Yakınma ve bulgularda boğaz ağrısı, burun akıntısı, baş ağrısı önceki varyantlara göre daha sık görülüyor. Nezle veya basit rinovirus hastalığı gibi geçirenler büyük orandadır. Toplumda aşılanma oranının artması ile akciğer tutulumunun engellendiğini düşünüyoruz.

2022 başındayız ve pandeminin ikinci yılını tamamlıyoruz. Dünyada 9 milyardan fazla aşı dozu 4.5 milyara yakın insana uygulandı. Bazıları 5. doza geçmişken dünyanın yarısı aşısız, aşılananlar içinde de süresi geçenler, yarım aşılı olanlar var. BAE’de %91, Küba’da %85 oranında aşılanma varken Nijerya’da ancak %2’dir. Ülkemizde aşı olanlar %61 görünmekle birlikte bu grubun büyük kısmının Ocak-Nisan 2021 arasında CoronaVac ile aşılandığı düşünülürse koruma süresi dışına çıktığı ortadadır. Sonuçta şu anda nüfusun ancak %25-30 kadarının koruma altında, yani bağışıklanmış olduğu söylenebilir. Bu da pandeminin bu döneminde hızla artan olgu sayılarını açıklamaktadır.

Omicron Delta’ya göre en az 4 kat hızlı bulaşmaktadır. Enfeksiyonun toplumda yayılma hızını belirleyen “R0” değeri Delta varyantında 2-4 arasındayken buna göre en az 2-3 kat arttığı belirlenmiştir. Omicron, ACE2 reseptör afinitesi çok arttığı için bulaştırıcıdır. Ayrıca Omicron ile kuluçka süresinin 72 saate düştüğüne ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Dikkat çeken bir nokta, önceki varyantlara göre 20-30 yaş arasında bulaşta büyük bir artış görülmektedir.

Yakınma ve bulgularda boğaz ağrısı, burun akıntısı, baş ağrısı önceki varyantlara göre daha sık görülüyor. Nezle veya basit rinovirus hastalığı gibi geçirenler büyük orandadır. Toplumda aşılanma oranının artması ile akciğer tutulumunun engellendiğini düşünüyoruz.

Omicron’a bağlı az sayıda ölüm bildirimi gelmeye başladı. İyi haber, şu an için oldukça düşük oranda ölüm gerçekleşmesidir. Omicron, Delta kadar öldürücü değildir. Hastaneye yatış oranları farklı ülke ve serilerde %15 ila %80 daha düşük bulunmuştur. İsrail’den Aralık 2021 sonunda bildirilen bir seride Omicron’luların %60’ının hiçbir semptom göstermediği ortaya konmuştur.

Gençler ve önceden hastalığı geçirmiş, aşılanmış olanlarda daha fazla Omicron görülüyor. Şu notu da düşmeliyiz, aşılılar Omicron’a daha yatkın değil, özellikle gelişmiş ülkelerde (hastalık geçirme ve aşılama yoluyla) bağışıklama oranı arttığı için hastalığın daha çok aşılılarda görülmesi sonucunda bu oran yanıltıcı olarak dikkat çekmektedir. Aşılılarda daha fazla görülmesiyle birlikte öldürücü olmaması da bu tezi doğrulamaktadır.

PCR İLE OMİCRON İLİŞKİSİ: HIZLI TESTLER İŞE YARAR MI?

PCR’de Ct değerleri düştükçe daha yüksek viral yük sözkonusudur. Düşük Ct varsa Omicron olasılığı yüksek düşünülür. Alışılagelmiş PCR testleri Omicron’u saptamada başarılı ise de, Omicron’a özgül PCR kullanan ülkeler daha net saptama oranlarına sahiptir.

