Geçen yıl koronavirüs salgını nedeniyle iptal edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 26.Taraflar Konferansı, bu yıl 31 Ekim’de İskoçya’nın Glasgow kentinde başladı ve 12 Kasım’a kadar devam edecek.

"SİVİL TOPLUM COP'UN DIŞINA İTİLDİ"

İklim Ağı (CAN) tarafından, ilk haftası tamamlanan konferansta nelerin öne çıktığına dair hazırlanan raporda, 6 Kasım'a kadar yaşananlar aktarılıyor. Sivil toplum kuruluşlarının COP’a gözlemci statüsünde katıldığı kaydedilen raporda, "Bu durum sivil toplumu neredeyse COP’un dışına itmiş oldu" ifadelerine yer verildi.

100 MİLYON DOLARLIK İKLİM FİNANSMANI SÖZÜ HALA TUTULMADI

Gelişmiş ve zengin ülkelerin 2009 yılında verdiği 2020’den itibaren her yıl 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sözü henüz tutulmadığı belirtilen raporda İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon'in, İskoçya Hükümeti’nin Kayıp ve Hasar için 1 milyon Euro fon ayıracağı belirtildi. Öte yandan raporda ETF’nin COP26’da müzakerelerle işler hale getirilmesi ve 2024 yılında ilk şeffaflık raporlarının ETF sistemine yüklenmesi gerektiğinin altı çizildi.

"OKYANUSLARA MUTLAKA AYRINTILI ŞEKİLDE YER VERİLMELİ"

Okyanusların, Küresel Durum Değerlendirmesi’nin yönlendirme sorularına mutlaka ayrıntılı şekilde dahil edilmesinin gerektiğni vurgulayan raporda, "İklim İçin Okyanuslar ve Okyanusdan Dolayı deklarasyonlarının yayınlanmış olması ise COP26 için iyi bir başlangıç sağladı diyebiliriz" ifadeleri kullandıldı.

"EN AŞI BAZARMAK İÇİN EN FAZLASINI YAPAN ÜLKELER ÖDÜLLERİ" VERİLDİ

İlk haftadan 'Günün Fosili' ödüllerinin kazananlarını da yer alıyor. Günün Fosili, COP'ta bulunan sivil toplum temsilcilerinin oylarıyla seçiliyor ve CAN tarafından iklim değişikliğine karşı “en azı başarmak için en fazlasını yapan” ülkelere veriliyor. Hafta boyunca 'Günün Fosili' ödülleri alan ülkeler arasında Avustralya, Brezilya, Fransa, ABD, İngiltere, Norveç, Japonya ve Polonya bulunuyor.

İşte CAN tarafından yayınlanan 6 günlük rapor:

1 KASIM

Sivil toplum örgütleri: COP26 Kayıp ve Hasar konusunda sonuç üretmeli Küresel sıcaklık artışı günümüzde 1,2℃’ye ulaştı, BM Genel Sekreteri son IPCC raporunu “insanlık için kırmızı alarm” sözleriyle değerlendirmişti.

İklim krizinin azaltım ile engellenemeyen ve uyum politikaları ile zararı azaltılamayan sonuçları olan Kayıp ve Hasar ile bugün yüz yüze kalıyoruz. Kayıp ve hasar sadece 2020 yılında 30 milyon insanın yerinden edilmesine neden oldu. 2030 yılında tahmini ekonomik yükünün 290-580 milyar dolar arasında olması bekleniyor. 300’den fazla sivil toplum örgütü ile birlikte CAN International COP26’ya yönelik, Kayıp ve Hasara dair bir açık mektup yayınladı. Mektup COP Başkanı Alok Sharma ile de paylaşıldı. Şimdi sivil toplumun beklentisi bir Kayıp ve Hasar tazmin mekanizması oluşturulması.

COP26 Başkanlığı katılımcılığa dair sözünü tutmayarak güvenleri sarstı Glasgow’da düzenlenen konferans öncesinde İngiltere Hükümeti’nin pandemi önlemlerini geciktirmesi, konferansın online olup olmayacağını geç açıklaması, aşı, karantina gibi konularda soruları yanıtlamaması ve kararları geç alması eleştirilmişti. İngiltere’nin özensiz tavrı sebebiyle küresel güneyden konferansa katılım oldukça güçleşti. Konferansa katılabilenler ise ilk gün yeni sürprizlerle karşılaştı. Alok Sharma’nın “en katılımcı COP olacak” dediği konferans farklı bir yönde ilerliyor. Konferansın ilk günü yüksek düzey müzakere etkinliklerinin güvenlik sebebiyle gözlemcilere kapatıldığı öğrenildi. Sivil toplum kuruluşları COP’a gözlemci statüsünde katılıyor. Bu durum sivil toplumu neredeyse COP’un dışına itmiş oldu.

