Cumhuriyetin Müslüman burjuvazisi hazır mala çökmüştür. Üretim kalitesi ve teknoloji ile değil, devletin azınlıktaki vatandaş grubunun sermayesini, çoğunluk grubuna aktarması ile sağlanmıştır zenginlik. Bugün bedelini ödediğimiz bir süreçtir bu.

Devlet, vatandaşların kendi adına ‘zoralım’ yapma yetkisi verdiği bir organizasyon.

Vergi, askerlik, mecburi hizmet... İster para, isterse emek olsun, bunlar zor alımdır ve doğar doğmaz, ebeveynleriniz, sizin adınıza bu sözleşmeyi imzaladı. Her sözleşme gibi bundan da çıkma hakkınız var: Ölmek ya da başka bir devletle sözleşme yapmak.

Siyaset de kaynakların; hangi toplum gruplarından, ne miktarda toplanacağına ve hangi gruplara ne miktarda dağıtılacağına karar verme faaliyetidir.

Gelişimini tamamlamış toplumlarda, çıkar grupları "sınıf" altında toplanır. Bizim gibi olgunlaşmamış toplumlarda ise "grup" halindedirler. Ekonomik çıkarlar; sınıf bilinci ile değil; din, ırk örtüleri altında savunulur. Yaşanan; ne ırk, ne de din kavgasıdır. Yaşanan kaynak kavgasıdır.

Cumhuriyetin ekonomisi kurulurken, ülke sermayesi devlet desteği ile hızlı kalkınmış, karşı ayak işçi sınıfı ise 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan "Soğuk Savaş" döneminin cephe ülkesinde yaşamanın bedelini ağır ödemiştir.

Cumhuriyet altında toplanan halkın çoğu, ağır savaşın yükünü canı ve malı ile taşımış, üretim yeteneğinden yoksun haldedir. Ticaret ve zanaat gayrimüslim grubun elindedir. Üç asır süren yavaş ve acılı çöküş, imparatorluk halkları arasında büyük çatışmalarla sona ermiştir.

1915’te ilk ağır hesaplaşma Ermeni nüfusun uğradığı kayıplarla sona erer. Sermayeleri Müslüman gruplara aktarılır.

1942’de ikinci hesaplaşma yaşanır. Musevi nüfus, 2. Dünya Savaşı’nda Nazilere teslim edilmemenin karşılığını Varlık Vergisi ile öder. Devlet tarafından, sermayelerine el konur.

Sonuncusu 1955’te yaşanır. 6-7 Eylül olaylarında Rum asıllı nüfus, gönüllü (!) olarak ticaretten ve ülkeden uzaklaşır.

Gayrimüslim gruplar, sermayelerini "din, ırk, bayrak sevdası" şarkılarının gürültüsünde, Müslüman gruplara devreder. Cumhuriyetin Müslüman burjuvazisi hazır mala çökmüştür. Üretim kalitesi ve teknoloji ile değil, devletin azınlıktaki vatandaş grubunun sermayesini, çoğunluk grubuna aktarması ile sağlanmıştır zenginlik. 

Bugün bedelini ödediğimiz bir süreçtir bu. Kuruluşta, kaynak dağıtımından uzak kalmış, tarikat-cemaat gibi dini gruplar, zenginleşmek için seküler grubun ve devletin malına çöküyor.

Önümüzdeki seçim asırlık Cumhuriyet döneminin en ilginç seçimidir. Bir tarafta yağma boyutunda soyulan bir halk, diğer yanda kaybederse ortaya çıkacak rezaletin büyüklüğünün dehşete düşürdüğü bir grup.