Romanların, yoksulluk, barınma, sağlık, eğitim gibi temel sorunları kitaplara, tezlere, raporlara, açılımlara konu edilse de İzzetpaşa Mahallesi'nde, tuvaleti olmayan barakalarda derin yoksullukla yaklaşık 200 hane yaşamaya devam ediyor.

Türkiye’de Roman yurttaşların, işsizlik ve yoksulluğun kaçınılmaz bir sonucu olarak, genellikle standartların altındaki barınma şartlarına sahip konutlarda yaşamakta olduğu bilinen bir gerçek.

AKP İKTİDARI DÖNEMİNDEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜM ROMANLARI MAĞDUR ETTİ

İstanbul Sulukule başta olmak üzere AKP iktidarı döneminde kentsel dönüşümün rant merkezli yapılmasının Romanları mağdur ettiği ve kentsel dönüşüm süreçlerinde Romanların zorla tahliyeye maruz kalan dezavantajlı grupların başında geldiği de biliniyor. https://twitter.com/dokuz8haber/status/1338839068961091585

DERİN YOKSULLUK YAŞANIYOR

Romanların, yoksulluk, barınma, sağlık, eğitim gibi temel sorunları kitaplara, tezlere, raporlara, açılımlara konu edilse de İzzetpaşa Mahallesi'nde, tuvaleti olmayan barakalarda derin yoksullukla yaklaşık 200 hane yaşamaya devam ediyor. Mahalleye girdiğinizde önce çocuklar, sonra gençler karşılıyor kocaman gülümsemesiyle, konuşmaların sonuç getirmediğini düşenseler de sorunlarını anlatmaya başlıyorlar.

"BÖYLE BİR YAŞANTI İSTEMİYORUZ"

Mahallenin gençlerinden Selahattin Çilingir: "Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum böyle bir yaşantı var mı Sayın Cumhurbaşkanım. Evimizde fareler geziyor, tuvaletlerimizin kapısı yok. Evlerimizin durumuna bakın biz böyle bir yaşantı istemiyoruz."

"SİZE GÖRE ÇALIP ÇIRPARIZ"

"Çocuklarımızın vaziyetine bakın bir tane el arabası alıp gidiyor çöplerden kağıt topluyor. Burası İzzetpaşa Yıldız sokak Şişli İstanbul. Biz Türkiye'nin en iyi yerinde yaşıyoruz ama en berbat yeri burası. Bizim niye işimiz yok? Biz size göre çalıp çırparız. Sen iş ver de biz çalacak mıyız ondan sonra? Bu adam ne için uğraşıyor çocuğuna ekmek için uğraşıyor. Çalsın mı çırpsın mı? Bize lütfen bir el atsınlar, bize sahip çıkın."

"ÇOCUKLARIMIZA ÇÖPTEN EKMEK GETİRİYORUZ"

"Hastalık var, evimizin haline bak, geliyoruz gidiyoruz üstümüz kir içinde. Çoluk çocuğumuza çöpten ekmek getiriyoruz. Biz de istiyoruz sıcak bir eve üstümüz başımız tertemiz, çocuklarımızla yaşayalım."

"EN AĞIR KOŞULLARDA YAŞIYORUZ"

"Sayın büyüklerimiz bizim yaşantımız yaşantı değil çocuk parası 2 ay bir defa 100 lira ve 20 lira da süt parası. İstanbul'un en güzel yerinde en ağır koşullarda yaşıyoruz 200 tane ev var burada sadece 5'inde tuvalet var. Gece olan evlerin tuvaletine giriyoruz. Şurada gördüğünüz tuvalete 30 kişi giriyor. Para veriyorlar ne veriyorlar bize, iki tane çocuğum var; iki ayda 180 lira veriyorlar ye ye bitmez. Ondan sonra al el arabasını boklara elini sok, sidiklere elini sok. Millet atık atacak, toplayacaksın çocuğuna ekmek getireceksin. Akşama kadar bununla mücadele ediyoruz."

"BİZE İMKAN VERECEKSİN YAPMAZSAK O ZAMAN 'HAKSIZ' DİYECEKSİN"

"Belediye gördü seni 'bu sana yasak bunu yapma' diyor. Ne yapalım biz hırsızlık mı yapalım? Sana iş yok güç yok okumadın cahilsin diyorlar. Biz okuyamadık suç mu işledik. Sen ne yapacaksın bize imkan vereceksin yapmazsak o zaman diyeceksin ki sen haksızsın. Biz büyüklerimizden yardım istiyoruz kim olursa olsun çözüm bulsun."