İklim finansmanında 12 yıllık fiyasko: Artık yeter!

Gelişmiş ve zengin ülkelerin 2009 yılında verdiği 2020’den itibaren her yıl 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sözü henüz tutulmadı. Kanada ve Almanya tarafından yayınlanan ‘İklim finansmanı temin planı’ da bu sözün 2023’den önce tutulmayacağını gösteriyor. Sözün tutulacağına bu kez inansak bile adaptasyon ile Kayıp ve Hasarın planlarda yine adı geçmiyor.

Ancak hala güzel haberler gelebilir. COP26 yeni bir kolektif finansman hedefinin ilk resmi görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Bu ev sahipliğinden adaptasyon, Kayıp ve Hasar, toplumsal cinsiyete odaklanan, yeni finans kaynakları çıkmalı ve bu kaynaklar yeni borçlar üretecek krediler olmamalı.

Açlık Grevcilerinden Biden’a mesaj

20 Ekim sabahı 5 genç ABD Başkan’ı Biden’dan ABD Ulusal Katkı Beyanı’nda verilen sözün tutulmasını talep ederek açlık grevine başladılar. ECO, İklim Zirvesi’nin ilk gününde sivil toplumdan ve açlık grevindeki protestoculardan Biden’a mesaj ileterek protestocularla buluşmasını talep etti. Açlık grevi, protestocuların sağlık sorunlarına rağmen devam ediyor.

COP işlevsel mi olacak yoksa Avustralya’nın tarzını mı benimseyecek? Avustralya başbakanı Scott Morrison COP başlamadan 5 gün önce plansız, takip edilebilir olmayan bir net-sıfı hedefi açıkladı. Morrison içeriği belli olmayan plana gururlu şekilde ‘Avustralya tarzı’ diyor, ancak 25 yıldır COP’a katılan herkes Avustralya’nın tarzının uluslararası müzakereleri engellemek, geciktirmek ve küresel hedeflerin altını oymak olduğunu biliyor. Avustralya, Rusya ve Suudi Arabistan’dan sonra en büyük üçüncü fosil yakıt ihracatçısı. Dünyanın güneş ve rüzgarı en bol olan ülkelerinden biri olan Avustralya’nın hala planlanan yeni 20 kömür projesi, 3 fosil gaz projesi var.

Küresel Metan Taahhüdü’ne (Global Methane Pledge) imzacı olmayı ve Yeşil İklim Fonu’na (Green Climate Fund) yeniden katılmayı reddeden Avustralya’nın yeni bir ‘tarz’ edinmesi gerekiyor.

2 KASIM

G20 Liderler Zirvesi: İyi, kötü, çirkin

2 Kasım günü gelişmelerini değerlendiren ECO, COP’un hemen öncesi 30-31 Ekim tarihlerinde Roma’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nden paylaşılan zirve çıktılarını iyi olarak değerlendirdi. Zirve’de alınan kararların iklim üzerindeki uzun vadeli etkisinin kabul edilmesi, G20 Liderleri’nin ‘iyi’ not almasını sağladı. Ana başlıkları temiz enerji, taşımacılık, çelik ve hidrojen olan çıktılara Türkiye de destek verdi.

Zirve’nin kötü etiketi ise kömürden geldi. G20’nin hala ortak bir yeni kömür yatırımları yapmama kararı alamamış olması Zirve’nin şüphesiz kötü tarafıydı. Çirkin ise Zirve’nin IPCC raporu çıktılarını tanıdığını açıklandıktan sonra liderlerin net-sıfır veya karbon-nötr hedeflerine ‘yüzyılın ortası civarı’ yani yaklaşık 20 yıl geç kalarak ulaşma planı açıklamaları oldu.

