Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan ve uzun süredir maden sahası genişletme projesine karşı direnen Akbelen Ormanı için sevindirici bir gelişme yaşandı. Danıştay 4. Dairesi, bölgedeki termik santral projesinin ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) muafiyetine ilişkin daha önce Muğla 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen kararı, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle oyçokluğuyla bozdu. Bu karar, kömür ihtiyacını karşılamak üzere linyit madeni sahası genişletilmesi planlanan Akbelen için yeni bir umut ışığı oldu.
Kararın arkasındaki yasal süreç, Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği ile 14 kişinin açtığı davaya dayanıyor. Davacılar, Muğla Valiliği'nin 2005 yılında verdiği ÇED kapsam dışı kararının ve bu kararın geçerliliğini onaylayan 2023 tarihli işlemin iptalini talep etmişti. Danıştay, 26 Mayıs 2025'te aldığı bu kararla, Muğla 2. İdare Mahkemesi'nin 29 Kasım 2024 tarihli kararını bozarak dosyayı yeniden incelemeye gönderdi.
Danıştay'ın gerekçesi ve bilirkişi talebi
Danıştay, kararında projeyle ilgili önemli noktalara dikkat çekti. Mahkeme, "Proje kapsamında yapılan faaliyetlerin izin ve ruhsat sınırlarında bulunup bulunmadığı, çalışma alanı koordinatlarında değişiklik olup olmadığı, üretim yöntemi ve miktarında bir değişiklik bulunup bulunmadığı" gibi konuların incelenmesi gerektiğini vurguladı. Bu konulara açıklık getirilmesi için de bilirkişi incelemesi yapılmasına hükmetti. Bu talep, projenin mevcut yasal çerçeveye ne kadar uygun olduğunun derinlemesine araştırılmasını sağlayacak. Öte yandan Danıştay, Muğla Barosu Başkanlığı'nın davaya müdahil olma talebini ise reddetti.
İkizköylülerin karara tepkisi
Danıştay'ın bu kararı, yıllardır Akbelen'i korumak için mücadele eden İkizköy halkı tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Yaptıkları açıklamada, "Biz İkizköy köylüleri olarak, ormanımızı, zeytinliğimizi, suyumuzu, toprağımızı satmadık, satmayacağız," diyerek kararın mücadelelerinin haklılığını bir kez daha gösterdiğini belirttiler. Açıklamada, Akbelen'deki madencilik faaliyetinin tamamen hukuksuz bir şekilde gerçekleştirildiği ve bu faaliyetlerin bir an önce durdurulması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, yok edilen ormanın durumu ve zeytinliklerin taşınması planları gibi konulardaki endişelerini dile getirerek, "Şirket gidecek, biz kalacağız. Akbelen bizimdir, toprağımız satılık değildir," ifadelerini kullandılar. Mücadelelerinin gelecekte de devam edeceğini açıkça belirttiler.






