Kentine İyi Bak program serisinin bu bölümünde depremde en büyük yıkımı yaşayan kentlerden olan Adıyaman'ın hala yeni sayılabilecek belediye başkanı Abdurrahman Tutdere oldu. Adıyamanlı kadınların kolektif çabasıyla yapılan "04.17" isimli belgeselin galası için bulunduğumuz kentte kuşkusuz daha fazlasını da yaptık. Konteyner kent ziyaretinden, kadınların kurdukları kooperatiflerin ziyaretine kadar yoğun bir üç günlük programın bir parçası olarak Tutdere'yle depremin ikinci yıl dönümü ve seçilmesinin 11'inci ayı çerçevesinde Adıyaman üzerine söyleştik. Program formatıyla dokuz8 TV kanalımızda ve tüm sosyal medya platformlarında izleyebileceğiniz söyleşinin yazılı halini de burada ilginize sunuyoruz.
Gökhan Biçici: Deprem sonrası elbette Türkiye'de siyasi her tarafta ciddi bir değişiklik söz konusu oldu ve Adıyaman pek çok insan açısından sürpriz kentlerden birisi olarak 31 Mart'ta el değiştirdi. Siz başından beri iyimserdiniz. İsterseniz oradan bir başlayalım. 31 Mart seçimlerinde Adıyaman kazanıldı ki kısa süre önceki seçimlerde ciddi bir oy farkı olmasına rağmen bu oldu.
"31 Mart seçimlerine baktığımızda aslında halkın iyi bir gözlemci olduğunu ve siyasetçiyi gözlemlediğini, samimiyetini değerlendirdiğini, ona göre karar verdiğini gördük."
Abdurrahman Tutdere: Öncelikle, 6 Şubat'ta bu matem gününde burada olduğumuz ve bu kentin acılarını paylaştığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Adıyaman, özellikle 31 Mart'tan sonra bütün Türkiye'nin dikkatini üzerine çeken bir kent oldu. Adıyaman halkı, bizim önderliğimizde çok büyük bir değişime, Türk siyaset tarihine gerçekten altın harflerle geçecek bir dönüşüme imza attı. Bu tamamen halkın, kadınların ve gençlerin başarısıdır.
Tabii ki bu süreç kendiliğinden oluşmadı. Bu değişim, uzun bir çalışma ve mücadelenin sonucunda gerçekleşti. Ben, hem 28. dönem hem de 27. dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu şehrin milletvekiliydim. Milletvekilliğim süresince sürekli halkla iç içe olan, kentin sorunlarına duyarlı, samimi ve gerçekçi bir siyasetçi kimliğimizle halkımızın yanında yer aldık. Vaktimizi meseleleri takip etmek, parlamentoya taşımak, bakanlıkların takibini yapmak ve sonuç alana kadar çaba göstermekle geçirdik; çok çalıştık.
Deprem sırasında ve sonrasında da gerçekten yoğun bir performans sergiledik. Sonuçta halk izliyor ve siyasette hep şu söylenir: “En doğru kararı vatandaş verir.” Gerçekten de öyle. 31 Mart seçimlerine baktığımızda, halkın iyi bir gözlemci olduğunu; siyasetçiyi samimiyeti, duruşu ve her türlü davranışıyla değerlendirdiğini gördük. Adıyaman halkının sevgisini kazanmışsak ve oyunu almışsak bu bizi mutlu ediyor.
Halkımızın bize büyük ve onurlu bir görev verdiğinin farkındayız; omuzlarımıza büyük bir yük yüklediğinin bilincindeyiz. Deprem yaşamış bir kentten bahsediyoruz: Binlerce işsizin sokaklarda dolaştığı, gençlerin yoksullaştığı ve kahve köşelerinde vakit geçirdiği bir kentten... Altyapısı ve üstyapısı yıkılmış bir kentten söz ediyoruz.
Bu kente belediye başkanı olmak elbette zordu. Ancak milletvekilliğinden vazgeçip bu tercihi yaparken tüm bunları bilerek ve isteyerek geldim. Çünkü bu kentte bu görevi birinin üstlenmesi gerekiyordu. Bu topraklara karşı bizim bir vefa borcumuz vardı. O vefa borcumuzu yerine getirmek için kadınlara ve çocuklara karşı olan sorumluluklarımızı yerine getirmek adına böyle bir göreve geldik ve bugün belediye başkanıyız. Kentin yeniden imarı ve inşası için yoğun bir gayretle çalışıyoruz.
