yukarıda bahsettiğim sonu beklendik biten bir yürüyüşümüz gerçekleşti. Serbest bırakılsak da insan ne gereği vardı buna diye soruyor? Hayır, bu yazımda kadın haklarından, toplumsal cinsiyet eşitsizliğimizden, kadın cinayetlerinden ya da maruz kaldığımız haksızlıklardan bahsetmeyeceğim. Zaten önceki yazılarımda bolca bahsettim bunlardan. İlerleyen yazılarımda da inatla bahsetmeye devam edeceğim. Bu yazımda ben diyeyim çomarların siz deyin birtakım trollerin feminist gece yürüyüşüne karşı yalan yanlış bilgilerle kadın düşmanlığını körükleme girişimlerinden bahsedeceğim. Ve şu soruyla başlayacağım: Naptı bu kadınlar size? Twitter’de takip ettiğim kadarıyla yüzlerce yorum yapılmış #FeminstGeceYürüyüşü hashtag’ine. Öyle akıl almaz yorumlar gelmiş ki. Mesela,

  • Bu feministlik değil erkek düşmanlığı gibi bir şey.
  • Sözde’ 8 Mart Dünya Kadın Günü!
  • Bunlar hep CHP zihniyeti ve HDP’nin oyunu. İşte size devlet düşmanlığı!
  • Erkeksizlikten hem cinslerine sarmış; azmış, kudurmuş; ahlaksız…
  • Bu feminist kadınlar neden hep çirkin?
  • Benim gözümde feminizm= namussuzluk
  • Feminizm ar damarındaki çatlaklıktır.
  • Feminizm ahlaksızlıktır.
  • Feministler evde kalmışlardır. Paralı, karizmatik erkeği bulsalar feministlik kalmaz, evinin kadını çocuklarının anası olsunlar.
  • Bence evlendikten sonra boşanma olmamalı, yasaklanmalı ve evlilik kabulü zor şartlara bağlanmalı.
  • Feminizm maskesi ile bölücülük yapmayın.

Teker teker okuduğum ama sinirlerimin daha fazla gerilmemesi için yazamadığım niceleri… Bunları geçtim. Hem cinslerimin yapmış olduğu yorumlar içimi acıttı ve moralimi bozdu. Mesela,

  • Sizin bildiğiniz feminizmi s…..
  • Din, devlet, erkek ve aile düşmanı feministlere karşıyız.
  • Yuvayı dişi kuş yapar ama bu kadınlar ancak yuva yıkar; ocak söndürür.
  • Aynı cinsiyetteyiz ama farkımız ‘biz insanız’.
  • Bir kadının en önemli görevi ‘anne’liktir

Ve daha niceleri… Çoğu yorumcu belki de ironi yapmak için açılan birkaç pankarta takılıp kalmış. Bu pankartlar ahlaksızmış! Feminizmle bağdaşmamaktaymış. Bana göre bu yürüyüşe tepki gösteren grup, kadını ve kadının toplumdaki yerini küçümseyen; kadına şiddeti mazur gören, geçiştiren, hatta ve hatta doğal gören ve çocuklarına da bunu aşılayan ve bu şiddetin toplumda devam etmesine yol açan grup değil mi? Derdimiz bölücülük yapmak, erkeklere nefret kusmak değil elbette. Derdimiz sadece yaşamak. Derdimiz sadece şiddetten uzak durmak. Derdimiz erkeklerle aynı işi, hatta fazlasını yapıp daha az para kazanmamak. Derdimiz toplu taşımada kendimizi kollamak zorunda olmamak. Derdimiz istediğimiz saatte, istediğimiz sokakta tek başına yürüyebilmek. Derdimiz istemiyorsak ‘hayır’ diyebilmek. Derdimiz başımızdaki örtüye, şortumuza inancımıza-inançsızlığımıza, nasıl yaşayacağımıza kendimiz karar verebilmek. Kısacası derdimiz, şiddete, emek sömürüsüne, tacize, cinsiyetçiliğe karşı çıkmak. Derdimizi ifade ettiğime göre, şimdi tekrar soruyorum. Naptı bu kadınlar size?