Hızlı testlerin (Antijen) duyarlılığı daha düşüktür. Bunlar viral yükü yüksek hastalarda pozitiflik verecektir. Hızlı testler (+) olunca genom analizi yapılarak Omicron tanısına gidilebilir. Fakat aldığımız bilgilere göre pozitif bulunan her 1000 örnekten sadece 5 ila 10’una genom analizi yapılmaktadır, bu da Omicron veya diğer (ileride gelişebilecek) varyantların gerçekte yaşanana göre daha az rastlanmasına yol açabilmektedir. Halbuki salgınla başarıyla mücadele eden ülkelerde bu oranın %5-10 aralığında olduğu bilinmektedir.

Hem PCR hem de ‘hızlı’ denen antijen testlerinde hangi reagent, hangi kit kullanıldığı önemli. Örneğin ticari testlerin bir bölümünün (%15’inin) virüsleri saptayamadığı bilinmektedir.

Antikor testleri baktırsak mı? Hayır. Asıl savaşçılar olan nötralizan antikorlar ticari olarak bulabildiğimiz testlerde bakılmıyor. Belli akademik merkezlerde, araştırma amaçlı bakılabiliyor. Bu durumda “X miktar antikorum çıktı, çok iyi korunuyorum” ya da tersi yönde bir cümle kurulamaz. Bu nedenle, enerjinizi ve kaynaklarınızı, paranızı boşa harcamayın.

AŞILAR VE OMİCRON

Mevcut aşıların Omicron’a karşı daha az koruyucu olabildiği kesindir. 3 kez Biontech aşısı uygulandığında bile %20-30 civarında koruyabiliyor. Hastalığı önlemede nötralizan antikor miktarı, bağışıklığın önceki durumu (yandaş hastalıklardan etkilenir) ve virüs yükü belirleyicidir.

İki doz Sinovac sonrası nötralizan antikor yanıtı da oldukça düşük kalıyor. Doğal enfeksiyon sonrası koruyuculuk aşıya göre daha yüksektir. Kesin olan, aşıların Delta’ya karşı olduğu gibi bir koruyuculuğunun Omicron’a karşı gerçekleşmemesidir. Yeni aşı Turkovac’ın ise Omicron varyantı ile ilgili bilimsel bir çalışması bulunmamaktadır. Bu nedenle hala aşırı sisin içine araç kullanan TIR şoförleri gibiyiz. Devletin bir an önce şeffaflıkla veri paylaşımına gitmesi, en azından Faz 3 verileri paylaşılmadan, olgunlaşmamış bir aşı adımı attığını, dikkatli ilerlemek gerektiğini kabul etmesi önceliklidir.

AŞILARIN EN ÖNEMLİ YAN ETKİLERİ

Aşıların güvenliği konusunda polemik ve bilgi kirliliğinin sürdüğünü görüyoruz. Aşı tereddütünün halen yüksek oranlarda olmasında devletin ve meslek kuruluşlarının, bilim topluluğunun kesin, net bir duruşu kararlılıkla savunmasındaki eksiklik de rol oynamaktadır. Artık daha net konuşmak gerekiyor. Dünyada 9 milyardan fazla aşı, 4.5 milyar insana yapıldı. Elimizde hemen hiçbir hastalıkta olmayan çok büyük bir veri seti var. Net olarak görüyoruz ki aşıların hafif ağrı, geçici ateş gibi önemsiz etkiler dışında yan etkisi yoktur. Örneğin ileri derecede anafilaksiye eğilimli kişiler içinde bile ancak küçük bir grupta çok önemli olmayan allerjik reaksiyonlar görülmüştür.

Özet: "X hastalığım var", "daha önce y geçirmiştim" gibi nedenler aşılamaya kesinlikle engel değildir.

Diğer yan etkiler: Aşılar, vücut içinde istenmeyen pıhtılaşmaları (bacak damarlarında pıhtılaşma, derin ven trombozu gibi) artırabilir. Bağışıklık sistemini harekete geçirme temelinde çalışan aşılar, bazen istenmeyen şekilde bu aktivasyon ile örneğin immünite ile tetiklenen sorunlara yol açabilir. Fakat iyi haber, tüm bu korkutucu görünen yan etkilerin hemen tümünün hem seyrek, hem de geçici olmasıdır.

