Bizimkisi çarpılma hikâyesi. Bir bakanın gözlerinden çarpıldık. Ülkede resmi enflasyon %19, fiili %50. Cumhurbaşkanı RTE açıklama yapıyor: Sebep enflasyon, faiz sonuçtur. Faizi düşüreceğiz, Nas bunu emrediyor.

İktisatçılar feryat ediyor. Dini kurallarla maliye yönetilmez diyorlar, dün dediğinden, bugün dönen, tanrıya inanan ama güvenmeyen birini, iş bilmemekle suçluyorlar. Nedense pragmatist yapısını unutuveriyorlar. Birkaç gün içinde “Memurum işini bilir” dersiyle hatırlayacaklar.

Ve vatandaşlar.

Öyle sermaye sahibi değiller. Kimi ev almak için, kimi hastalık, kimi eğitim için, kimisi de kefen parası diye biriktirmiş. Finansmandan, rasyolardan, alternatif yatırımlardan anlamazlar. Ya faiz, ya döviz! Bu kadardır bilgileri. Allah muhafaza bir terslik olursa diye, hemen paraya çevrilebilir olmalıdır. RTE sürekli açıklama yapıyor “Düşecek o faiz.”

Merkez Bankası başkanı gidiyor, düşürmedi diye, sonra bakan gidiyor yine gerekçe aynı: Faizi düşürmedi.

Enflasyon deli gibi. Döviz almayan "Bari yağ alayım" diyor ama sayıyla satıyorlar. Şeker, "Üzgünüm zam gelecek" diye fabrika vermiyor, ancak bir kilo alabilirler. "Stokçusunuz" diye hakaretler uçuşuyor. Patates, soğan, market derken, vatandaş da terörist. Evinde 5 teneke yağ ile yakalanacak, ayrıca üç kilo da şeker.

1$=13 TL’den başlamıştır macera. Çin diyor, dolar 14. Nas diyor, 15.

"128 milyar dolar kaybolurken ben yoktum" diyor, 16.

Ucuz işçilik, çok ihracat, az ithalat diyor dolar 17.

Ve bir Pazar günü, "Pazartesi," diyor, "piyasalar karışacak." Sabah dolar 18. Vatandaş sınırlı ürün satışı karşısında, daha da zam gelecek korkusuyla döviz bürolarına koşuyor. Kredi çeken, arabasını satan, her şey dolara çevriliyor.

Ve o gece dünya, Türk modeli ile karşılaşıyor. Faizin adı "DÇM hesabında, kur farkı telafisi" oluyor. "Banka müdürleri milyarlarca dolar TL'ye çevirdi" diye yaygara yapıyor. Vatandaş internet bankacılığına koşuyor. Birileri 1.75 milyar satabiliyor, ama nedense o 5 bin dolarını satamıyor. Düşen doları alayım dese, o da yok bankalar ona işlem hakkı tanımıyor, sistemi kapatmış.

Dolar: 17 TL, 16, 15, 14, 13, 12, 11. Vatandaş gözlerinin önünde bin bir emekle biriktirdiği alın terinin erimesini seyrediyor. Demek gerçekten TL'ye dönülüyor diye de inanıyor. Ama onlar amatör. Profesyoneller inanmıyor. Bir gün sonra kendi devletinin, vatandaşın hazinesinden 10 milyar dolar satarak, birikimlerini piç ettiğini öğreniyor. Malatyalı AKP’liler halaylarla kutluyor eriyen alın terlerini.

Ve 3. gün. Maceranın sonu. Vatandaşın vergilerinden çift maaş alan bakan çıkıyor diyor ki; "Büyük oynayanlar kaybetmedi ki, küçük yatırımcı çarpıldı". Bakan büyükler için oyun olanın, küçükler için hayat olduğunu bilmezden geliyor. Çünkü o ve arkadaşları büyük oyuncular. Akşam 18'den satıp, sabah 11'den aldılar. Bakan ve büyükler kazandılar, küçükler çarpıldılar.

Bizimki bir çarpılma hikâyesi.

İçeriden, dışarıdan soyulan, alın terini korumaya çalışan “küçük yatırımcı vatandaşın” devlet tarafından çarpılması.

Ha bir de Nas var!

İyi ki var!