10’dan fazla ülkede asker bulunduran Türkiye, şimdi de yeni açılımını Afganistan’dan yana yapmaya hazırlanıyor. ABD birliklerinin Afgan topraklarından çekilmesi sonrası Kabil’deki uluslararası havalimanının güvenliğini sağlamaya talip olan Türkiye’nin amacının Afganistan’da kullanacağı yumuşak güç ile bir taraftan Rusya’dan satın aldığı S400 füze sistemleri sonrası arası açılan ABD ile ilişkileri onarmak, bir taraftan da Afganistan’da edindiği itibarı NATO sonrası kalıcı hale getirmek olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye’nin olası Afganistan misyonu sadece ABD ile ilişkileri değil, bölge ülkeler ve hatta Rusya ve Çin gibi büyük güçleri de yakından ilgilendiriyor.

FELAKET SENARYOLARI 

Amerikan birliklerinin Bagram üssünü boşaltmasıyla NATO güçlerinin Afganistan’dan geri çekilmesi somut adımlara döndü. Eylül ayı itibariyle ABD ve NATO Afganistan’da bulunmayacak. Bu da Afgan Hükümeti’nin elini daha da güçlendirmiş bir Taliban ile doğrudan karşı karşıya geleceğinin göstergesi. BM Afganistan Özel Temsilcisi Deborah Lyons "Afganistan’ın 370 bölgesinden 50’den fazlasının Mayıs ayı itibariyle düştüğünü" belirtirken, Afganistan Devlet Başkan Yardımcısı Amrullah Salih de “Geçen yılın aynı dönemine göre Afganistan’daki sivil kayıpların yüzde 30 arttığını” dile getiriyor. Felaket senaryoları için şimdiden zemin hazır görünüyor.

Afgan Hükümeti dış destek almadan Taliban karşısında kendi ayakları üstünde durmada oldukça zayıf. Taliban ise Eylül’de gerçekleşecek NATO güçlerinin tam çekilmesi sonrası ülkede hala kalmaya devam eden tüm yabancı askerlerin birer işgal gücü muamelesi göreceği üzerine uyarıda bulundu. Uyarıların büyük bir kısmı ise Türkiye’ye geldi. "Türkiye'nin ülkede kalmaya devam etmesi ikili ilişkilere zarar verecek. Hangi ülke olursa olsun, Afganistan'da kalan tüm taraflara karşılık vereceğiz" ifadeleri kullanıldı.

 Türkiye ise ülkenin dış dünyayla bağının kurulabilmesi için hayati bir öneme sahip olan Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı’nın güvenliğini sağlama misyonuna talip. Halihazırda havaalanının zaten askeri kısmının operasyonel olarak yönetilmesinden Türkiye sorumluydu, ancak havalimanının güvenliğini sağlama arzusu Türkiye’yi de büyük bir riskin içine atar mı sorusunu çıkarıyor. Nitekim, havaalanının güvenliğinin sağlanamaması durumunda Kabil'deki diplomatik misyonların çekilmesi, büyükelçilik ve konsoloslukların kapatılması söz konusu olacak, bu da Afganistan’ı izole bir devlet durumuna getirecektir. Bu durum bölgedeki dengelerin ve Türkiye’nin bu dengelerdeki rolü üzerine bir kez daha düşünmeye itiyor. 

İRAN VE RUSYA’NIN GÖZÜNDE TÜRKİYE, BATI’NIN TAŞERONU

ABD’den görevi üstlenmeye hazırlanan Türkiye için bölge ülkeler ve büyük güçlerin tepkilerini mercek altında tutmak gerekiyor. İran ve Rusya’nın gözünde Türkiye, Batı'nın taşeronu olarak pek de olumlu bir tablo çizmiyor. Bilindiği üzere ülkede artan bir şekilde güç kazanan Taliban son birkaç hafta içerisinde İran sınırındaki İslam Kale gümrük kapısını ele geçirmiş, İran, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan sınırlarına dayanmıştı. Bu durum özellikle İran ve Rusya için iç açıcı olmasa da, Taliban’dan kendisine zarar verilmediği ölçüde İran ve Rusya’ya karşı olmayacağını da göstermektedir. 

Rusya açısından bakıldığında, Afganistan’da ABD’nin çekilmesinin ardından doğacak güç boşluğunu Rusya’nın serbest bırakmayacağı aşikar, bu durumda Türkiye'nin bir NATO ülkesi olarak devralmaya hazırlandığı Afganistan misyonu, onu Rusya ile de karşı karşıya getirebilecek bir adım. Diğer taraftan, S400 meselesi ile yakınlaşan Rusya ve Türkiye için Afganistan meselesi, tıpkı Suriye’de olduğu gibi kontrollü bir yapıya evrilebilir. Ancak  Avrupa sahasında birinci hasım olarak gözüken Rusya ile yeni bir bataklığın içinde bir araya gelmek de Türkiye açısından her halükarda hayli riskli bir girişim olacaktır. 

