Google, yanlış bilgi sunan siteleri alt sıralara iterken, doğruluk kontrolü gerçekleştiren internet sitelerinin içeriklerini ilk sıralarda çıkarmaya başlamıştı. Yanlış bilgi sorununa karşı bu tip otomatik müdahaleler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte alenî genel blokaja doğru evrildi.

Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası hâlini alan arama motorlarının hepimize aynı interneti sunmadığı bilinen bir olgu. Dijital âleme giriş kapımız olan arama motorları çevrim içi kişiselleştirme yoluyla bizi aslında sanal bir çembere hapsediyor. 

Algoritmalar yardımıyla kişisel özellikler, tercihler ve tarama geçmişinden hareketle kestirim yoluyla kullanıcılara görmek isteyecekleri, tıklama olasılıkları yüksek kişiselleştirilmiş sonuçlar sunuluyor. Örneğin “mısır” araması ile kimisi için bir ülke, kimisi için de yemek tarifi önceliklenmiş oluyor.

Bu “kişiselleştirme” ve “filtrasyon”, insanları (farklı içeriklere ve fikirlere karşı) izolasyona ve sadece kendi görüşleri ile uyumlu geribildirim döngülerine sokma potansiyeline sahip. Bu durum, internet aktivisti Eli Pariser tarafından “filtre balonu” (“filter bubble”) olarak tanımlanarak literatüre girmişti.

Hangi sonuçların listeleneceğine ya da önceliklendirileceğine karar veren sanal dehlizdeki kılavuzlarımız, "arama motoru yanlılığı"na (“search engine bias”) meyledebiliyor.

Arama motorları, sunduğu sonuçları topladıkları veriler üzerinden kendi ticarî amaçları ya da tercihleri doğrultusunda şekillendirebiliyor (başka bir deyişle “çarpıtabiliyor”). Geçmişte bazı arama motorları hakkında farklı ülkelerde kendi hizmetleri ve ortaklarının lehine arama yanlılığı yaptığı gerekçesiyle davalar açılmıştı. Ülkemizde de Rekabet Kurumu, Google’ın genel arama pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanarak çevrim içi alışveriş karşılaştırma hizmetleri pazarındaki rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırdığı gerekçesiyle gerçekleştirdiği incelemede idari para cezası kararı vermişti.

Arama motorlarının sonuçlar için kişiselleştirme ya da önceliklendirme filtresi uygulamasının olumlu yönleri de mevcut. Örneğin Google, yanlış bilgi sunan siteleri alt sıralara iterken, doğruluk kontrolü gerçekleştiren (Doğruluk Kontrolü İşaretleme Aracı vasıtasıyla) internet sitelerinin içeriklerini ilk sıralarda çıkarmaya başlamıştı (Türkiye’den Teyit, Doğruluk Payı, Evrim Ağacı, Malumatfuruş ve Doğrula.org gibi internet sitelerinin ClaimReview olarak adlandırılan yapılandırılmış verileri barındıran doğruluk kontrolü içeren ilgili incelemeleri Google tarafından arama sonuçlarında ilk sırada sunuluyor).

Yanlış bilgi sorununa karşı bu tip otomatik müdahaleler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte alenî genel blokaja doğru evrildi.

Google'ın çatı şirketi Alphabet, Russia Today (RT) ve Sputnik’e ait içeriklerin Google Haberler servisinde görülmesini zorlaştırmaya yönelik mekanizmalar geliştireceklerini duyurmuştu. Microsoft, RT ve Sputnik'i kendi platformlarından yasaklayacağını açıklamıştı. Gizlilik odaklı alternatif arama motoru DuckDuckGo ise Rusya tarafından hazırlanan dezenformasyon web sitelerinin arama sonuçlarında alt sıralara itileceğini açıklamıştı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, bu adımların ifade özgürlüğünün ihlâli anlamına geldiğini söylese de, Ukrayna’nın işgaliyle ilgili (Mariupol’daki hastanenin bombalanmasıyla ilgililer başta olmak üzere) çeşitli içeriklere Yandex’in de “gölgeleme” yaptığı anlaşılıyor. Yandex, Rusça tarama yapan kullanıcılara Ukrayna ile ilgili haberlerde "internetteki bazı materyaller asılsız bilgi içerebilir. Lütfen dikkatli olun" mesajını banner şeklinde göstermeye başlamıştı.

Arama motorlarının kişilerin gördüğü sonuçları farklılaştırmanın da ötesine geçerek kastî engellemeye girişmesiyle birlikte, “siberbalkanizasyon” yoluyla ve “yankı fanusu” (“echo chamber”) etkisiyle kutuplaşma daha da körüklenecek. Kullanıcıların, önyargılarını aşmalarını sağlayacak başka sesleri işitmesi, yanlış kanılarını değiştirecek doğru bilgilere erişmesi zorlaşacak. Bu tip adımların uzun vadede marjinal faydası zannedildiğinden de düşük olacaktır.