İskoçya’dan Kayıp ve Hasar sözü

İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, İskoçya Hükümeti’nin Kayıp ve Hasar için 1 milyon Euro fon ayıracağını açıkladı. Yıllık olarak ayrılacak fonun yakında yılda 6 milyon Euro’ya çıkarılması bekleniyor. Elbette bu ihtiyaç duyulan rakamın yanına bile yaklaşmıyor ancak İskoçya’nın da çok büyük bir ekonomisi olmadığını hatırlamak gerek. Bu kararın daha gelişmiş ekonomisi olan ülkelere yol göstermesini umuyoruz.

3 KASIM

Kim korkar Küresel Durum Değerlendirmesinden?

COP26 Küresel Durum Değerlendirmesi’nin (Global Stocktake, GST) başlangıç noktası. GST düzenli şekilde hedefleri kontrol ederek küresel hedeflerin Paris Anlaşması ile uyumlu olup olmadığını gösterecek. GST, bir deyişle Paris Anlaşması’nın garanti mekanizması. GST, tarafların küresel kamuoyuna çabalarını ya da çabasızlıklarını açıklama süreci olacak. ECO, taraflardan GST konusunda artık eyleme geçmelerini beklerken sivil toplumun ve kırılgan halkların da GST sürecine dahil edilmesini talep ediyor.

Kolları sıvayın ve ETF’yi masaya koyun!

Paris Anlaşması imzalandığında taraflar şeffaflığın sağlanması için bir mekanizma oluşturulması konusunda anlaştı. Gelişmiş Şeffaflık Çerçevesi’nin (Enhanced Transparency Framework, ETF), tarafların gelişmeleri, raporları, kararları bu mekanizma üzerinden şeffaf şekilde paylaşabilmesini sağlaması için COP24’de kabul edildi. ETF’nin COP26’da müzakerelerle işler hale getirilmesi ve 2024 yılında ilk şeffaflık raporlarının ETF sistemine yüklenmesi gerekiyor. Ancak teknik konulara sıkışan müzakerelerden ECO rahatsız. ETF, sadece uluslararası raporlama için gerekli değil, aynı zamanda sivil toplumun müzakereleri takip kaynağı ve garantisi diyen ECO müzakerelerin ilerlemesini talep ediyor. Temel olarak Paris Anlaşması’nın nasıl ilerlediğini gösterecek olan ETF’nin verimli şekilde ortaya çıkmasını bekliyoruz.

4 KASIM

Haydi Enerji Günü’nü verimli, adil ve yenilenebilir yapalım

4 Kasım COP’ta Enerji günüydü. ECO için enerji gününün anlamı sürdürülebilir, yenilenebilir kaynaklara tam dönüşüm. Bu sadece enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretimi değil aynı zamanda enerji verimliliği, fazla tüketimi azaltmak, toplumsal bir adil dönüşüm ve herkes için enerji güvenliğini sağlamak demek.

Genellikle görmezden gelinen, dünyanın zengin bölgelerinde yaşayanların ihtiyaçlarından daha fazla enerji tüketip daha fazla emisyona neden olduğu. Zengin bölgelerde enerji tüketimini azaltmamız lazım. Ancak tüketimden kastımız sadece enerji verimliliği değil. Ne kadar enerji kullanmamız gerektiğini ve ne için enerji kullandığımız konusunu yeniden düşünmeliyiz. ECO, fazla enerjiyle saadet olduğuna ikna olmuş değil.

Yenilenebilir enerjinin fosil yakıtlardan üretilenden daha eşit dağıldığını da hatırlamak gerek. Güneş ve rüzgar genellikle fosil yakıtlardan daha ucuz ve gezegenimiz ile sağlığımız için daha iyi.

Koronivia: Yiye-ceğe Dönüş

Koronivia Tarımda Ortak Çalışma Grubu (Koronivia Joint Work on Agriculture, KJWA) Geleceğe Dönüş filmindeki Marty McFly gibi tarım sistemlerinin geçmişte yarattığı problemleri çözerek geleceği kurtarmaya çalışıyor.

Sivil toplum uzun yıllardır UNFCCC’yi tarım sisteminin hem problemin hem de çözümün bir parçası olduğuna inandırmaya çalışıyor. Sonunda 2017’de KJWA kuruldu. O zamandan beri gübre, hayvancılık, toprak besleyiciler ve gıda güvenliğinin sosyo ekonomik boyutu üzerine çalışıyor. Şimdi 6 yıl sonra Koronivia bir yol haritası çıkarmak üzere.

