İzmir'de bulunan ekoloji, emek ve meslek örgütleri, Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santrale karşı açılan davanın 28 Mart’ta görülecek duruşmasına ilişkin açıklama yaptı. Gaziemir ilçesinde bulunan ve sahasına nükleer atıkların gömüldüğü eski kurşun fabrikası önünde yapılan açıklama sık sık “Nükleere inat yaşasın hayat” ve “Sinop'ta nükleer istemiyoruz” sloganları atıldı. Açıklamaya İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Gaziemir Belediye Başkanı Abdullah Arda ve çok sayıda kişi de katıldı. 

Kurumlar adına ortak açıklamayı Ege Çevre ve Kültür Platformu üyesi Seval Ekşici yaptı. 

Siyasi iktidarın enerji ihtiyacını karşılamaktan çok nükleer güce sahip olma arzusuyla hareket ettiğini söyleyen Ekşici, “Bizler, siyasi iktidarın yönetememe krizini nükleer santrallarla çözemeyeceğini, nükleer santralların bir seçenek değil, 1970’lerden kalan bir anlayışla siyasi bir tercih olduğunun altını çiziyoruz. Acilen Akkuyu NGS inşaatının durdurulmasını ve Sinop NGS projesinin derhal iptal edilmesini, NDK’nın kapatılmasını istiyoruz. Ülke ekonomisinde bu projeler için ayrılan kaynakların halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasını; eğitim, bilim ve teknolojiye yatırım yapılmasını talep ediyoruz” diye belirtti.

“İzmir’in Çernobil’i-Gaziemir’deki Nükleer atıklarla bile baş edilememiş olmasını da dikkate aldığımızda, endişelerimiz bir kat daha artmaktadır” diyen Ekşici, şöyle devam etti: “İzmir’in kanayan bu yarasını bir kez daha anımsatmakta yarar görüyoruz. Gaziemir’deki eski Kurşun Fabrikası’nda ortaya çıkan, sadece nükleer santrallarda uranyumun ayrışması sonucu oluşan europium 152-154 izotoplarını içeren yakıt çubukları atıkları, tüm İzmir’i tehdit etmeye devam ediyor. Bir kez daha soruyoruz: Sadece nükleer santrallerde oluşabilen bu atıklar ülkemizde kurulu bir nükleer santral bulunmadığı halde oraya nereden ve nasıl, kimler tarafından getirildi? Yetkililer buna hala yanıt veremediği gibi, atıkları bilimsel yöntemlere uygun bir şekilde bertaraf etmeyi de başaramadı.”

Radyoaktif maddelerin Aydın Mahallesi, Emrez Mahallesi, Aktepe Mahallesi, çok yakınında olan Semt Garajı, Akçay Caddesi konutlarında yaşayan insanların yaşamını tehdit ettiğine dikkati çeken Ekşici, “Siyasi iktidarın yerli ve yabancı enerji lobilerinin kar hırsı uğruna, doğanın talan edilmesine, kamusal alanların elimizden almasına izin vermiyoruz.  Tüm nükleer karşıtlarını, yaşam savunucularını; 28- 29 Mart 2022 tarihlerinde, Samsun İdare Mahkemesi’nde açtığımız davaların karar duruşmasında aramızda görmek istiyor, ülkemizin geleceği adına haklı mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz” diye konuştu. 

Ekşici’nin ardından Gaziemir Belediye Başkanı Abdullah Arda, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve İzmir Yaşam Alanları temsilcileri de nükleer santrallerin zararlarına ilişkin konuşma yaptı. 

SİNOP

Sinop’ta da Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP) tarafından davaya çağrı amacıyla kent merkezinde bulunan Uğur Mumcu parkında basın açıklaması düzenlendi. “Nükleere geçit yok” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Kitle adına basın açıklamasını okuyan Sinop NKP Sözcüsü İlker Şahin, projeyle ilgili ÇED süreçlerinin halktan kaçırılarak yapıldığını söyledi. 

SAMSUN

Samsun'da da emek, meslek örgütleri ve ekolojistler İlkadım ilçesinde bulunan Süleymaniye Geçidinde basın açıklaması düzenledi. "Ne Sinop ne Akkuyu nükleer santrale geçit vermeyeceğiz" pankartının açıldığı açıklamada basın metnini Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ okudu. Özdağ, Mersin Akkuyu'da yapımı devam eden nükleer santralin, uluslararası nükleer santral yapım kurallarına göre yapılmadığını belirtti. Denetim yetkisini ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu (TAEK) kapatarak Anayasaya aykırı olarak kurduğu, Nükleer Denetleme Kurumuna (NDK) devredildiğini kaydeden Özdağ, "Onlarca iş kazası ve cinayeti, temel zemininde meydana gelen çatlaklar, yıldırımdan korunma güvenliği bile olmayan denetimsiz inşaat süreciyle Akkuyu Nükleer Santralı büyük bir hızla devam etmektedir. Aynı sürecin Sinop'ta da işlememesi için projenin iptal edilmesi gerekiyor. Tüm doğa dostlarını davaya destek vermeye Samsun'a çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.

