Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Eskişehir’de 11 Mayıs Perşembe günü 14.00’da Köprübaşı CHP seçim ofisinde konuşma gerçekleştirdi. Seçim öncesi kendi seçmenine ve millet ittifakı seçmenine seslenen Uysal’ı halk sevgiyle karşıladı. Konuşmasının ardından 15.00’da Demokrat Parti İl Başkanlığına geçerek seçmenlerine konuşma yapıp birebir görüşme sağladı. Millet ittifakının seçim sürecini nasıl yöneteceği ve yaşanılan huzursuzluklara karşı kutuplaşmanın nasıl giderileceği merak konusu oldu. Gültekin Uysal seçim öncesi akılda kalan soruları yanıtladı.

Gültekin Uysal (1)

 

Seçimlerden sonra ittifakın başarılı olması durumunda devam etmesi mümkün olur mu? İttifakı demokrat parti açısından nasıl görüyorsunuz?

Millete taahhüdümüz var. Sadece verdiğimiz mücadele bir iktidar değişimi değil. Türkiye’nin çok yapısal olarak anayasal düzeni ile ilgili, cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerini merkeze alan dönüşümü sağlamak mecburiyetindeyiz. Eğitimden sağlığa, ekonomiye ve bütün politika sahalarında da büyük hamleler yapmak mecburiyetindeyiz. O açıdan milletten bu taahhütle yetki istiyoruz. Milletimizin de bu hususta yetki vereceğine inanıyoruz. Ben o açıdan milletin beklentisi ve bu taahhütlerimiz zaten bizim yol haritamız. Türkiye’nin dinamik problemleri var, siyasetin kendine has dinamikleri var. Bütün bunlara o sorunun dışına düşmeden çözüm bulunacağı inancındayım. Yürütme netice itibariyle cumhurbaşkanlığına verilen bir yürütme yetkisi bizler onun paydaşı olarak işini ve süreci kolaylaştıracağız. Bu zor gelinen noktadan geriye dönüşün olmadığını düşünüyorum.

Seçim sürecinde ve seçim kampanyasında ortaya çıkan gerilimleri ve gerilim yatan söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Buna karşı nasıl bir çağrı ve öneriniz var mı?

Demokratik bir iklimi zedeleyecek kolluk ve kamu gücünü elinde bulunduran sorumluluk duygusu ile hareket etmesini beklediğimiz makamların sahiplerinin siyahla beyaz arasında zaten sıkışmış, daha da kutuplaştıracak bir üslup benimsediklerini görüyoruz. Bununda sebebi çok açık, çaresizler. Çaresizlik ve cehaletle beraber ortaya çıkmış bir psikoloji var.  Türkiye’nin demokrasi birikimi, vatandaşlarımızın demokrasi şuurunu açmaya yetecektir. Nafile çabalar. Bugünün dünyasında Türkiye’yi içe ve iletişim kanallarını kapatabilme imkânımız yok. Kapatırsınız, depremde Twitter’ı kapattınız. On binlerce insanımız öldü, bunun vebali kimin? Kapatamazsın. O açıdan milletin önüne duvarlar örülmez, millet o duvarı deler geçer. Ama acı kayıplarımız olmasın, büyük yıkımlar yaşamayalım. Türk demokrasisinin en önemli sermayesi kavgasız ve dövüşsüz seçim yapıp iktidarı değiştirmek.

 

Demokrat partinin ne kadar oy alacağını düşünüyorsunuz?

Demokrat Parti olarak biz ittifak değişen model dolayısıyla ittifak içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi ile beraber hareket ediyoruz. O yüzden bizim amblemimiz olmayacak ama bu üstümüzdeki örtü kalkınca her siyasi parti zaten kendi müstakil mücadelesini verecektir.

 

15 Mayıs sabahı nasıl bir Türkiye görüyorsunuz?

Üstümüzden büyük bir ağırlığın kalktığı, baskıyı hissetmediğimiz, hukuksuzluklarla karşılaşacağımıza dair endişeler duymadığımız bir Türkiye olacak. En asgarisinde organize bir kötülük ile karşı karşıya kalmayalım. Gerisini Türk milletinin feraseti, enerjisi, inancı ve mücadele azmi aşar.