*ECO’nun 5. sayısı Koronivia’dan beklediği çıktının gelmediğini üzüntüyle bildiriyor. 

5 KASIM

Okyanuslar COP26’da bir ‘yan’ etkinlik olabilir ama iklim üzerindeki etkileri öyle değil 5 Kasım COP26 Okyanuslar gününde ECO, hatırlatmak ister ki okyanuslar gezegenimizin yüzeyinin %70’ini kaplıyor ve en büyük uzun dönemli biyolojik karbon tutucular. Okyanuslar küresel emisyonların %20-30’unu tutuyor ve insan kaynaklı sıcaklığın %90’ını absorbe ediyor. Ancak bugün resif ekosistemleri neredeyse yok olmak üzere ve sıcaklık artışı 1,5 ℃ ’yi bulursa %70-90 oranında yok olacaklar. Madrid’deki ‘Mavi COP’ bunu değiştirmenin ilk adımıydı. COP26 ise artık okyanusların ana gündemlerden olmasının zamanı. Okyanuslar, Küresel Durum Değerlendirmesi’nin yönlendirme sorularına mutlaka ayrıntılı şekilde dahil edilmeli. İklim İçin Okyanuslar ve Okyanusdan Dolayı deklarasyonlarının yayınlanmış olması ise COP26 için iyi bir başlangıç sağladı diyebiliriz.

6 KASIM

Fosil yakıtlardan çıkış için adil bir paylaşım

200 sivil toplum örgütü tarafından desteklenen Sivil Toplum Eşitlik İnceleme raporu “Fosil Yakıtlardan Adil Bir Küresel Çıkış Üzerine Bir Sivil Toplum Özkaynak İncelemesi” yayınlandı. Öne çıkardığı sonuç ise 1,5 ℃ uyumlu senaryoların iki katı fosil yakıt ürettiğimiz! Rapor ayrıca gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumluluk gereği üzerlerine düşenlerin çok azını yaptığını, gelişmekte olan ülkelerin ise tarihsel sorumluluklarına genelde daha uygun hareket ettiklerini gösteriyor. Rapor bir dizi anahtar öneri de yaparken ECO, hala fosil yakıt üretmekte ısrarcı olan zengin ülkelerden gerçek liderlik beklentisinin altını çiziyor.

GÜNÜN FOSİLLERİ

1 KASIM

İlk günün fosili ödülü ‘olağanüstü’ organizasyonları sebebiyle İngiltere ve UNFCCC Sekreteryası’nın oldu. Pandemi ve organizasyon eksikliği sebebiyle CAN, COP’un ertelenmesini çağrısı yapmış ama İngiltere ‘gelmiş geçmiş en katılımcı’ COP organizasyonunu yapacağını söyleyerek ertelemeyi değerlendirmemişti. Ancak en katılımcı COP, İngiltere’ye seyahat eden insanların etkinliklere alınmaması, ve ‘online’ izlemelerinin tavsiye edilmesiyle devam ediyor.

İkinci günün fosili ödülünün sahibi Avustralya. Çok düşük hedefleri sayesinde ödüle layık görülen Avustralya, süper düşük iklim hedeflerinin yanında geçtiğimiz aylarda 3 yeni kömür projesini de onayladı.

Ödül törenini buradan izleyebilirsiniz.

2 KASIM'DA GÜNÜN FOSİLLERİ SIRASI, COP'TAKİ GİRİŞ KUYRUKLARI KADAR UZUN

FOSİLLER: NORVEÇ, JAPONYA VE YİNE AVUSTRALYA

Günün ilk fosil ödülü Norveç’e gidiyor. Norveç bir iklim hedefleri şampiyonu gibi davransa da yeni Başbakan’ı Jonas Gahr Støre tam bir fosil sever. Bir kaç haftadır görevde olan Lider, "Norveç için fosil gazı bir problem değil, yenilenebilir enerjiye geçişte çözümün parçası.” dedi. COP öncesi yeni Norveç Hükümeti IPCC’ye Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) tekniklerini çözüm olarak göstermelerini sağlamak için lobi yaparken yakalanmıştı. Bunlar da yetmezmiş gibi Norveç, kendi iklim hedeflerinden hiçbirini tutturamadı.

