On iki yılı aşkındır sürdürdüğüm aktivizm çalışmalarının bir parçası olarak, HIV hakkında sağlıklı bir toplumsal tartışma sürdürülebilmesine katkı sunabilmek umuduyla Dokuz8haber için yazdığım #hivbilgisi yazılarında bu ke, HIV kesin tedavi çalışmaları açısından önemli bir gelişme hakkında yazmak istedim.

Geçtiğimiz hafta paylaşılan haberlere göre kök hücre nakli operasyonu gerçekleşen ”Dusseldorf Hastası"nın tüm bağışıklık sistemi etkili bir şekilde değişti ve operasyon sonrası testlerde vücutta HIV görülmedi. Bu resmi olarak beşinci HIV’den arınma olgusu. Peki, bu tam olarak ne anlama geliyor. Kök hücre nakilleri HIV’in kesin tedavisi için gerçek bir seçenek olabilir mi?

53 yaşındaki "Dusseldorf Hastası", geçirdiği kök hücre nakli operasyonu sonrası vücudunun HIV’den tamamen arındırıldığı doğrulanan beşinci kişi oldu.


Aslında " Dusseldorf Hastası" olgusu ilk olarak 2019 yılında duyurulmuş ve büyük heyecan uyandırmıştı Ancak o günlerde bu kesin bir sonuç değil, sadece yüksek heyecan uyandıran bir gelişmeydi. Nihayet, dört yıldan fazla bir süredir HIV tedavisi ilaçları (ART) kullanmayan ”Dusseldorf Hastası”nın vücudunda HIV saptanamadığı kesin olarak doğrulandı.

"Dusseldorf Hastası”nı izleyen ekipten Dr. Bjorn-Erik Ole Jensen yaptığı açıklamada, "Bunun bir kesin tedavi/şifa olgusu olduğundan eminiz artık ve bu oldukça umut verici. Ancak kesin tedavi yolunda yapılacak daha çok iş var."

Bu kesin açıklamayla birlikte Dusseldorf Hastası, bireyin tüm bağışıklık sistemini etkili bir şekilde değiştiren yüksek riskli bir uygulama ve süreç olan kök hücre naklinden sonra iyileşen küçük bir insan grubuna katılmış oldu. İçinizde bu gruba dâhil olan beş kişinin çok şanslı insanlar olduğunu düşünen okurlar olabilir ama durumun tam olarak böyle olmadığını, bu operasyon ve onu takip eden sürecin katlanılamaz derecede zor olabileceğini ‘Londra’lı Hastası’ HIV kesin tedavisi yolunda iliklerimize kadar umutlanmaya değer mibaşlıklı #hivbilgisi yazımda detaylı biçimde anlatmıştım.


Bu tam olarak ne anlama geliyor?

Bu olgu en kısa ifadesiyle,” HIV kesin tedavisi/şifası” olarak adlandırılan hayalin boş bir hayal olmadığı ve bu uğurda harcanan milyarlarca doların hala bir şeyler ifade ettiği anlamına geliyor. Yani kesin HIV tedavisi hedefi gerçekçi.

Öte yandan, şimdilik sadece beş olan bu olgulardan anlamamız gereken, gerek bilimsel, gerek sosyal, gerek politik çok şey var. Hızlıca bilimsel olanlara odaklanırsak,  bu uğurda milyarlarca dolar harcarken özellikle de bu beş olguyu iyi anlamalı ve yeni bilimsel çalışmaları bu olgulardan alınan verilere dayanarak tasarlamalıyız.


Özetle bu ve benzeri olgular, bize şunu söylüyorlar; tünelin ucunda ışık var!


Fakat ben bu ümitvar cümleye şunu eklemek zorundayım; tünel çok uzun ve tam da bu yüzden beklentilerimiz hayalperest değil, gerçekçi olmalı.

Peki ilik nakli operasyonları HIV’in kesin tedavisi (şifası) için bir yöntem olabilir mi?

Bu soruya mümkün olan en kısa cevabı vermek gerekirse;
maalesef bu pek mümkün değil! 


Yani bu imkânsız değil ama pek uygulanabilir ve herkesin yararlanabileceği pratiklikte bir yöntem değil. 


Peki, neden en sonda söylenecek lafı en başta söyleyerek biraz keyif kaçırıyorum?