Ak partide ciddi bir çözülme görünmüyor, bunu neye bağlıyorsunuz? Ya da çözülme gözleminiz var mıdır?

Çözülme görünüyor. Uzun dönemli iktidarlar tek başına iktidarlarla bile mukayese etsek bu 21 yıl adeta devleti, kurumları, kadroları, dernekleri ve sendikaları ele geçirildi. Milyarlarca, yüz milyarlarca dolar kaynak aktarılmış yandaşlar. Türkiye’de yoksulluğa mahkum edilmiş kitleler, sosyal yardımlarla sadakati satın almaya çalışan insanlar haline dönüyor. Türkiye’de dini örgütlenmeler varlık sebebini unuttu. İktidar ortak yapılı, suç ortağı haline getirildi. Ahbap-çavuş ilişkisiyle yandaş dediğimiz beşli çeteler dediğimiz kaynaklara aktarıldı. Kamu kaynağıyla ulusal medya ele geçirildi. Bir propagandayla beraber bugün hamasi, dini, milli bir savunma ve taarruz hattı oluşturmaya çalışıyor. Bizlerde dahil olmak üzere bu ülkede cumhuriyetin temel varlığı terörle mücadele, ulusal güvenliğimiz ve savunma sanayi bütün bu alanlarda hassasiyetimiz ortadadır. O açıdan iktidar zaten Türkiye’de demografiye yeniliyor. Her yıl 1 milyar 250-300 bin yeni seçmen kitlesi geliyor. Buradan en az ortalamasının bile altında destek alıyor. Bunlar sadece Tayyip Erdoğan’ı görmüş nesiller. Diğer tarafta da her yıl pandemiye kadar 400 bin civarındaydı. Şimdi 525-550 bine son bir ay önce yapılan açıklamalar, pandemi döneminde ölümler. Bu kitleden de en fazla destek kaybı Tayyip Bey’in. Bu zaten makas, iki tarafından kesiyor. Asıl olan şudur verilen 21 yıllık yetkiyi kötüye kullandılar. Türkiye’nin Cumhurbaşkanının Antalya havalimanının ihalesinden 1 milyar dolar rüşvet aldığını düşünebiliyor musunuz? Ümmetin lideri. Ümmetin lideri ile rüşvet nasıl yan yana gelecek anlayamıyoruz.

Gençlerin ve kadınların siyasete katılımı açısından Millet İttifakının performansını beğeniyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir? Gençlere ve kadınlara yönelik politikalarınız nelerdir, bu alandaki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm bu muhalefet sürecinin en önemli dinamikleri demografik olarak gençler ve kadınlarımızdır. Çünkü ülkenin yaşadığı olumsuzluklardan Tüm Türkiye etkilense de etkilenenler arasında dinamizmi en fazla olan kadınlar ve gençlerdir. Bu açıdan millet ittifakı içerisinde motivasyonu yüksek ve aktif halde hem demografik olarak gençliği hem de kadınlarımızı görüyoruz. Önümüzdeki süreç top yekun demokrasinin kanalları, fırsat eşitliği kadın istihdamı ve eğitime ilişkin tüm bunlar aslında genç ve kadın katılımının en temel kaldıraçlarıdır. Ben olumlu bir iklim bekliyorum. Bu hususta da Türkiye’de yüksek öğretimden tutalım orta öğretime bir takım kaynaklara ve fonlara erişime, girişimcilikten tutalım Türkiye’nin ihtiyacı olan tüm bu süreçte asimetrik bir mücadele ile farklı bir üretim modelinin gerçekleştirileceği en önemli kaynak kendi gençleri kendi insan kaynağı bugünün dünyasıyla eklemlenecek yetkinliğe ve donanıma taşımaktır. Bizim de temellerimiz bunlardır.