CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban ve Köprübaşı İlçe Başkanı Gülay Sönmez, Manisa’da esnafı ziyaret etti, yurttaşlarla dertleşti. Bir yurttaş, yaşadığı sorunları Balaban ve Sönmez’e şöyle anlattı:

“SURİYE’YE DÖNDÜK İYİCE”

“Bu ülkede korkarak ticaret yapılmamıştır. Ben korkuyorum. Yarınımın garantisi yok. Ben gencim. Ben gencim, benim yarınımın garantisi yok. Bakkala gidiyorsun bugün, malzeme alıyorsun, yarın aynı fiyata alamıyorsun. Bunun önüne geçmeleri lazım. Olmadık insanları Tarım Bakanı yapıyorlar. Biz, doğru seçimi bu sefer yapacağız… Çiftçiler, şu anda çıkın gezin, zor durumda. Çiftçi geçinimini yapamazsa ben nereden geçineceğim? Ne yapalım? Suriye’ye döndük iyice.

“DOĞRU TERCİH YAPACAKLAR Kİ BUNUN ÖNÜNE GEÇEBİLELİM, AMA DOĞRU TERCİH YOK”

Çiftçi diye bir şey kalmadı, yok. Arkasında duran insan yok. Çiftçi para kazanacak. Benim ülkemin geçim kaynağı çiftçilik ama siz çiftçiye para kazandırtmıyorsunuz ki. Şu an bitik, ekonomi sıfır. Ülke bitik, bana kimse hiçbir şey diyemez. Bunun bitik olduğunu herkes görüyor. Şu 100 lira değil mi? 100 lira para çıkarmak istiyorsun adama, kimsenin cebinde 100 lira yok (cebindeki bozuk paraları çıkararak). Şu 200 lira, vallahi billahi değeri 10 lira. Bu 10 lira abi. Bin liranın değeri yemin ederim 100 lira. Bu ülkenin önüne geçemezler artık, bu saatten sonra zor.

Doğru tercih yapacaklar ki bunun önüne geçebilelim, ama doğru tercih yok. Bunları insanımızın düşünmesi lazım. Bırakın beni, -ben asgari ücretli eleman çalıştıramıyorum- adam evini geçindiremez, geçindiremiyor zaten. Evinin kirası var bunun. Büyük yerlerde asgari ücret versen karşılamaz.”

CHP’lilerin ziyaret ettiği bir kasap ise şöyle konuştu:

“MEKAN SAHİBİ OLMAKTANSA BAŞKA BİR YERDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMAK DAHA KÂRLI. KÜÇÜK ESNAF MAHVOLDU”

“Kurban arkasına bağlıyoruz ama sadece bizde değil, bütün esnaf kan ağlıyor. Örnek vereyim; önceki yıllarda 800 lira gelen elektrik param, Kurban Bayramı’ndan sonra yoğun çalıştığımız için 2 bin 500 lira geliyordu, artık normalde 5 bin lira geliyor. Bu ay sonu 15 bin falan bekliyorum. Çünkü ortalama hesabına vurursak üç katına tekabül ediyor. Biz nasıl çıkalım işin içinden? Diyorlar ki ‘her şeye zam geldi’. Biz kâr marjımızdan veriyoruz. Asgari ücrete gelsin, benim yanımda da çalışan personelim var. Zam gelsin, onlar da ekmek yiyor. Sigortalar zamlandı; elektrik zamlı, su zamlı, her şey zamlı… Artık işi gırgıra vurduk, sosyal medyadaki gibi ‘Ekonomi bozuk mu? Çok güzel’ deyip geçiyoruz.

Halkın alım gücü çok düştü. Bu yıl Kurban Bayramı’nda kesimde, küçük yerde yaşamamıza rağmen şu anlayış var bizde: Komşulardan utanılır, ‘kesmedi’ demesinler diye insanlar bütçelerini zorlayarak kesiyor. Bu yıl yüzde 50 düşüş. Küçük yerde yaşamamıza rağmen yüzde 50 düşüş… Satışları söylemiyorum artık. Çok komik rakamlarla kasabı kapatıyoruz. Bütün esnaf böyle…  Önce bir ay sürüyordu kasapların Kurban Bayramı krizi, şimdi beş ay sürüyor. Son güne kadar bize et çektirmeye getirenler de oluyor burada. Ne yapsın insanlar, onlar da haklı. Biz atık neresinden tutacağımızı bilemiyoruz. Düşünüyorum ki mekan sahibi olmaktansa başka bir yerde asgari ücretle çalışmak daha kârlı. Neden derseniz; ben asgari ücret ile çalışsam, eşim asgari ücretle çalışsa 11 bin lira alır mıyız? O da bizi gayet rahat geçindirir. Küçük esnaf mahvoldu.”