Gökhan Biçici: Depremin üzerinden iki yıl, seçimlerin üzerinden 10 ay geçti, bir durum değerlendirmesi için yeterli süre, Siz sonuçta kenti iyi tanıyan bir siyasetçisiniz ve vaatleriniz, beklentileriniz, kafanızda bir takım projelerle belediyeye talip oldunuz ve seçildiniz. Kentin yeniden inşası açısından, altyapısı açısından, deprem sonrası ilk kendine gelme süreci açısından ne öngördünüz, bu öngörünüzün neresindesiniz? Bu zaman dilimi açısından hedeflerinize ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz?
"Seçimden bugüne takvime bağladığımız hedeflerimizin büyük bir kısmını tutturduk."
Abdurrahman Tutdere: Aslına bakarsanız, bizim kendimizce bir takvime bağladığımız hedeflerimiz vardı. Hedeflerimizin büyük bir kısmını tutturmuş durumdayız. Şu an 10 ayda 6 park yaptık, sosyal tesisler inşa ettik, kreşimizi tamamladık, 7 tane muhtar evimizi bitirdik. Yaklaşık 130 ton asfalt serimi yaptık, bulvarlar açtık, yollar yaptık ve kaldırımlar inşa ediyoruz. Ayrıca yaklaşık 1660 yapıya yerinde dönüşüm ruhsatı verdik ki bu, yaklaşık 10 bin bağımsız bölüme denk geliyor. Bu şekilde birçok projemizi hemen başlattık: Halk Ekmek, Aşevi, Kriz Koordinasyon Merkezi, Kesimhane ve Hayvan Pazarı gibi temel projelerimizi devreye aldık. Şu anda çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor.
Her şeyden önemlisi, biraz önce de söylediğim gibi, sokaktan yönetiyoruz. Belediyemizin şu an sabit bir hizmet binası bile yok; dağınık bir şekilde çalışıyoruz. Ancak yeni hizmet binamızın temelini attık ve şu anda inşaat %60-70 seviyelerinde. Hedefimiz, bir iki ay içinde burayı tamamlayıp halkımızın hizmetine açmak. Bu bütçeyle ve kıt imkânlarla ciddi adımlar attık. Belediyemizin teknolojik altyapısını yeniledik. Şu anda tüm birimlerimiz arasında elektronik anlamda ciddi bir koordinasyon sağlayacak teknolojik altyapı yatırımları yaptık. Yeni araçlar aldık; hem Belediyeler Birliği'nin desteğiyle hem de kendi bütçemizle filomuza önemli katkılar sağladık.
Deprem ve savaş koşullarında imkânlarımız çerçevesinde en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bir taraftan da kentin gençlerinin ve özellikle kadınların yaşadığı travmaların etkilerini azaltmak adına yaz boyunca kültür-sanat etkinlikleri düzenledik. Şu anda tiyatro etkinlikleri yapıyoruz. Yani her alanda ve her kesime yönelik işler yapıyoruz. Diyebilirim ki 10 ayda hedeflerimizin büyük bir kısmını gerçekleştirdik; projelerimizin hem bağlantılarını hem de altyapılarını oluşturduk. Bunun yanı sıra Adıyaman'ımızı Tokyo'da, Paris'te, Almanya'da, Japonya'da ve Çin'de temsil ettik; dış platformlarda şehrimizin durumunu anlattık. Uluslararası işbirlikleri ve tanıtım konusunda gerekli girişimlerde bulunduk; ziyaretler yaptık. Oradaki deneyimleri buraya aktarmak için çeşitli işbirliği protokolleri imzaladık ve bu yoğun çalışma temposunu sürdürüyoruz.
Gökhan Biçici: Konteyner kentleri de ziyaret ettik haliyle; hâlâ binlerce yurttaş konteyner kentlerde yaşıyor. Bir yandan da hummalı bir inşaat ve dönüşüm çalışması var. Merkezi yönetimle işbirliği açısından kentsel dönüşümde son durum nedir? Özellikle kiracıların durumu belirsiz görünüyor.
Abdurrahman Tutdere: Kiracıların durumu gerçekten belirsiz. Hükümetin kiracıların sokakta kalmaması için adımlar atması gerekiyor. Bizim aslında sosyal konut projemiz vardı ancak TOKİ ile yaptığımız görüşmelerde Adıyaman'da inşaatı devam eden konutlardan 5 bin fazlalık olacağı ve bunların uygun şartlarda kiracılara verileceği söylendi. Bu nedenle kamu kaynaklarımızı doğru yönetmek adına projemizi öteledik. Eğer bu gerçekleşirse kiracıların konut sorununun çözüleceği ifade edildi; biz de bunu yakından takip edeceğiz.
