Benim aklıma Kılıçdaroğlu’ndan başkası gelmiyor. Adalet Yürüyüşü’nden başlayarak; ilmek ilmek, adım adım, CHP’yi tekrar kitle partisi haline getiren, seçtiği adaylarla gelen bütün itirazlara rağmen belediyeleri kazanan, İYİ Parti'yi Meclis’e taşıyan, Millet İttifakı’nı kuran adama bu itiraz neden? Kim daha fazla hak etti ki?

Ukrayna savaşının başlaması ile iç siyaset suskunlaşmıştı. Ekonomik sorunlar, sağlıkta şiddet ve doktorların aşağılanması, “Giden gitsin” çıkışı… Hepsi patlayan silahların sesi altında kaldı. İktidar; barış görüşmelerine ev sahipliği yapmanın tadını çıkartır, yaşanan rezaletleri savaş sonucu olarak yutturmaya çalışırken, meşum (!) Diyarbakır gezisi bir anda gözleri ülkeye çevirdi.

Hâlbuki ne güzeldi? İzlenme oranları artan yandaş basın iktidarın belirsiz politikasına uygun savaş yorumları yapıyordu. Muhalif basın ABD ile Rusya arasında salınıyordu. Savaşın tarafları Antalya’da buluşmuş, ülke sıkıntılarından gına getirmiş vatandaş da Ukrayna ile etliye sütlüye karışmadan siyasi sohbet yapma olanağına kavuşmuştu. Tam bu sırada Kemal Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitti, dostça karşılandı, helalleşmeden bahsetti. Kürt sorununu TBMM’ye taşıyacağını belirterek gayrı resmi olarak “Cumhurbaşkanlığı adaylığını” da açıklamış oldu.

Evet, üzerinde onca mavra yaptıysak da Devlet Bahçeli haklıydı... Gündem tekrar AKP-MHP’nin istemediği alana kaydı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı neredeyse ‘kesin’ iken hem iktidardan hem de muhalefete yeni eklemlenen küçük ortaklardan itiraz sesleri yükseldi.

Sebep? Evet, birisi çıkıp sebep göstersin. Anketler, Kılıçdaroğlu’nun az da olsa öne çıktığını gösteriyor. Üstelik HDP desteği daha eklenmeden. Ve Davutoğlu, ne hikmetse adaylığı bırak daha ittifakın adına bile itiraz ediyor. Peki, bahsedilen adayda aranan özellikler nedir? Parlamenter sisteme dönüşü gerçekleştirecek, Millet İttifakı TBMM’de yüzde 66 çoğunluğu sağlayamasa da sahip olacağı devasa yetkileri Meclis’le paylaşmayı kabul edip, yönetimi paylaşacak… Görev süresince; -ortaya çıkacağı büyükşehir yönetimlerinde görülen- direnci kırabilecek kadar bürokrasiyi tanıyacak… Ve günü geldiğinde; bütün bunları terk edip siyaseti bırakacak, köşeye çekilecek bir başkan.

Buna uygun bir aday var mı? Benim aklıma Kılıçdaroğlu’ndan başkası gelmiyor. Adalet Yürüyüşü’nden başlayarak; ilmek ilmek, adım adım, CHP’yi tekrar kitle partisi haline getiren, seçtiği adaylarla gelen bütün itirazlara rağmen belediyeleri kazanan, İYİ Parti'yi Meclis’e taşıyan, Millet İttifakı’nı kuran adama bu itiraz neden? Kim daha fazla hak etti ki?

Sadede gelelim, dilimizin altında bakla saklamayalım. Herkes Kılıçdaroğlu’nun hak ettiğini ve bunu yapabilecek tek aday olduğunu görüyor ama hem sağdan, hem soldan gelen itirazların kökeninde, bizim bitmek bilmez Alevi-Sünni sıkıntımız, Tunceli’den çıkmış namuslu bir insanın yönetime gelmesinden duyulan rahatsızlık var.

Ve son olarak… Unutulmasın, gittikçe kızışan her an patlamaya hazır büyük çaplı bir devletlerarası savaşta; kontrollü, heyecana kapılmayan, maceradan kaçınan, ülkenin 2. Dünya Savaşı politikasını yürütebilecek bir başkana ihtiyaç var. Bu sabrı gösterebilecek, ülkeyi maceraya sürüklemeyecek, iç gerginliği düşürebilecek tek aday var, o da Kılıçdaroğlu.

Birilerinin "Cumhuriyetin ikinci yüz yılına da CHP’li bir başkanla girmeme" arzusunu, ülkenin geleceği için susturmasında fayda var.