Kazakistan'da devam eden dramatik krizin nereye evrileceği hakkında bir iddiada bulunmak için henüz çok erken. Ancak, dünya güçleri arasındaki çatışma kötüleştikçe, Kazakistan'ın mücadeleye sürüklenmeden jeopolitik dengesini sürdürmesi giderek daha zor hale geliyor. Mevcut iç karmaşa bölgeyi ve hatta küresel düzeyde konjonktürü etkileyecek dinamiklere sahip. Yardım amaçlı Rusya’ya kapısını açmış olmasından ötürü Kazakistan’ın doğrudan Rusya’nın arka bahçesine döndüğü argümanı, yapılan analizlere bir katkı sunmuyor. Zira jeopolitik zeminde değerlendirildiğinde, Rus ve Çin etkisini dengelemek Kazakistan açısından oldukça önemli. Türkiye ise Ukrayna ve Karabağ’dan sonra Kazakistan ile dünya gündeminde adını gösteriyor.

KAZAKİSTAN’DA NE OLUYOR?

Orta Asya'nın zengin doğal kaynaklara sahip en büyük ülkesi Kazakistan, gaz fiyatlarındaki artışın ardından patlak veren ve gösterilerin yozlaşarak isyana dönüşen gelişmelerle sarsılıyor. Göstericilerin öfkesi, fiyatlardaki artışın ötesinde, yolsuzlukla suçladıkları 1989 yılından beri ülkeyi yöneten, 81 yaşındaki otoriter eski cumhurbaşkanı Noursoultan Nazarbayev'e yöneliyor.

Kazakistan’daki gelişmeler konunun bir iç karmaşadan ileri geldiğini göstermekte, ancak mevcut durum itibariyle Kazak liderlerin kullandığı "dış güçler" ve "yabancı provokatörler" ifadeleri konuyu farklı bir boyuta taşımaktadır. Kazakistan Cumhurbaşkanı 7 Ocak Cuma günü ülkeyi sarsan ayaklanmaları bastırmak için güvenlik güçlerine "öldürmek için ateş etme" yetkisi verdi. Bu da Kazakistan yönetiminin  protestocularla her türlü müzakere olasılığını reddettiğini gösteriyor.

KAZAKİSTAN YÖNETİMİ RUSYA’YI YARDIMA ÇAĞIRDI

‘Dış güçler’ ve ‘yabancı provokatörler’ ifadelerin kullanılmasında önemli olan bir diğer hususun daha altını çizmek gerekir. Her şeyden önce Kazakistan bir Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyesi. Bu örgütün Orta Asya coğrafyasında NATO’ya alternatif olarak kurulmuş bir güvenlik örgütü olduğunu hatırlayalım. Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın 4. maddesi, Kuzey Atlantik Anlaşmasındaki, üyelerden birinin tehdit altında olması durumunda, diğer üyelerin yardıma gelmesini belirten 5. madde ile eşdeğer. Dolayısıyla, Moskova’ya Kazakistan kapısının açıldığı oldukça net. Bunu, Kasım Cömert Tokayev’in, Rus birliklerinin bölgeye gelmesinden sonra yardımları için Rus Devlet Başkanı Putin’e teşekküründen de anlamak mümkün.

Rusya’nın sürece müdahil oluşunun Rusya açısından getirileri de olacak elbette. Kırım’ın ilhakının tanınması, Rusçanın yeniden ikinci resmî dil olarak kabul edilmesi, Rusya’nın ülkede yeni askerî üsler açmasının önünün açılması gibi talepler Rus şartları olarak ifade edildi bile. Bu şartların sağlanması, Rusya’ya bölgede önemli bir kazanım sağlayacak.

Ancak Rusya’nın Kazakistan’da etkinliğinin bu kadar kolay artacağını iddia ederken temkinli olmak lazım. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün kurucu üyesi olan Kazakistan, 7 Aralık 2021'de ABD ile beş yıllık bir askeri işbirliği anlaşmasını yeniledi. Ve son olarak, Kazakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Rus birliklerinin ülkedeki durumunu ve misyonunu görüştüğünü duyuruldu. Bu görüşmeden bir gün önce de ABD yönetimi, Rus birliklerini herhangi bir insan hakları ihlaline veya ülkenin kurumlarının “kontrolünü ele geçirmeye” yönelik herhangi bir girişime karşı uyarmıştı.