Gökhan Biçici: Deprem sonrası altyapıya dönük yatırımlar öncelikli olsa da sosyal projeler açısından neler yaptınız?
Abdurrahman Tutdere: Depremde sadece evler değil insanların iç dünyaları da yıkıldı; maneviyatları zarar gördü. Bu nedenle tedavi edici sosyal ve kültürel etkinliklere ağırlık verdik. Geçen yaz birçok etkinlik düzenledik; sahada ekiplerimiz sosyal destek hizmetleri sundu. Önümüzdeki günlerde evde destek hizmeti başlatacağız: Kendi bakımını yapamayacak vatandaşlarımıza evde bakım hizmeti sunacağız.
Gökhan Biçici: Belediyenin mali durumu nasıl? Kesintiler sizi nasıl etkiliyor?
Abdurrahman Tutdere: Adıyaman Belediyesi'ni deprem zaten silkelemiş durumda; binamız yıkıldı, kazanımlarımız yok oldu ama buna rağmen kesintilerle karşılaşıyoruz. Örneğin geçen ay SGK borcundan dolayı 7,5 milyon liramız kesildi. Şu anda SGK'ya ve Vergi Dairesi'ne toplamda 200 milyondan fazla borcumuz var ancak mali disiplinden ödün vermeden borçlarımızı ödüyoruz.
Gökhan Biçici:Kent yoksulluğu Türkiye'nin genel bir sorunu. Üstelik yıkılmış bir kentten bahsediyoruz. Çocukları görüyoruz, kadınları görüyoruz. Gençlerin durumu ortada. Bu açıdan, her ne kadar deprem sonrası daha çok altyapıya dönük bir yatırım önceliği olsa da, sosyal projeler açısından somut olarak neler yaptınız, neler yapmayı öngörüyorsunuz?
"Depremde sadece evler değil insanların iç dünyaları da yıkıldı"
Abdurrahman Tutdere: Depremde sadece evler değil, insanların iç dünyaları da yıkıldı. Maneviyatları zarar gördü. Bu nedenle, tedavi edici birtakım çalışmalar yapmak gerekiyor. Bu da sosyal ve kültürel etkinliklerle mümkün. Biz geçen yaz, yeni gelmiş olmamıza rağmen, bir dizi etkinlik gerçekleştirdik. Sahada ekiplerimiz ve sosyal destek hizmetleri birimlerimiz çalışıyor. Önümüzdeki günlerde evde destek hizmetine başlayacağız. Yani hiç kimsesi olmayan, kendi bakımını, ev bakımını ya da şahsi bakımını yapamayacak durumda olan vatandaşlarımıza evde bakım hizmeti sunacağız.
"Daha rahat, daha konforlu bir yaşam için gerekli adımları atacağız."
Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Daha rahat ve daha konforlu bir yaşam için belediyenin yapması gereken işler konusunda gerekli adımları atacağız. Tabii bu biraz da imkân meselesi. Şu anda belediyemizin imkânları ve bütçesi doğrultusunda en fazla vatandaşımıza dokunacak işleri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Yaz boyunca okuyan gençlerimize çeşitli oranlarda destekler verdik: İlk on bine girenlere on bin lira, yirmi bine girenlere sekiz bin lira şeklinde kademeli olarak gençlerimizi destekledik. Bunun gibi bir dizi sosyal destek sağladık ve sosyal yardım marketimiz aracılığıyla belki 10.000'den fazla aileye kıyafet ve ev eşyası desteği verdik. Bundan sonra da bu yardımlara devam edeceğiz.
Gökhan Biçici: Hep olanakların kısıtlılığından bahsediyorsunuz. Son dönemde siyasi tartışma konularından biri de Cumhurbaşkanı'nın “Silkeleyin bunları” diyerek özellikle CHP'li belediyelere yönelik kesintilere işaret etmesiydi. SGK borçları ve vergi borçları gerekçesiyle pek çok belediye maaş ödeyemez hale geliyor. Bu açıdan Adıyaman Belediyesinin mali yapısı ne durumda? Siz benzer kesintilere maruz kalıyor musunuz ve bunu nasıl aşıyorsunuz?