Kalp kası inflamasyonu (miyokardit) ve miyoperikardit tetiklenebilir. Ağırlıklı olarak çocuk, ergen ve genç erkeklerde geçici, sekel bırakmayan miyokardit olguları bildirilmektedir. İşin ilginç tarafı aşıdan sonraki miyokardit, viral enfeksiyonlarda ortaya çıkan orandan çok daha düşük oranda ve önemsiz düzeydedir. Bu konuda bazı araştırmalarda mRNA aşıları sonrasında 100.000’de bir ile 10.000’de bir arasındadır. ABD’de 2,392,924 kişinin aşılandığı ve izlendiği, en kapsamlı olarak görülen, JAMA’da yayınlanan bir araştırmada ise milyonda 5.8 oranı bulunmuştur (JAMA Intern Med. 2021 Dec 1;181(12):1668-1670.). Öte yandan, hemen tüm viral enfeksiyonlarda oldukça sık görülen miyokardit, ölümcül olabilmektedir. COVID-19’un şiddetli seyrettiği olgularda ¼ oranına kadar miyokard tutulumu olmaktadır.

Gebeler aşı olsun mu? Öncelikle şu bilinmelidir, gebelerde grip (influenza) ve COVID-19 ciddi seyirlidir. Özellikle diyabet, obesite, akciğer hastalığı gibi ek sorunları olan gebelerde ölüm riski de söz konusudur. Bebek de tüm bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Gebeler hem grip hem de COVID-19 aşısı olması gereken öncelikli gruplardandır. Gebelerde tüm bu aşılar güvenli ve koruyucudur.

Son zamanlarda aşılanmanın artmasına karşın olgu sayıları neden artıyor?

  1. “Alışma” nedeniyle önlemlerin ortadan kalkması, özellikle kapalı alanlarda kişiler arasında yakınlaşmalar.

  2. Omicron varyantının çok daha kolay bulaşıyor olması

  3. Kış aylarında insanların kapalı ve sıkışık ortamlarda, toplu taşımada ve evlerde, emekçilerin ofis ve atölyelerde birarada uzun zaman geçiriyor olması.

  4. Üzerinden çok zaman geçen aşılar nedeniyle nüfusun önemli bir kısmının korumasız kalması.

Aşılar gerçekten etkili mi? Hala insanlar hasta oluyor” endişesi yersiz mi? Grafiğin sağ kısmında yani son aylarda (turuncu yuvarlak içinde), kırmızı sütunlarda görüldüğü gibi Ekim ayından beri COVID-19 olgu sayılarında ciddi ve istikrarlı artış görülmüştür. 2022’nin ilk günlerinde ise olgu patlaması yaşanmıştır. Buna karşın beyaz çizgilerden izlendiği gibi ölümlerde neredeyse artış değil azalış eğilimi vardır. Tabi ki hangi aşıların ne kadar koruyuculuk oluşturduğu, dünyanın değişik bölgelerindeki aşı dağılımı gibi ek konular vardır ve önemlidir. Örneğin eğer Afrika'da ve diğer gelişmekte olan bölgelerde de yeterli aşılama olsaydı muhtemelen grafiğin son kısmında beyaz çizgilerin daha aşağı yönlü gittiğini görecektik.

Sonuç: Aşı ile de testiniz pozitife dönebilir, hasta olursunuz fakat aşı sizi ölümden korur.

ozgur1

Aşı şeması nasıl olacak? TTB Pandemi Çalışma Grubu’nca yayınlanan alttaki şemada yaş grupları ve önceden yapılan aşı türleri ve sürelere göre öneriler yer almaktadır.