MERSİN

Mersin'de Nükleer Karşıtı Platform, 28 Martta Samsun İdare Mahkemesi’nde görülecek Sinop Nükleer Güç Santrali ÇED Dosyası İptal Davası öncesi açıklama yaptı. Mersin'de Özgür Çocuk Parkı’nda yapılan açıklamada, “Nükleer santralden vazgeçin” ve “Nükleer santralini istemiyoruz” pankartı açıldı. Açıklamada, “Nükleer santral ölüm demektir”, “Nükleer santral her an nükleer bombaya dönüşebilir” dövizleri taşındı. “Nükleere inat yaşasın hayat” ve “Nükleere hayır” sloganlarının atıldığı açıklamaya Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY DER), Barış Annelerin yanı sıra NKP üyeleri katıldı.   

Açıklamada konuşan NKP dönem sözcüsü ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şubesi Başkanı Uğur Tulay, “Yaşadığımız hayati tehdidin aslında ülkemizi her taraftan kuşatmaya başladığını görmemiz gerekiyor. Ülkemizin Güneyinde Akkuyu’da inşası devam eden Nükleer Santral tehdidi sürerken,  Kuzeyimizde Sinop’ta yapılması planlanan Nükleer Güç Santralı ÇED nihai kararının iptali üzerine Samsun 2. ve 3. bölge idare mahkemelerinde açılan davada mahkeme tarafından 15 bilim insanından oluşan Bilirkişi Kurulu ataması yapılmış, bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da 250 sayfadan oluşan bir rapor hazırlanmıştır. Raporun sonuç ve kanaat bölümünde bilirkişiler 24 ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirmiştir” diye konuştu.  

Bilim insanlarından oluşan heyetin “Kabul edilemez eksiklerle dolu olduğunu” belirttiği ÇED Raporunun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kabul edilmesinin akılla ve bilimle izahı mümkün olmadığını ifade eden Tulay, “Bir tarafta bilim insanlarının verdiği bilimsel rapor, diğer yanda siyasi iradenin siyasi Saiklerle verdiği karar mevcut olup, bilimin siyasete galip gelmesini ummaktayız. Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılmasının güçlüğü ortaya konmuştur. Bilirkişi raporu ile Nükleer karşıtlarının yıllardır itiraz ettiği konularda ve verilen mücadelede ne kadar haklı oldukları bir kez daha ispatlanmıştır.6 Şubat 2018 tarihinde polis bariyerleriyle halkın önü kesilerek ÇED Halkın Katılım toplantısına Sinop Halkının alınmadığı ve söz konusu toplantının mizansen olarak kurgulandığı dün gibi hafızlarda tazeyken, üstelik Sinop nükleer güç santrali yapımını üstlenen Japon Mitsubishi Heavy İndustries şirketi anlaşmadan çekilmişken Bakanlık tarafından onaylanan rapor Nihai ÇED değil olsa olsa Nihai çöptür. Sinop İnceburun’da izinsiz bir şekilde katledilen 480 bin ağaç için duyduğumuz üzüntü ise bugün hâlâ sarılamamış ve telafisi mümkün olmayan ağır bir yaradır” dedi.  

Tulay, “Saldırgan politikaları, işgalci tutumu ve nükleer silahları kullanmayla tehdit eden, işgalci yaklaşımı, Türkiye Cumhuriyeti dahil bütün Avrupa ülkeleri tarafından kabul edilen bir ülkeye, üstelik Avrupa ülkelerinin tamamının ağır yaptırımlar uyguladığı Rusya’ya, vatan toprağının hediye edilmesinin yanlış olduğu, hatta sadece yanlış olduğunu vurgulamanın bile yeterli olmadığı gerçeğini, artık ülkeyi yönetenlerin anlaması gerekmektedir" ifade etti. “Nükleer Santrallerin ülke bağımsızlığı için ne kadar büyük bir tehdit olduğu Rusya-Ukrayna savaşında bir kere daha gözler önüne serilmiştir.  Rus Devlet Başkanı Putin’in dediği gibi peki ülkemiz için ya varoluşsal bir tehdit olursa ne yapacaksınız?” diyen Tulay, santralin hemen durdurulması için çağrıda bulundu.

Açıklama sloganlarla sona erdi.