"Adıyaman Belediyesi'ni zaten deprem silkelemiş durumda, buna rağmen kesintilerle karşılaşıyoruz"
Abdurrahman Tutdere: Adıyaman Belediyesi'ni zaten deprem silkelemiş durumda; binamız yıkıldı, bütün kazanımlarımız yok oldu. Zaten silkelenecek bir şey kalmamıştı ama buna rağmen son dönemlerde kesintilerle karşılaşıyoruz. Örneğin geçen ay Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan borcumuz nedeniyle 7,5 milyon liramız kesildi. Şu anda SGK’ya ve Vergi Dairesi’ne 200 milyondan fazla borcumuz var ve bu borçların büyük çoğunluğu önceki dönemlerden kalma.
"Kaynakların doğru kullanılması için ciddi tedbirler aldık, 700 milyonu aşkın borç ödedik"
Devlette devamlılık esastır; elbette borçlarımızı ödeyeceğiz. Şu anda bazı taşınmazlarımızın bilgilerini Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirdik. Eğer uzlaşırsak bu taşınmazlarımızı borcumuza karşılık mahsuplaşma yoluyla devredeceğiz. Bugüne kadar belki 700 milyonu aşan bir borç ödedik ve mali disiplinden uzaklaşmadan diğer yatırımlarımız için finansman sağlamaya devam ediyoruz.
Kaynakların doğru kullanılması ve israfın önlenmesi için ciddi tedbirler aldık. Örneğin bizden önce belediyenin çöpleri müteahhitlere ihaleyle toplatılıyordu; bu süreci sonlandırdık ve çöplerimizi artık kendimiz topluyoruz. Araç filomuzu genişleterek bu işi kendi bünyemize aldık; böylece müteahhide ödenecek paralar halkımızın kasasında kaldı ve halkımıza harcanıyor. Bu tür tasarruf tedbirleriyle hem hizmet kalitemizi artırdık hem de kaynak yarattık.
Gökhan Biçici: Peki bu yıl somut olarak tamamlanacak projeler var mı?
Abdurrahman Tutdere: 2025 yılı için en büyük hedefimiz Halk Ekmek’i ve Aşevi’ni mutlaka hayata geçirmek. Çünkü bölgede ciddi deprem riskleri var; Türkiye’nin diğer bölgelerinde de benzer riskler mevcut. 6 Şubat’tan sonra Türkiye halkı Adıyaman’a büyük destek verdi; kimi çocuğunun üstündeki kıyafeti gönderdi, kimi mutfağındaki tabağı... Bizim de onlara karşı bir vefa borcumuz var.
Olası afet durumlarında yardıma muhtaç yerlere anında ulaşabilmek için hazırlık yapıyoruz: Halk Ekmek’i devreye sokacağız, Aşevi’ni açacağız ve arama kurtarma ekiplerimizi donatarak hazır hale getireceğiz.
2025 hedeflerimiz arasında başlattığımız projeleri tamamlamak var. Örneğin dün temelini attığımız projeyi bitirmek istiyoruz. En büyük hedefimiz ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle başlatacağımız İstanbul Caddesi’nin inşaatına başlamak olacak. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle kalan parklarımızı tamamlayıp yıl sonunda halkımızın hizmetine açmayı planlıyoruz.
Gökhan Biçici: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle dün temel attığınız proje de buna dahil sanırım...
Abdurrahman Tutdere: Evet, doğru.
Gökhan Biçici: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
"Şu ana kadar benden 5500 kişi iş talebinde bulundu"
Abdurrahman Tutdere: Bölgenin ve Adıyaman halkının desteğe ihtiyacı var; dayanışmaya ihtiyacı var. Sizin aracılığınızla tüm Türkiye kamuoyuna bu çağrıyı yineliyoruz: İş insanlarını buraya yatırım yapmaya davet ediyoruz çünkü bölgede ciddi bir işsizlik sorunu var.
Ben göreve geldiğimden bu yana 5500’den fazla kişi benden iş talebinde bulundu; ancak bu talepleri karşılama şansımız yok denecek kadar az. Bu nedenle sanayimizi yeni yatırımcılarla buluşturmak istiyoruz. Adıyaman Teşvik’te 6’ncı Bölge’de yer alıyor; burada ciddi destekler mevcut. Yeni işlerini büyütmek veya yeni iş kolları açmak isteyen tüm sanayicileri Adıyaman’a davet ediyoruz.
Son olarak, 6 Şubat’taki depremde yitirdiğimiz tüm hemşehrilerimize Allah’tan rahmet diliyorum; sizlere de buraya gelip sesimizi duyurduğunuz için teşekkür ediyorum.
Gökhan Biçici: Biz teşekkür ederiz ev sahipliğiniz için! Kentine İyi Bak programının sonuna geldik; başka bir kentte görüşmek üzere hoşça kalın!