Ülkemizde uygulanan DSÖ/WHO onaylı aşı seçenekleri artmalıdır.
65 yaş üstü ve kronik hastalığı bulunan kişiler için koruyuculuğu daha yüksek olduğundan mRNA aşılarını öncelikle öneriyoruz

ozgur2

Aşılanma şeması hazırlandıktan sonra yeni bir güncelleme geldi, buna göre iki doz Sinovac ardından iki doz BioNTech aşısı (toplam 4 doz aşı) olanlar içerisinde 65 yaşın üzerinde olanlar, bağışıklık yetersizliği olanlar, altta yatan ciddi hastalığı olanlar (böbrek veya kalp yetmezliği vb.) ve yüksek miktarda virusla karşılaşma riski olan kişiler (sağlık çalışanları) hatırlatma dozunu, son aşıdan 3 ay sonrasından başlayarak olabilirler.

İZOLASYON VE KARANTİNA

Omicron varyantının yükselmesi ile birlikte, bununla ilgili izolasyon ve karantina sürelerinin düşürülmesine yönelik bir eğilim vardır. Amerika Hastalık Önleme Merkezi (CDC), izolasyonun asemptomatik kişilerde 5 güne düşürülmesini önerdi. Aşılanmamış veya 2 doz mRNA aşısı üzerinden 6 aydan uzun süre geçmiş kişilerde karantina süresinin 5 güne düşürülmesi, sonraki 5 gün ise maske ile hayata devam edilmesi; booster (hatırlatma) dozu yapılmış ise karantina olmadan 10 gün boyunca maske ve 5. Gün PCR testi yapılması öneriliyor.

Diğer hastalıkların durumu: Pandemi birçok açıdan diğer hastalıkları da etkilemiştir. Yıllar içinde hastalıkların yaygınlıkları, oranları ancak küçük değişimler gösterirken pandemide büyük kırılımlar olmuştur. Örneğin aşağıdaki tabloda tüberküloz sıklığının küçük düşmeler gösterirken pandemide %26 gibi an bir kırılma göstermesi, ancak bu hastalığa sahip kişilerin kayda geçmesinde aksaklıklarla açıklanabilecektir. Ya hasta hekime gitmekte, ya da sağlık kuruluşları ve ilgili hekimlerin farklı şeylere yoğunlaşması sonucu ani düşme olmuştur. Benzer durum kalp krizleri, beyin-damar hastalıkları, kanser ve diyabet gibi birçok konuda söz konusudur. Basit taramalarla ortaya çıkarılabilen kanser, diyabet gibi hastalıklar COVID-19 korkusu ve sağlık kuruluşlarının olumsuz koşulları nedeniyle taranmamış, tanılar gecikmiş, hastalar daha ileri, çoğu zaman da acil koşullarda hastaneye gitmek zorunda kalmıştır. 

ozgur3

SONUÇ VE ÖZET

Omicron varyantı enfeksiyonu daha hafif geçse de aşının sağladığı bağışıklıktan kaçıyor olması ve yüksek bulaşıcılığı nedeniyle, hastanelere yüksek sayıda başvuru ile sistemi tıkama olasılığı bulunmaktadır. Omicron, delta kadar olmasa da ölümcüldür.

Omicron son önemli varyant olabilir diyenler olduğu gibi, asıl ağırlıklı görüşümüz, önümüzdeki yıllarda pandemilerin daha sık çıkacağı yönündedir. Aşıların patent korumasına alınarak ticarileştirilmesi de bunu körüklüyor. Aşı mülkiyetinin yok edilmesi evrensel yaşam hakkı için ön koşuldur.

Öte yandan her bölgede devletin gerçek bir aşı kampanyasını meslek kuruluşlarından okullara, ibadethanelerden kitle iletişim araçlarına kadar halkın ikna edilmesiyle birlikte gerçekleştirilmesi toplumsal bağışıklama için şarttır. Yaptırımların da bu konuda devreye sokulması, sigara bıraktırma kampanyalarındaki gibi tamamlayıcıdır. Aşı güvenliği, dünyada hiçbir şekilde sorun oluşturmayacak şekilde netleşmiş bir konudur. COVID-19 aşılarında geçici, geri döndürülebilir ağrı, ateş gibi sorunlar dışında nadiren görülen, ölümcül olmayan miyokardit atağı dışında ciddi bir yan etki beklenmemektedir.