EKOLOJİ-ÇEVRE

'Kırşehir'in yüzde 85'i maden ruhsatlarıyla kaplandı'

Doğa Derneği, Kırşehir'in yüzde 85'inin maden ruhsatlarıyla çevrildiğini açıkladı. Seyfe Gölü'nün su toplama havzasının yüzde 94'ünün maden ihaleleriyle kaplandığı belirtilen açıklamada, tüm ruhsatların iptali talep edildi.

Abone Ol

Haber: Çetin Yılmaz

Doğa Derneği, Kırşehir'deki maden tehdidine ilişkin çarpıcı bir rapor yayımladı. Açıklamaya göre, Kırşehir'in yüzde 85'i maden ruhsatlarıyla kaplanırken, DEFAŞ Madencilik, Koza Altın, Rönesans Holding ve Eti Bakır başta olmak üzere birçok şirket bölgede ruhsat aldı.

SEYFE GÖLÜ HAVZASINDA 104 MADEN İHALESİ

Koruma altındaki Seyfe Gölü, Kızılırmak Havzası ile tarım ve mera alanlarını kapsayan ruhsatlar içinde en hassas bölgenin Seyfe Gölü'nün su toplama havzası olduğu belirtildi. Havzada toplam 104 maden ihalesi bulunuyor ve bu ruhsatlar alanın yüzde 94'ünü kaplıyor.

ŞİRKET AÇIKLAMASI İLE ÇED RAPORU ÇELİŞİYOR

En geniş ruhsat alanına sahip şirket olan DEFAŞ Madencilik, geçtiğimiz Ağustos ayında yaptığı açıklamada proje sahasının Ramsar Alanı Seyfe Gölü'ne 15,3 km uzaklıkta olduğunu iddia etmişti. Ancak ÇED raporundaki veriler bu açıklamayla çelişiyor. Rapora göre Seyfe Gölü Nitelikli Doğa Koruma Alanı, proje sahasına yalnızca 6.947 metre mesafede bulunuyor.

"SÜPER İZİN YASASI" ELEŞTİRİSİ

TBMM'nin 19 Temmuz 2025'te kabul ettiği ve "Süper İzin Yasası" olarak bilinen düzenlemeyle madencilik şirketlerine geniş yetkiler tanındığı hatırlatılan açıklamada, bu değişikliklerin sadece Kırşehir'in değil Anadolu'nun birçok bölgesindeki yer altı ve yer üstü su döngüsünü tehdit ettiği vurgulandı.

Doğa Derneği, tüm maden ruhsatlarının bilimsel veriler ve doğanın hakları gözetilerek yeniden değerlendirilmesini ve doğanın bütünlüğünü zedeleyen tüm maden ruhsatlarının iptal edilmesini talep etti.

ÇEVRESEL RİSKLER VE TARIMSAL ETKİLER

Uzmanlar ve aktivistler, planlanan işletmelerin yeraltı su düzeylerini düşürme, ağır metal ve kimyasal atık riski ile toprağın verimliliğini azaltma olasılığına dikkat çekti. Araştırmacılar, bölgenin hidrojeolojik yapısının hassas olduğunu; büyük ölçekli maden atık tesislerinin sızıntı ve erozyon yoluyla sulak alanlara ulaşabilecek kirleticiler taşıyabileceğini ifade etti. STK’lar, söz konusu risklerin bilimsel değerlendirme olmadan göz ardı edilemeyeceğini belirtti.

ŞİRKET: SIYANÜR KULLANIMI YOK

Projeyi yürüten firmalardan birinin temsilcileri, kamuoyunda çıkan “siyanürle altın arama” iddialarını reddetti ve projenin teknolojik yöntemlerinin kamuya yanlış aktarıldığını savundu. Şirket açıklamasında, planlanan çalışmalarda siyanür kullanımının söz konusu olmadığı, çevresel mevzuata uygun hareket edileceği belirtildi. Ancak STK’lar şirket beyanlarının somut garantilerle desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

TOPLUMSAL TEPKİ VE SİYASİ GÜNDEME TAŞINMASI

Kırşehir’den ve ülke genelinden birçok çevre örgütü, bakanlık önünde eylemler düzenledi; yerel yönetimler ve muhalefet milletvekilleri konuyu TBMM gündemine taşıdı. Kırşehir Belediyesi ile yerel koruma platformları da projeye karşı olduklarını açıkladı ve “Seyfe’nin korunması” çağrısı yaptı. Meclis tutanaklarında ve yerel basında projenin ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecinin şeffaflığı ve ruhsatlandırma uygulamalarının usulsüzlüğü sorgulandı.

STK TALEPLERİ VE İNCELEME ÇAĞRISI

Sivil toplum kuruluşları; öncelikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ilgili kamu kurumlarının projeye ilişkin tüm izin ve uzman raporlarını kamuoyuyla paylaşmasını, havza ölçeğinde bağımsız ve kapsamlı bir hidrojeolojik etüt yapılmasını ve Ramsar yükümlülükleri gözetilerek acele işlemlere son verilmesini talep etti. Aktivistler, aksi takdirde hukuki yollara başvuracaklarını ve saha eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı.