Bengi başer-1

Aşılar, çağımızda ortaya çıkan salgınlarla savaşta en etkili silah olarak bilinmektedir. Ancak ilk aşı bulunduğundan itibaren ortaya çıkan aşı karşıtlığı, aşılarla bağışıklanmanın önündeki en önemli engel olarak kabul edilmektedir. Hatta Covid-19 pandemisinde DSÖ, aşı kararsızlığını global sağlığı tehdit eden 10 durumdan biri olarak bildirmiştir. Günümüze kadarki zaman içinde aşıların sağladığı faydalar unutulmuş, çünkü hastalıklar aşı ile artık görünmez hale gelmişlerdir. Kısacası aşılar paradoksal olarak kendi başarılarının kurbanı haline gelmiştir.


Covid pandemisinin başlangıcında ciddi kayıpların varlığı tüm dünyayı geçmiş birikimlerin ışığında Covid için aşı bulma konusunda bir araya getirmiş ve kısa sürede acil kullanım onayıyla aşılar uygulanmaya başlanmıştır. Bugüne kadar 33 tane onaylamış aşı olup, bunların 10 tanesi Avrupa Birliği ve DSÖ tarafından onaylanan aşılardır. Bunun dışında 184 aşı adayı olup, 633 aşının da faz çalışmaları henüz başlamamıştır.


Covid-19 pandemisi aşı karşıtlığının inanılmaz hal aldığı, örgütlü bir eyleme sahne oldu. Aşıların hızlı onaylandığı, güvenilir olmadığı, bu yolla insanların takip altına alınacağı çiplerin yerleştirileceği, aşıların ölümcül pıhtılar, krizler ve ölümleri tetikleyerek hatta kanser yaptığı bilgisi hiçbir bilimsel temel olmadan hızla yayılmış ve tereddütü olanları da aşıya tavır almaya itmiştir.


Aşı olan 46,5 milyon yetişkinin incelendiği yeni yayınlanan önemli bir makalede, mRNA Covid-19 aşıları (Pfizer ve Moderna) ile kalp krizi, pulmoner emboli veya felç gibi büyük kalp sorunları arasında bir ilişki olmadığı ortaya konulmuştur.


Diğer bir iddia da, aşılılar da Covid oluyor, hastaneye yatıyor şeklindedir. Yoğun bakımda yatan hastaların yüzde 98’i ya aşısız ya da aşıları eksik yapılmış olanlardır ve bu verilere rağmen bir grup insan bunu şiddetle görmezden gelmektedir. Oysaki aşı, ölümleri ve yoğun bakımlara yatışı önlemekte olup, Covid pozitif olma ihtimali 7 kat, hastaneye yatış 49 kat, ölüm riski ise 32 kat daha az olarak bildirilmektedir. Uluslararası bir çalışmada aşılanan 4 bin sağlık çalışanında Covid pozitiflik oranının %90 azaldığını gösterirken, dünya genelinde aşılarla 20 milyon civarında insanın Covid nedeniyle ölümden korunduğu gösterilmiştir.

Aşı olunsa da virüsün yayıldığına yönelik iddialar da bulunmaktadır. Örneğin İngiltere’de yapılan kapsamlı bir çalışma, aşılanmayla bulaşma oranının %80’e kadar azaldığı sonucuna varmamızı sağlamıştır.


Bilimsel veriler, aşıların yapıldığı bölgede ağrı, ateş, halsizlik, baş ağrısı gibi hafif ve geçici sorunlara yol açtığını, ölümcül hiçbir yan etkisi olmadığını, son varyantlar nedeniyle yapılacak iki hatırlatma dozuyla risk guruplarında ölümden %90 üzerinde koruduğunu gösterse de, sadece salgınla değil, infodemi ile de savaşmaya halen devam etmekteyiz.

Bu çerçevede, tekrar hatırlatmak isterim ki:

-Aşılar güvenilirdir.

-Aşı, ağır hastalık ve ölüm riskine karşı korur.

-Aşı otizm yapmaz.

-Aşı sterilite yaratmaz.

-Aşıda insana zarar verecek düzeyde hiçbir kimyasal yoktur.

-Yan etkileri de rutin aşılardan daha fazla değildir.

Prof. Dr. Bengi BAŞER

07/09/2022