Röportaj: Egecan Türkmen
KPSS'de derece yapan 1611 öğretmen, 288 gündür hak mücadelesi veriyor. Mağdur öğretmenlerden Gülümser Erduran ve Mert Kılıç mülakattaki adaletsiz puanlamaları ve yaşadıklarını Dokuz8Haber'e anlattı.
Egecan Türkmen: Merhaba, bugün 288 gündür hak mücadelesi veren mağdur öğretmenler Gülümser Erduran ve Mert Kılıç ile birlikteyiz. Öncelikle süreci sizden dinleyebilir miyiz?
Gülümser Erduran: Merhaba. 2013'te İstanbul Üniversitesi'nden mezun oldum ve 2023 KPSS'de derece yaptım. Ancak 2024 sözleşmeli öğretmenlik mülakatlarında hakkımız gasp edildi. 288 gündür bunun için mücadele ediyoruz. Mülakata girdiğimiz şehirler yüzünden kontenjan dışı kaldık. Ben İstanbul'da mülakata girdim ve üçte üç doğru cevap verdim. Video kayıtları ve cevap anahtarları mevcut. Ancak İstanbul'daki komisyonlar, KPSS puanımıza yakın puanlar verdi. Oysa İzmir ya da Erzurum'da girmiş olsaydım, şu an Milli Eğitim kadrosunda bir öğretmendim. Biz bu süreçte hakkımızı her platformda duyurmaya çalıştık. Bakan Yusuf Tekin'e ulaştık, Ankara'da eylemler yaptık ama yasal çerçeve dışına çıkmadık. Bakan bizi davaya yönlendirdi. Maddi ve manevi olarak yıpranmamıza rağmen davalarımızı açtık. Ancak davalarda da adil sonuçlar çıkmıyor. Sadece maddi hatası olan arkadaşlarımızın ataması yapılırken, soruları bilen ve başarılı olan bizler cezalandırılmaya devam ediliyoruz. Ben de şu an dava sonucunu bekliyorum.
Mert Kılıç: Ben de tarih öğretmeniyim. 2023 KPSS'de derece yaptım ve 2024 mülakatları sonucunda hakkımız gasp edildi. Yusuf Tekin'in dediği gibi mülakatlar "mülakat gibi" olmadı. Yaklaşık 288 gündür bu mücadeleyi veriyoruz. Bu süreçte intihar etmeyi düşünen arkadaşlarımız bile oldu.
Egecan Türkmen: Peki bu süreçte arkadaşlarınıza nasıl yardımcı oldunuz?
Mert Kılıç: Onlara bu atamayı alacağımıza dair inancımızı verdik. Olabildiğince engel olmaya çalıştık.
Egecan Türkmen: Sizce mülakat neden adaletsiz?
Gülümser Erduran: Ben 10 yıldır özel sektörde öğretmendim ve KPSS'ye ciddi manada hazırlanmıştım. Mülakata kaygı duymadan girdim. Komisyonumda olumlu bir hava vardı, sohbet havasında geçti. Puanlar 19 Eylül'de e-devlet üzerinden yanlışlıkla sızdırıldığında adaletsizliği fark ettik. Bakanımız da bu durumu kabul etti. Biz o günden itibaren büyük bir kaygı sürecine girdik. Ekim'de resmi sonuçlar açıklandığında ise hiçbir şeyin değişmediğini gördük. Örneğin, ben İstanbul'da mülakata girdiğim için kontenjan dışı kaldım. Suçum İstanbul'da mülakata girmek. İzmir veya Erzurum'da girmiş olsaydım, Ocak'ta göreve başlamıştım.
Egecan Türkmen: Bu adaletsizliği nasıl fark ettiniz?
Gülümser Erduran: Puanlar sızdırıldıktan sonra kendi aramızda puanlarımızı topladık ve adaletsizlik ortaya çıktı. İller arasında ciddi puan farkı olduğunu gördük. Bu tabloları sosyal medya ve eylemler yoluyla bakana sunduk ama hala görmezden geliniyoruz. Bakanımız "Cumhuriyet tarihinin en adil mülakatını yaptık" dese de, dava açan arkadaşlarımızda maddi hatalar tespit edildi ve atandılar. Davalar bireysel ilerlediği için maddi durumu olmayan ve dava açamayan arkadaşlarımız var. Ben de işimden istifa edip sınavı kazandım, sonra işsizken dava açtım. 15 ay bekledim, mülakata girdim ve 'olmadı' dediler.