Diğer taraftan Kazakistan ile ilişkileri artıran Çin’in de pozisyonunu hesaba katmak gerek. Kazakistan’dan doğalgaz ihraç eden Çin’in yatırımları Rusya’yı aşmış görünüyor. Olaylara tepki olarak, Çin de tıpkı Rusya gibi Kazak cumhurbaşkanın yanında yer aldı ve “görev duygusuna” övgüde bulundu. Ancak Rusya kadar Çin’in de Kazakistan üzerindeki ince hesapları dikkate değer.

1990 yılında Sovyetler Birliği içinde cumhuriyet olarak kendi topraklarında egemenliğini ilan eden Kazakistan Cumhuriyeti, Türk nüfusa sahip bağımsız bir devlettir. Buna rağmen kuzeyde Rusya ve doğuda Çin, Kazakistan'ın tarihsel olarak kendilerinin bir parçası olduğu inancını sürdürüyor. Çin bu inancı Kazakistan topraklarının tarihte kendisine ait olduğu anlayışı üzerinden sürdürürken, Rusya Kazakistan’ın bağımsızlığının kendisi tarafından verilmiş olduğunu unutturmamaktadır. Tam da ABD’nin bölgeden ayrıldığı bir dönemde, Rusya ve Çin’in Kazakistan üzerinde endişe yaratması olağandır.

TÜRKİYE İLE KAZAKİSTAN ARASINDA STRATEJİK YAKINLAŞMA VAR MI?

İşte tam bu hususta, Türkiye’nin Kazakistan ile stratejik yakınlaşma yürüttüğüne dair uluslararası basında ortaya atılan argümanları tartışmakta fayda var. Nitekim bu yakınlaşmanın Türkiye’nin Kazakistan için üçüncü bir destek noktası olma potansiyeli üzerinde durulmaktadır.

Bu argümanları iki çerçeveden ele alabiliriz. İlk olarak, Türkiye ile Kazakistan arasında Ekim 2021’de insansız hava araçları (SİHA) ve zırh satın alma anlaşmaları yapıldı. Sözleşme kapsamında 2023’e kadar 3 adet ANKA ve 2 adet Yer Kontrol İstasyonu (YKİ) teslim edilecek. Kazakistan’ın Rusya’ya rağmen bir NATO ülkesi olan Türkiye ile insansız hava araçları üzerinde anlaşma yapması iki ülke arasında önemli bir adım. İkinci olarak ise, Nüfuslarının büyük çoğunluğu açısından dilsel, dinsel ve kültürel yakınlığa sahip Türki devletler Türk Devletleri Teşkilatı'nı geliştirmek için yaklaşık bir senedir çalışmalar yürütüyorlar. Türkiye’den sonra bölgenin en güçlü ülkesi Kazakistan’ın da atılan adımlarda payı büyük. Ancak, Sovyetlerin Orta Asya ve Kafkasya'daki beş eski uydu ülkesini bir araya getiren Türk Devletleri Teşkilatı’nın gelişiminde Türkiye ile birlikte sağlam çalışmalar yürütülmesi yine Rusya’nın çok hoşuna gitmeyecek bir gelişme.

Türkiye'nin geliştirdiği silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Orta Asya Türk cumhuriyetlerine (Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan) ihraç edilmesinin “Türk dünyası askeri jeopolitiğinde” önemli bir yere sahip olduğu aşikar. Diğer taraftan, "Türk Devletleri Teşkilatı" modelinin son dönemlerde daha da görünür oluşu, bu örgütün gelecekte askeri ve siyasi bir ittifaka dönüşebilme olasılığını önemli kılıyor.

Kısacası, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içinde Kazakistan, ekonomisinde, eğitim ve altyapı yatırımlarında fark yaratan, çok yönlü diplomasiye sahip bir ülke. Rusya, Çin ve Batı blokunu aynı anda gözeten; Türkiye’yi bilhassa önemseyen Kazakistan’ın bölgeyi ve küresel siyaseti okuyuş tarzı oldukça kıymetli. Rus birlikleri ülkesine kabul ederken bile bu derece temkinliyken, iç karmaşası akabinde Kazakistan’ın Rusya’nın arka bahçesine dönüşeceği argümanı sağlam temeli olmayan bir argümandır. Bununla birlikte, bu iç karmaşa ortamında bölgeyi ve hatta küresel düzeyde konjonktürü etkileyecek dinamiklerin harekete geçmesi kaçınılmazdır.