The Handmaid’s Tale 6. sezon finali ile hikâyesini tamamladı. Margaret Atwood’un aynı adlı distopik kurgusundan adapte edilen yapım, Bruce Miller tarafından yaratıldı.

 Yeni bir spin-off ile ekrandaki dünyasını genişletmeye devam edecek. Spin-off hikayeyi bize 15 yıl sonrasından anlatmaya başlayacak.

Tecavüzün, normalleştiği kötünün sıradanlaştığı bu dünyada artık kadın, çocuk doğurma yolunda kullanılan bir nesne

Dizi, doğurganlığın azaldığı, insan neslinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir dönemde cin fikirli “inananların” bir sistem kuralım, çocuk yapabilen “doğurgan” dişilleri, “sapkınları” bir yerde tutalım ve onlardan yapılan çocukları inananlara dağıtalım böylelikle hem inanan nesiller yetiştirmiş oluruz fikrinin nelere mal olacağını bize göstermekte.   

Tecavüzün, normalleştiği kötünün sıradanlaştığı bu dünyada artık kadın, çocuk doğurma yolunda kullanılan bir “nesne”

Biz izlerken bu hikayeyi maalesef tanıdık bulduk

Dizinin başrol oyuncusu Elizabeth Moss her ne kadar “Bir televizyon dizisini siyasi mesaj vermek için yaratmazsınız; biz June’un hikâyesini anlattık” dese de biz izlerken bu hikayeyi maalesef tanıdık bulduk.

Dizi ne kadar “Gilead” denilen bir evrende geçse de, biz bu diziyi “ Fatih” olarak da izleyebilirdik, ya da biz bu diziyi “Takva” filminde de biraz olsun ekonomisini görmüştük.

Ve bütün bu zalimliğin gerekçesi, dünyada doğurganlığın azalması, devletin, dinin ve biyolojinin tehlike anlarında başvurduğu ve başvururken de zevkten dört köşe olduğu erkek otariter rejim, dünyanın tüm karşıtlığına rağmen “nüfusumuz azalıyor ne yapsaydık?” baskısı.

Karakterlerin karmaşık yapıları ve senaryonun hiçbir zaman 3’lü aşk hikâyelerine dönmüyor olması, bazı karakterleri sevip- sevmemek konusunda bizi hep gergin bırakan bir yerde bitiriyor,  Oyunculukların abartıdan uzak olması ve kullanılan kamera açıları tercihlerinin senaryoya hikâyeye hizmet ediyor olması başarılı noktalardan biri.

İnstagram’da, TikTok’da göremeyeceğimiz derece hikayenin reelslere indirilememesi ayrı bir başarı

İnstagram’da, TikTok’da göremeyeceğimiz derece hikayenin reelslere indirilememesi ayrı bir başarı, her bir epizot bir tablo olabilecek iyi bir fotoğraf karesinin devam etmesi, hem bu distopyanın artık gerçek olduğuna hem de dizinin gergin havasına katkısı olmuş.

Dizinin son bölümlerinde “ onlar da ne yapsın inanıyorlar, inanç düzenine saygı duymak lazım saçmalığına” girilmemesi ayrı bir tutarlılık başarısı olmuş.

Daha da tutarlı olan kısmı karakterlerin insani özelliklerini çok fazla yansıtıyor ve belirli bir mantıkla devam ediyor olmamasıydı.

Dizi, aslında son bölümde bir nokta koymak yerine virgül koymuş ve bu virgülün belli ki devamı da gelecek

Ancak bu sefer dizide işlenen korkular, haberleri takip eden herkes için maalesef gerçek

 Filmin bir kitap uyarlaması olmasıyla ve hikayenin kitaba tamamen bağlı kalmaması, izleyiciler için bir avantaj ancak çatışmanın otariter rejim ile ezilen insanların yaşam mücadelesi üzerinden anlatılması, bizi kolay bir seçim yapmaya iterdi. Dizinin çatışmayı insan ilişkileri üzerindeki karmaşıklığa doğru adım adım götürmesi diziyi gerçekten çatışma açısından izlenebilir yaptı.

Dizi bir Hollywood yapımı ve Hollywood öğelerini çok fazla derinden hissettirmiş, genellikle gelecek ile ilgili olan kimi zaman yersiz korkuları Hollywood’un işlemesi daha fazla olur ancak bu sefer dizide işlenen korkular, haberleri takip eden herkes için maalesef gerçek.   

Cehenneme giden yol mütedeyyinlerin “Allah’a emanet ol” (Under his eye) sözleriyle başlar

Büyük bir distopya içerisinde kalmak, hayata bir kere geldiğimiz bu dünyada en büyük devrimci olmaya zorlanmak, yıllardır boş bıraktığımız, mücadeleden çekinerek geri durduğumuz siyasi koltuklarımızın otoriterler tarafından doldurulmasıyla başlar.

Cehenneme giden yol mütedeyyinlerin “Allah’a emanet ol” (Under his eye) sözleriyle başlar. Bu iyi niyet o kadar ağır olur ki, çocuğunu yetiştirmek, işe gidip-gelmekten başka, günlük hayatındaki telaşlarından başka bir şey düşünmeyen anneyi, halk kahramanı olmaya zorlar.

Varlığınızın, bile sorun olduğu bir toplumda ancak ve ancak istediğiniz şekilde var olarak, bir isyan başlatabilirsiniz. Bu dizi, din ile yönetilen coğrafyaların kadınlarına bir “ Hollywood” bakışıdır ancak ona rağmen kadınların var olma mücadelesi için büyük bir adımdır.