Galatasaraylı futbolcu Taylan Antalyalı'nın “Powered by pride” yazılı tişörtle yayınladığı fotoğraf, televizyonda ve sosyal medyada homofobik ve nefret içerikli söylemler ile karşılandı. Her yıl Haziran ayının son haftasında düzenlenen Onur Haftası’nda LGBTİ+’nın da bayrağını oluşturan gökkuşağı renkleriyle “Powered by Pride” yazılı tişört giyen Taylan’a sosyal medyada hem destek hem de tepki geldi.

Türkçesi “Gururla destekliyorum” anlamına gelen tişörtüyle tatil yaptığı villada arkadaşıyla çektirdiği fotoğrafı Instagram’ın “Hikaye” bölümünden paylaşan Taylan, gelen tepkilerin ardından fotoğrafı sildi.

TV100 kanalında program yapan Emre Bol ve Turgay Demir, Taylan Antalyalı'ya karşı asla kabul edilemeyecek nefret söylemlerinde bulundu. Sosyal medyada da yine aynı paylaşımlar yapıldı. Peki buna şaşırdık mı? Hayır, bunların hiçbirine şaşırmıyorum. Aslında bunlar bu tür homofobik söylemleri dile getirmediklerinde içlerine attıklarında şaşırıyorum. Çünkü içlerinde bulundukları sistem onlara bu nefret söyleminden başka bir şans bırakmıyor.

Onur Haftası nedeniyle birçok kişi LGBTİ+’larla dayanışmak için paylaşımlar yaptı. İnsan haklarına saygı duyan, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan herkesin de bu şekilde davranmasını beklerim. Burada saygı duyulmaması gereken, karşı durulması gereken LGBTİ+'larla dayanışanlar değil, onlara nefretle bakanlardır. Sporda ise bu homofobik nefret söylemleri çok daha fazladır. Türkiye'de futbolun ve futbol taraftarlarının en çok beslendiği ve üzerinde taraftarlığını inşa ettiği konulardan biri cinsiyetçi yaklaşım ve homofobidir.

Türkiye futbolundaki homofobiye en iyi örneklerden biri de hakemliğine son verilen Halil İbrahim Dinçdağ'dı. Halil İbrahim Dinçdağ, Trabzon’da yaşayan bir hakemdi. Eşcinseldi, ancak muhafazakâr çevresi nedeniyle cinsel yönelimini kimseyle paylaşamamıştı. Hakemliği boyunca da bu durumu gizlemek zorunda kaldı. Yine Türkiye medyası bu durumu nefret söylemleri ile gündeme getirdi ve Halil İbrahim Dinçdağ'ı hedef gösterdi.

Süreç, 2008 yılında eşcinsellerin zorunlu askerlik görevinden muaf tutulmasını sağlayan “Askerliğe elverişli değildir” yazılı raporu almasıyla başladı. Böylece askerliğini yarıda bırakarak Trabzon’a döndü. 2009 yılı başlarında Türkiye Futbol Federasyonu’na bağlı (TFF) Trabzon İl Hakem Kurulu, askerle ilişiği kalmadığına dair askerlik şubesinden belge almasını istedi. Dinçdağ bu talep üzerine askerliğe elverişli olmadığına dair raporu kurula sundu. İki ay hakemlik yaptıktan sonra bir gün telefonu çaldı ve bir kurul yetkilisi kendisine, “Askerlik yapmadığın için hakemlik yapamazsın” dedi. Dinçdağ’a bu telefondan sonra maç verilmemeye başlandı ve sonunda hakemlik görevine “performans yetersizliği” iddiasıyla son verildi.

Hakemlik görevine son verildikten sonra Türkiye medyasında “Trabzonlu eşcinsel hakem H.İ.D.” ifadesiyle haberler çıkmaya başladı. Çıkan haberlerde ismi açık bir şekilde yazılmasa da hem bulunduğu şehir hem de baş harfleri nedeniyle kim olduğu kolayca anlaşılmıştı. Dinçdağ’ın hayatı, basında homofobik bir şekilde kaleme alınan o haberlerden sonra tamamen değişti. Ölüm tehditleri almaya başladı. Ailesi her ne kadar, Türkiye’de LGBTİ çocuk sahibi olan çoğu ailenin aksine, Dinçdağ’ın cinsel yönelimini anlayışla karşılasa da baskılar nedeniyle memleketi Trabzon'u birkaç gün içinde terk etmek zorunda kaldı. İstanbul’a geldiğinde bir süre parklarda yattı. Tezgâhtarlıktan garsonluğa kadar, her iş başvurusundan simasını tanıyan işverenlerin olumsuz yanıtı nedeniyle eli boş döndü. Mücadelesi de bunca zorluktan sonra başladı. Eşcinsel hakem, 2010 yılında TFF’ye ayrımcılık nedeniyle işsiz bırakıldığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dinçdağ’ın mücadelesi, Türkiye’deki diğer LGBTİ’lere de ilham oldu. Cinsel yönelimi nedeniyle işten atılan ya da işe alınmayan yüzlerce kişi Dinçdağ’a ulaşarak, “Sizden cesaret alıyoruz” diyordu. Hakem Dinçdağ, diğer yandan, yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da da kamuoyu gündemine geldi. Özellikle Almanya’daki LGBTİ+ hareketi, eşcinsel hakemi farklı eyaletlerde birçok etkinliğe davet ederek yaşadıklarına ve mücadelesine kulak verdi. Hamburg’da 2015 yılında düzenlenen eşcinsel dünya kupasının açılışını yaptı.

Halil İbrahim Dinçdağ'ın hikayesi bu şekilde oldu. Nefret söylemleri onu çok sevdiği işinden etti. Şimdi benzer bir süreç Galatasaraylı futbolcu Taylan Antalyalı için de gelişiyor. Umarım bu defa da homofobi ve nefret kazanmaz. Bunun içinde kamuoyunda toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, içinde nefret barındırmayan herkesin tepkisini ortaya koyması gerekiyor. Homofobik söylemler kullananların mutlaka yargılanması ve caydırıcı cezalar alması gerekiyor. Eğitim sisteminin bu kadar teşvik ettiği, politikanın ve medyanın bu kadar teşvik ettiği homofobiye karşı başka nasıl mücadele edeceğiz? Bu soruları hepimizin kendimize ve çevremize sormamız gerekiyor. Dün Halil İbrahim Dinçdağ'ı nefretleri ile kuşatanlara, bugün Taylan Antalyalı'yı yedirmemeliyiz.

Talyan Antalyalı'yı bu duyarlı davranışı için de ayrıca kutluyorum. Taylan Antalyalı yoğun saldırı sonrası paylaşımını sildi. Evet sonunun Halil İbrahim Dinçdağ gibi olmaması için çekinmiş olabilir. Ama çok güçlü bir destek olursa ve homofobiklere karşı çok sert bir tepki olursa o da paylaşımını silmek zorunda kalmaz.