Bugün Murat Kurum, yaptıkları kendinden menkul toplantı ardından şöyle bir açıklama yaptı:

“Devletimiz tüm imkân ve kabiliyetiyle İstanbul’u depreme hazırlamak için canla başla çalışmaktadır. Bugünün ihmali yarının felaketi olur. Daha geç kalırsak kaybımız çok büyük olur.”

İstanbul’daki riskli yapı stoğundan, acil dönüşüm gerekliliğinden bahseden Murat Kurum, siyasi polemiği bırakmak gerektiğinden de bahsetti.
Ben de kişisel bir hafıza kaybı yaşadığımı düşündüm. Zira kendisi bildik bileli bu “sektör”de.
Evet, siyaset ve inşaat bizınıs. Bizim hayatlarımızı pazarlamak üzere kurulu olan iki “sektör”.
Ben de geçmiş görevleri toparladım. Ortaya çıkan manzara, bu tehlikelerin yıllardır bilindiğini ama bunun siyasi önceliği olmadığını ortaya koyuyor.

Bu lafı eden Murat Kurum’un yaptığı işler:

•⁠  ⁠2005 – TOKİ Uygulama Daire Başkanlığı, Uzman
•⁠  ⁠2006–2008 – TOKİ İstanbul Uygulama Daire Başkanlığı Avrupa Yakası, Uygulama Şube Müdürü
•⁠  ⁠2009–2018 – Emlak Konut GYO A.Ş. Genel Müdürü
•⁠  ⁠10 Temmuz 2018 – 4 Haziran 2023 – T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı (daha sonra unvanı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı” olarak değişti)
•⁠  ⁠14 Mayıs 2023 – 28. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili
•⁠  ⁠Haziran 2023 – Temmuz 2024 – TBMM Çevre Komisyonu Başkanı
•⁠  ⁠31 Mart 2024 – AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
•⁠  ⁠2 Temmuz 2024 – halen – T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı (ikinci kez)

Sayın Kurum, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atandı. Ardından 2021’de görev tanımı genişletilerek İklim Değişikliği Bakanlığı da kendisine bağlandı. Beş yıl boyunca bu ülkenin tüm kentsel planlama süreçlerinin, afet yönetimi politikalarının ve imar düzenlemelerinin baş sorumlusuydu. TOKİ eliyle yürütülen yüz binlerce konutluk projelerden, Kanal İstanbul gibi bilimsel ve toplumsal itirazlara rağmen savunulan büyük ölçekli rant projelerine, Salda Gölü’nden millet bahçelerine kadar geniş bir yelpazede politika ve uygulamalarda imzası var.

Aynı dönemde, 2018 imar affından yaklaşık 9 milyon kişinin yararlandığı açıklandı. Bu affın, 2023 depremlerinden ağır biçimde etkilenen 10 ilde, toplam 294 bin kaçak yapıyı kapsadığı ortaya çıktı. Yani aflar, siyasi sorumsuzlukla felakete davetiye çıkardı.

İstanbul’da Tozkoparan, Tokatköy ve Fetihtepe gibi mahallelerde, halkın rızası ve barınma güvencesi olmaksızın sabah baskınlarıyla yapılan yıkımlar da yine bu dönemin “kentsel dönüşüm” politikalarının sonucu.

2023 seçimleri sonrası milletvekili olan Kurum, TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı yaptı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi; bu seçimde halktan güven oyu alamadı. Ve şimdi yeniden aynı bakanlık koltuğunda oturuyor.

Bu görevlerin her biri, kendisinin bugün dile getirdiği riskleri yıllardır bilindiği ama çözmek bir yana bu riskleri derinleştirdiği gerçeğini hatırlatıyor.

İstanbul’da bugün 1,5 milyon riskli binadan söz ediyorsa, bunların yüzde 30’unun “acil dönüşüm” beklediğini kendisi söylüyorsa, bu tehdidi yıllardır bildiğinin ispatı olduğu gibi  geniş halk kesimlerini ilgilendiren bu risklerin Murat Kurum’un şahsında bir önceliğe sahip olmadığı anlamına da gelmektedir.

İstanbul’un bu noktaya gelmesinde en büyük idari ve siyasi sorumluluklardan biri Murat Kurum’a aittir.
Ve onu bu görevlere getiren, destekleyen, sürdüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ta kendisidir. Bu sistemin her kararı tek bir iradeye bağlanmıştır. Dolayısıyla deprem gerçeğini yeni keşfetmiş gibi kamuoyuna seslenmek değil, görevde geçirdiğiniz yılların siyasi ve ahlaki muhasebesini vermek sorumluluğunuzdur. Ama asıl siyasi sorumlu, sizi bu görevin başına getirendir.

Kendinizi dışarıda hissetmeyin yani… Siz dışarıda değilsiniz, bizzat bu neticenin mimarlarından birisiniz.

(Sizin bu ölümcül politikalarınıza itiraz edenleri Silivri’de rehin tuttuğunuz gerçeğine hiç girmedim bile…)