Rusya açısından bir diğer husus ise, Mezar-ı Şerif’teki Rusya konsolosluğunun ‘güvenlik riski’ sebebiyle geçici olarak kapatılmasıdır. Bu hamle Rusya’nın olacaklardan kaygı duyduğunu gösteriyor. Taliban ile görüşmeye açık yoldan devam etse bile, Rusya’nın diplomatlarını bölgeden uzaklaştırması kritik bir hamle olarak okunmalıdır. Bir diğer taraftan Afganistan'a komşu Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan ise Rusya’dan gelecek tavra göre mevzilerini alacaklardır. 

İran açısından bakıldığında ise, Suriye konusundan Libya’ya, Dağlık Karabağ konusundan Irak’a kadar kendisiyle zıtlaşmayı durdurmayan Türkiye, tarihinden beri rakip ülke. İran Ortadoğu’daki Türk nüfuzunu kırmayı amaç edinmişken, Irak, Suriye ve Azerbaycan’dan sonra Türkiye’nin şimdi de Afganistan’a uzanması, İran için pek de kabul edilebilir görünmüyor. İran, Türkiye'nin Afganistan'da gereğinden fazla güç elde ettiğini düşündüğü anda bunu engellemek isteyecektir. Nitekim, bugüne kadar Taliban'ı ABD'ye karşı kullanan İran, aynı yöntemi Türkiye'ye karşı da kullanabilir.

TALİBAN İLE UZLAŞMAK?

Türkiye konusunda tedirgin bir diğer ülke de Hindistan olarak görünüyor. Sebebi ise Türkiye ile Pakistan arasındaki yakın ilişkilerden duyduğu endişe. Tükiye’nin Pakistan üzerinden Taliban ile işbirliğine girişim senaryosu da Hindistan’ın dosyası içinde. Ancak diğer bölge ülkeleri gibi Hindistan için de Taliban’ın önünün alınmasının uluslararası topluluğun Kabil’de varlığını sürdürmesine bağlı olduğu bir gerçek. Nitekim, ABD’nin çekilmesinin Afganistan’daki taraflar arasında diyalog sürecini başlatacağına inanmak da bir fikir. Hindistan için buradaki sorun ise bu uluslararası topluluğun liderliğinin Türkiye tarafından üstlenilecek olması. 

Türkiye'nin Afganistan'da dikkat etmesi gereken bir başka ülke ise Pakistan. Türkiye, Kabil Havaalanı'nda üstleneceği rolde Macaristan ile birlikte Pakistan’ı da yanına alarak hareket edebileceğini açıkladı. Ancak Afgan halkı tarafından Pakistan’ın Taliban’ın destekçisi olarak bilinmesi, Türkiye’ye yönelik de tehlikeli bir algının kapısını aralıyor. Türkiye’nin Pakistan üzerinden Taliban’la uzlaşması ve böylece Afganistan’da gücünü pekiştirmesi gibi bir bakış açısı da pek olası görünmüyor. Diğer taraftan, Türkiye’nin Afgan topraklarında Pakistan ile birlikte hareket etmesi halinde, Pakistan’ın yakın ilişkilerinden dolayı Çin’in de denkleme katılması olası görülebilir. 

Türkiye 2001 yılından beri NATO’nun sivil operasyonlarını üstlenerek Afganistan’da etkinliğini arttırdı. Ancak şimdi ABD Afganistan’dan çekilirken, Türkiye’nin de bir NATO gücü olarak ayrılması Taliban ile ABD arasında yapılmış anlaşmanın bir parçası. Taliban’a göre Türkiye belki önümüzdeki zamanlarda Afganistan ile diplomatik ilişkiler yönetebilir, ancak an itibariyle NATO’nun bir parçası olarak ayrılması gerekmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin hamlesini en açık şekilde istemediğini ve buna karşılık vereceğini söyleyen bir Taliban var. 

ABD ile ilişkileri onarayım derken, Rusya’nın, Çin’in, İran’ın, Hindistan’ın, Pakistan’ın ve diğer bölge ülkelerin de dahil olduğu tehlikeli bir yapı içine giren Türkiye’yi oldukça riskli günler bekliyor. Türkiye’nin bu süreçte kilit bir rol oynayacağı muhakkak, ancak o rolün ne olacağı henüz net değil? Her şeyden öte, Afganistan’ın güvenliği nasıl güvene alınacak ve Türkiye bu durum içinde nasıl barınacak?