Mert Kılıç: Ben 459. sıradaydım, 663. sıraya geriledim. Mülakata Samsun'da girdim ve aynı komisyon benle beraber 1 hocamızın daha hakkına girdi. Bazı şehirler KPSS puanına yakın puanlara yuvarlayıp, Erzurum veya İzmir şehirlerinde ise +5,+10 puanlar verildiği için atama hakkımız gasp edildi.
Egecan Türkmen: Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ne diyor bu olaylara karşı?
Gülümser Erduran: Bize "Yüzde yüz haklı olsanız bile benim elimden gelecek bir şey yok" diyor. Yargı yoluna gidin diyor, biz de gidiyoruz. Puan tablolarımızı gösterdiğimizde, nerede edindiğimizi soruyor. Oysa belgeleri kendilerinin bakanlık kanalıyla bize gönderdiğini söylüyoruz. Bakan bu durumu görmezden geliyor. Ben kendisiyle bizzat görüştüm. Bana kimsenin hakkının yenmeyeceğini, müsterih olmamı söylemişti. Ancak aylar sonra Zeytinburnu'ndaki bir törende tekrar yanına gittim. Beni konuşturmamak için danışmanları yanıma geldi. Bakan Tekin bu konuyu duymak istemiyor ve bizden kaçıyor. Bizler sadece öğretmeniz. Emeğiyle bir yere gelmeyi hak eden insanlarız.
Egecan Türkmen: Bir politik duruş değil, hak ihlali var diyorsunuz.
Gülümser Erduran: Evet. Biz 1611 mülakat mağduru olarak yola çıktık. Farklı görüşlere sahip olabiliriz ama öğretmen kimliğimizi hiçbir zaman bozmadık. Devletimize ve bakana karşı yanlış bir durum sergilemedik. Sadece hakkımızı istedik. Tek istediğimiz şey adalet, kazanılmış bir hakkın iadesi. Milli Eğitim'deki öğretmenlerden de destek bekliyoruz.
Egecan Türkmen: Bu süreçte size bir sendika yardımcı oldu mu?
Gülümser Erduran: Eğitim Sen, Eğitim İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen ile Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası bize yardımcı oldu. Diğerleri ise yanımızdaymış gibi davranıyor ama eylemlerimize destek vermiyor. Mesele sadece hakkı olana, hakkını teslim etmek olsaydı, sendikaları ayırmamıza gerek kalmazdı.
Egecan Türkmen: Halktan gelen tepkiler nasıl?
Gülümser Erduran: Sosyal medyada "terörist" veya "PKK'lı" gibi suçlamalarla karşılaştık. Bize "Devlet sizi atamak zorunda değil, git turizm işi yap" diyenler bile oldu. Tek istediğimiz adalet. Emek verdiğimin karşılığını almak için mücadele ediyorum. Haksızken suçlanmak bizi psikolojik olarak daha çok yıpratıyor. Bu travmanın etkisinden kurtulamıyoruz.
Mert Kılıç: A Haber'de Sevgi hocanın kardeşinin DHKP-C'li olduğu gibi ağır bir iftira atıldı. Oysa suç bireyseldir, bununla ne alakamız var? Bu tamamen dezenformasyon.
Egecan Türkmen: Davanız hangi aşamada?
Mert Kılıç: Davalarımız bireysel olduğu için bazılarımız istinafta, bazılarımız duruşma aşamasında. Maddi hataları olan hocalarımız atandı, ancak geride kalanlar için mücadelemiz devam ediyor. Bir kişiyi bile haksız bir şekilde bırakmak istemiyoruz.
Egecan Türkmen: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Gülümser Erduran: Sayın Yusuf Tekin'in artık bizimle inatlaşmamasını, bizi bir evladı gibi görmesini istiyorum. Türkiye Yüzyılı, Maarif Modeli diyoruz ama biz hala mülakat mağduru etiketinden kurtulmak istiyoruz. Toplumdan da önyargılı yaklaşmamalarını, kendi evlatlarının başına gelse ne yapacaklarını düşünmelerini istiyorum.
Mert Kılıç: Bu süreçte babamın yanında sanayide kalıp ustası olarak çalıştım. Hem zihin olarak hem de fiziksel olarak çok yoruldum. Normalde beyaz olan saçlarım daha da beyazladı. Biz bu inattan vazgeçmeyeceğiz. Mülakat mağduriyeti çözülene kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Gülümser Erduran: Hepimiz rutinlerimizi kaybettik. Adil bir çözüm bekliyoruz. 24 Kasım'da, Öğretmenler Günü'nde elendiğimizi öğrendik. O travmayı atlatmak istiyoruz. 24 Kasımları mutlu geçirmek istiyoruz.