"VERMEMEK İÇİN SARILIYORUM EL ARABAMA"

"Biz burada kimseye karşı gelmiyoruz. Devletimize, milletimize bağlı insanlarız. Bizden bir zarar gelecek diye beklemeyin biz ekmeğimizin peşindeyiz. Çöpe, boka elimizi sokuyoruz. Bu el arabasını alıyorum bir çöpe yanaşıyorum çöpten dolduruyorum çoluk çocuğuma ekmek getireyim diye uğraşırken belediye karşıma dikiliyor. "Bırakacaksın lan bu işi, bunu alacağım". Benim el arabamı alsan ne kazanacaksın. Vermemek için sarılıyorum el arabama "vereceksin lan" diyerek kafama vuruyor.

"EL ARABASI EKMEĞİMİZ, ARKADAŞIMIZ"

"Bana hakaret ediyor, küfür ediyor. Ben ne yapayım bu durumda karşılık mı vereyim. Çalayım mı insanları gasp mı edeyim ne istiyorsunuz. Bizim varımız yoğumuz el arabası, ev yok bizde. Bu varsa evimiz de bu varımızda bu. Ekmeğimiz bu bizim. Yoldaşımız, arkadaşımız."

75 YAŞINDAKİ MAHALLE SAKİNİ: BU YAŞIMDA GİDİYORUM MENDİL SATIYORUM

Mahalle gençleri sorunlarına çözüm arıyor kötü alışkanlıklara saplanmak istemediklerini insanca eşit yurttaş olarak yaşamak istediklerini söylüyor. 75 yaşındaki mahalle sakini bir yurttaş ilse ben göremedim benden sonraki kuşaklar görsün diyerek anlatmaya başlıyor: "Biz de geçti artık çoluk çocuğumuz görsün bundan sonra. Bu yaşımda gidiyorum mendil satıyorum. Ekmeğimi böyle çıkarıyorum kimseden hayır yok, yardım yok. Evlerimiz berbat, fareler içinde yaşıyoruz. Ne bileyim bizim yaşantımızı nasıl anlatayım köpek bile daha iyi yaşıyordur."

"BİZ DE İNSANIZ, BİZ DE GÜZEL YAŞAMAK İSTİYORUZ"

"Ezelden beri böyle yaşıyoruz. Ninelerimiz dedelerimiz de böyle yaşadı, Biz de öyle yaşıyoruz. Karşımızda binalar oldu biz hala yerimizde sayıyoruz. Onlar insan gibi yaşıyor bir de bize bakın. Biz de insanız, biz de güzel yaşamak istiyoruz. Asıl mesleğim çiçekçilik ama alamıyorum ki çiçek satayım. Çiçekler pahalı, korona var kimse almıyor."

"BUGÜN GİTMEZSEK AÇIZ"

"Zor geçiniyoruz bir parça ekmek çıkarıyoruz. Köyümüz yok gidelim berbat bir hayat sürüyoruz. Rahat yok, huzur yok. Bugün gitmezsek açız. Erzak yok bir dul maaşım var iki ayda bir alıyorum 650 lira geçinebilirsen geçin."

"BU EVLER BİR AN ÖNCE YIKILSA, TAPULARIMIZ VERİLSE BİZLER DE TERTEMİZ BİNALARDA OTURSAK"

"Su parası geldi ödeyemedim suyu kesmeye geldiler sabah nasıl yapacağım hiç bilmiyorum. Elektrik öyle ne yapacağımızı şaşırdık. Korona var gidiyorum yasakta mendil satıyorum ne alırsam 20 30 geliyorum eve bir şeyler alıyorum bitiyor. Sabah yine yok. Hasta çocuğumla yaşıyorum psikolojisi bozuk. Bakırköyde yattı iki üç kere şükür şimdi biraz iyi. Zor bir hayat yani. Bu evler bir an önce yıkılsa tapularımız verilse tertemiz binalarda otursak. Biz de çoluk çocuğumuzla güzel bir hayat yaşasak."

"ÇOCUKLARIMIZ DA BİZİM HAYATIMIZI SÜRDÜRECEK"

"Çocuklarımız hurda toplayarak geçiniyor. Askerden gelen oğlum evli hurdaya gidiyor. Diğer oğlumun üç tane kızı var o da hurdaya gidiyor. Böyle geçinip gidiyoruz başka iş yok. Okumaları yazmaları o kadar yok. Bizim çocuklarda bizim hayatımızı sürdürecekler." Barakaların çatılarının yapıldığını fakat aralardan farelerin girdiğini söyleyen mahalle sakinleri ve bu kadar ağır yoksulluğa rağmen gülmeyi unutmayan çocuklar, insanca yaşamak istediklerini bir kez daha yineledi. Yoksulluk değil, değişmeyen ağır yoksulluk onların ki.