Günün ikinci fosili Japonya. Japon Başbakanı Fumio Kishida, COP’ta dinleyicilere sadece Japonya’da değil tüm Asya’da fosil yakıtları desteklediklerini, çünkü fosil yakıt santrallerinin yenilenebilir enerjiyi entegre etmek için gerekli olduğunu söyledi!

Avustralya bir kez daha Günün Fosili. Üçüncülük ödülünü getiren ise Avustralyalı gaz devi Santos ile ortak oturum düzenleyen Avustralya Enerji Bakanı Angus Taylor’un, gaz kaynaklı emisyonları karbon yakalama ve depolama sayesinde nasıl gömeceklerini anlatması oldu.

3 KASIM GÜNÜN FOSİLLERİ ÖDÜLLERİ ABD, FRANSA VE ULUSLARARASI EMİSYON TİCARET DERNEĞİ'NE GİDİYOR

İlk günün fosili ödülünün sabihi Amerika Birleşik Devletleri. ABD Başkanı Joe Biden, Liderler Zirvesi’nde İngiltere ve diğer ülkelerin de desteği ile ‘AIM for Climate’ (İklim İçin Hedef, AIM4C) inisiyatifini duyurdu. Sürdürülebilir gıda güvenliği hediyesi olarak tanıtılan bu çerçevenin esas amacını anlamamızın uzun süreceğini sanmamıştır umarız. AIM4C, çiftçileri üretimin dışına itip, tarım devleri oluşturmayı ve bizi GDO’lu tohumlarla yüksek enerji tüketen, endüstriyel bir gıda sistemine mahkum etmeyi planlıyor.

Başkan Macron’a göre Fransa iklim liderleri arasında, hatta kömürden ve gazdan çıkış planlarını da resmi olarak açıkladılar. Ancak öğrendiğimize göre fosil gaz ve nükleerin AB sınıflandırmasında yenilenebilir sayılması için uğraşıyorlarmış! Fransa günün ikinci fosili oldu.

Günün üçüncü fosili Uluslararası Emisyon Ticaret Derneği (International Emissions Trading Association, IETA). IETA utanmazca COP’ta Chevron, Shell ve BP gibi şirketleri temsil ettiklerini Tweetledi. Büyük fosilcilerin ucuz offsetlemelerle yeşile boyama peşinde olduğunun farkındayız!

Ödül törenini buradan izleyebilirsiniz.

4 KASIM FOSİLİ POLONYA

Polona Hükümeti’nin kömürden çıkış açıklamasıyla tam da doğruyu söylemediği anlaşıldı. 3 Kasım’da Polonya pek çok diğer hükümet ile birlikte kömürden çıkış sözü verdi. Anlaşma büyük ekonomilerin kömürü 2030 yılında, daha yoksulların 2040 yılında terk edeceğini söylüyordu. Ekonomilerin sınıflandırılması ise ülkelerin kendi beyanlarına güvene dayanıyor. Ancak Polonya Hükümeti dünyanın en büyük 23. ekonomisi olmalarına ve G20’ye katılma çalışmalarına rağmen kendilerini yoksul olarak tanımladı. Açıklamalarına göre Polonya büyük bir ekonomi değilmiş ve kömürü 2030’da değil, 2040’da da değil ancak 2049’da terk edebilirmiş. Şimdilik hikayenin sonu böyle olsa da Polonya’nın iklim krizinden en çok etkilenenlerin sesini duyarak açıklamasını değiştireceğini umuyoruz.

5 KASIM HAFTANIN FOSİLLERİ BREZİLYA VE AVUSTRALYA

Haftanın ilk fosili yerel halklara karşı korkunç ve kabul edilemez tavrı sebebiyle Brezilya’ya oldu. Pazartesi günü yerel aktivist Txai Suruí dünya liderlerine seslenerek iklim değişikliğinin kabilesi üzerindeki etkilerini anlattığı güçlü konuşması ile dikkat çekmişti. Ancak ne yazık ki genç aktivist doğrudan Başkan Jair Bolsanaro tarafından hedef gösterildi, trollerin hedefi haline getirildi. Daha da kötüsü iddiaya göre Brezilya Çevre Bakanlığı’nın bir çalışanı Suruí’nin yüzüne karşı “Berzilya’yı ezmemelisin” diyerek aktivisti tehdit etti. Başka bir gün de Brezilyalı bir devlet görevlisi yerel halklardan kadınları tehdit ettiği gerekçesiyle konferans güvenliği tarafından konferans alanı dışına çıkarıldı. Bütün bunlar Brezilya’nın yerli halklara nasıl davrandığının küçük bir göstergesi.