Çünkü #kanittemelliaktivizm hassasiyeti yüksek bir aktivist olarak gerçeği söylemenin, insanlara dayanaksız ve arkası boş umutlar vermekten her halükârda daha doğru olduğunu biliyorum. Üstelik HIV'in kesin tedavisi hakkında bir dolu safsatanın, yalan yanlış bilginin ve bilim dışı üfürmelerin on binlerce insanın duygularıyla kolayca oynadığı bir ortamda.

Şimdi gelelim biraz daha detaylı cevaba.
 

Doğrudur; elimizde

“Berlin Hastası”, “Londra Hastası”, “New York Hastası”, “Umut Şehri Hastası” ve son olarak da “Dusseldorf Hastası” isimleriyle anılan beş olgu var.

Bu olguların en temel ortak noktası; medyada ''...'li hasta'' olarak anılan bu insanların kanser tanısı almış ve ilik nakli operasyonlarını HIV sebebiyle değil kanser sebebiyle geçirmiş olmaları.

Bu beş kişide de ilik naklinden sonra belirli süreler geçmiş olmasına ve yine bu sürede hiç HIV tedavisi ilaçları kullanmamış olmalarına rağmen, vücutlarında -şu ana kadar- HIV'e rastlanmadı. Ancak bu beş olay da ''evet, nihayet HIV taşıyıcılığının kesin tedavisini bulduk ve bunu herkese uygulayabiliriz'' demeye yetmiyor. Çünkü bu olgular hala istisna sayılırlar ve olgular hakkındaki araştırmalar bitmiş değil. Araştırma ekipleri bu olgular üzerinde çalışmaya ve veriler toplamaya devam ediyorlar.

Cevabımı biraz daha detaylandırırsam;


ilik nakli yöntemi HIV'in kesin tedavisi için bir öneri olamaz.

Çünkü,

*İlik nakli operasyonun çok zor, çok zahmetli ve riskli,
*Herkese uygun iliği bulmak oldukça zor,
*Uygun iliği bulsanız bile uyum gösterme olasılığı düşük,
*İlik nakli sadece kan kanseri olmuş kişiler için bir seçenek.
 

Yani ilik nakli HIV’in kesin tedavisi için bir yöntem seçeneği olamaz.
 

Benim görüşümü ikna edici ya da yeteri kadar bilimsel bulmayanlar için Londra Queen Mary Üniversitesi’nden, dünyaca tanınmış viral patoloji profesörü Aine McKnight’ın açıklamasından kısa bir alıntı yapayım;

"Bu tedavi yaklaşımının tüm HIV pozitif bireyler için tedavi önerisi olması mümkün değil!"


Ancak bu çalışmalar zaman içinde, uygulaması kolay, risksiz ve HIV’i vücuttan tamamen atan ya da ilaç kullanmayı gerektirmeden sürekli baskılama başarısı yüksek tedavilerin gelişmesine yol açabilir.

Bunun yakın gelecekte gerçekleşmesini umuyorum.

Ancak ben asıl odaklanmamız gereken şeyin, günümüzde etkili ve HIV'i tamamen baskılayarak, yeni bulaşları önleyen bir ilaç tedavisi varken bu tedaviyi herkese ilaç tedavisi sunmayı başaramadığımız gerçeği olduğunu düşünüyor ve bunu ısrarla hatırlatıyorum. Günümüzde HIV’e karşı yüksek etkili bir ilaç tedavisi olmasına dünya genelinde hala en az 10 milyon HIV pozitifin ilaca erişimi yokken sürekli kesin tedavi hakkında konuşmak bence biraz tuhaf.


Çünkü HIV kesin tedavisi konusunda konuşan büyük çoğunluk, kesin tedaviyi ararken, önemli bir şeyleri unutuyorlar;

günümüzde en az kesin tedavi bulunması isteği kadar güçlü iki isteğimiz daha olmalı;
HIV ile yaşayan herkesin ilaç tedavisine erişimini koşulsuz sağlamak ve “Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B” mesajını yaygınlaştırarak HIV yayılımını dünya genelinde tamamen durdurmak.


Bu hepimizin sorumluğu ve görevi!


HIV hakkında güncel ve doğru bilgiler edinmek ve sağlıklı bir toplumsal tartışma sürdürebilmek için Dokuz8haber için yazdığım #hivbilgisi yazılarını ve @redribbontr’yi takipte kalın.