Bugün 22 Ağustos 2017

Devrimci Gençlik (Dev-Genç) Genel Başkanı, 12 Eylül Darbesi sonrasında vur emriyle aranan beş kişiden biri olan Bülent Uluer ‘in aramızdan ayrılışının yıl dönümü üzerine...

Geçmiş tarihi, devrimci mücadelesi üzerine binlerce motivasyonu güçlendirici söz edilebilir. Ancak yaşım itibariyle bu bana düşmez. Ben kendi anımı sizlerle paylaşmak istedim…

Bülent abi 2010-2012 İstanbul'da yaşarken ayda bir yanıma uğra sohbet edelim demişti. Ben nezaketen söylenmiş bir söz olarak algıladım hatta unutur sanmıştım.

Sonra bir telefon geldi. Arayan Bülent Uluer’di

Tok sesi ile "Ozan biz ne konuşmuştuk? 1 ay oldu. Kadıköy 'de bir mekân ismi verdi. Ağzında pipo önünde bira. Önce çekindim, hatta utandım. Bülent Uluer çağıracak sen umursamaz görünecektin. Benim açımdan büyük ayıptı. O mahcubiyet ile oturdum masaya.

Başladı sohbet. Özür dilememe fırsat vermeden, konuşmaya daldı. Eski adam, belki de anladı mahcubiyetimi. Üzülmeyeyim diye direk konuşmaya daldı. Bazı isimler verdi. Konuş onlarla. Sakın siyasi tercihlerinden kaynaklı hiçbir devrimci ile kötü olma. Ben yapamadım sen bari yap." dedi. Güldük. Bu aylık muhabbet 2 seneye yakın sürdü. Hiç politika konuşmadık. Varsa yoksa nasıl büyütürüz şu sosyalist hareketi. Kitle siyaseti ile kadro siyaseti arasında kalırdı sohbet. Çözemezdik. Hem sert olup hem de kitlesel nasıl olunur? Aslında belliydi. Beceremiyorduk. İlkelerde sert, ilişkilerde esnek olmak...

Aklı hep başkanlığını yaptığı DEV-GENÇ'te kalmıştı. Şu sözünü hiç unutmuyorum. Bu cümleyi etkinliklerde de söylerdi. "Biz hiçbir şey yapamasak bile 500 bin ordulu bir sermayeye uyku uyutmadık. 2 defa darbe yapmak zorunda bıraktık. Kaybettik ama yenilmedik. Milyonlarca "Deniz, Mahir, Ulaş" doğurduk. İsimlerini torunlarına değil, milyonlara verdik." Işıklar içinde uyu, yoldaşım, abim... Bülent Uluer