Haftanın ikinci fosili ise Avustralya. Fosil ödüllerinde hat trick yapan ilk ülke Avustralya oldu. Ve bu hak edilmiş kazanımlarının çoğunu enerji gününde elde ettiler. 190 ülke kömürden çıkışı taahhüt eder, 100 tanesi küresel metan taahhüdünü imzalamak için kalemlerini açar, 20 ülke de uluslararası fosil projelerine finansman sağlamayı kesmeye karar verirken ters yönde giden yoldaşlarımız ne mi yapıyordu? Maalesef dünyanın bir numaralı gaz, iki numaralı kömür ihracatçısı Avustralya, dev bir petrol ihracatçısı olarak üçlemeyi tamamlama peşindeydi. Bu çalışkan arılar açık deniz petrol araması için on yeni alan üzerine müzakere etme ve bunun ekonomik getirilerinin Avustralya ve Yeni Zelanda halkı için faydalarını övme peşindeydiler. Ölü bir gezegende ekonomi de olmayacağını bir türlü anlamadılar!

KONFERANSIN ÖNE ÇIKAN TALEPLERİ NELER?

2025 sonrası finans planlamalarının şimdiden yapılması ve azaltım, adaptasyon, Kayıp ve Hasar ile fon bazlı destekler başlıklarının netleştirilmesi sivil toplumun talepleri arasında.  Konferansın öne çıkan konularından biri ve sivil toplumun ana taleplerinden biri Kayıp ve Hasar konusunun dikkate alınması. İklim krizi sonucu sıklığı artan olağanüstü hava olayları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi yavaş ilerleyen felaketler dünyada pek çok insanım yaşam alanını yok ediyor, hayatını kaybetmesine sebep oluyor. Azaltım ve adaptasyon sonucu önlenemeyen bu olaylar sadece 2020 yılında 30 milyon insanın yerinden edilmesine sebep olmuş. Kırılgan ve yoksul ülkeler ile sivil toplum kuruluşları COP26’da Kayıp ve Hasar için bir fon oluşturulmasını talep ediyor. CAN International’ın da dahil olduğu ve yüzlerce sivil toplum örgütünün desteklediği açık mektup ile COP26’dan Kayıp ve Hasar finansmanı çıktısını talep ettiler.

  • Anlaşma’nın 6. maddesi (piyasa mekanizmaları) için güçlü kurallar ve sosyal ve ekolojik güvenceler konulması veya güçlü kurallar konulamıyorsa maddenin uygulanmaması
  • NDC’ler için 5 yıllık güncelleme çerçevesinin uygulanması
  • Yeni ve ek finansmanla ilgili olarak iklim değişikliği sebepli Kayıp ve Hasarı ele almak için çalışmaların güçlendirilmesi, Santiago Ağı'nın çalışır hale getirilmesi ve Kayıp ve Hasar için kalıcı bir gündem maddesinin sağlanması
  • Daha güçlü iklim finansmanı hesaplama kuralları 
  • Küresel adaptasyon hedeflerinin güçlendirilmesi
  • COP27’nin Afrika ev sahipliğinde iklim adaletine daha derin odaklanabilmesi için bir platform sağlanması (gelecek yıl konferansın Mısır’da yapılması planlanıyor)

Eşit katılımın sağlanması da konferansta hem talep hem de sorun olarak öne çıkıyor. Geçen yıl pandemi nedeniyle konferansın yapılmaması kararı alınmış, küresel güney ülkeleri bu karara iklim krizinin yıkıcı etkilerinin geldiği boyut sebebiyle karşı çıkmıştı. Bu yıl ise Glasgow’da yapılan toplantı katılım açısından pek çok soru işareti yarattı. Birleşik Krallık’ın uyguladığı pandemi tedbirleri küresel güney ülke temsilcileri ve sivil toplum temsilcilerini katılımını neredeyse imkansız hale getirdi. Neredeyse tamamı küresel güneyden olan ülkelerden istenilen karantinada kalma süreleri, karantina ve aşı düzenlemelerinin uzun süre netlik kazanmaması yanında pandeminin ekonomik etkilerinden henüz toparlanamayan bu ülkeler için Glasgow’a seyahat ve konaklama da büyük bir problem haline geldi.