Esas güçlük, Cumhur İttifakı’nın son bulmasıyla başlıyor. Millet İttifakı'nın zaferiyle memleket yeni bir döneme adım atmış olacak. 20 yılda kaybettiklerimizi yerine koymak kolay olmayacak. Uzun bir süre alacak. Bu süreci doğru bir şekilde yönetmek için hepimize ciddi görevler düşüyor.

Memlekette ciddi bir yönetim krizi yaşanıyor. Yönetilenlerle yönetenler arasındaki uçurum hiç olmadığı kadar büyümüş durumda. Bundan önceki bütün siyasal krizleri bir şekilde atlatan AKP iktidarı, iş kaynamayan tencereye kayınca sadık kitlesinde dahi "halimiz duman" noktasında, ciddi fireler vermeye, tepkiler almaya başladı.

Yaşanılan ekonomik kriz gizlenecek, saklanacak, iç ve dış güçlere havale edilecek bir kriz değil. Sürdürülebilir olmayan, sıcak para akışına dayanan, yüksek faiz eşliğinde kısa vadeli kaynakların satın alınmasına dönük kırılgan ekonomi politikası, son yıllarda gün geçtikçe artan otoriter yönelimlerle birlikte bir çıkmaza girdi. AKP iktidarının ülkeyi bu krizden kurtaracak bir yol haritası yok, bir kadrosu yok.

Yılların acı birikimi, geri dönüşü olmayacak şekilde memleketi ateş yerine çevirdi. İşsizlik rekor oranlara ulaştı. Dış borç, cari açık kapanmayacak bir noktaya geldi. Üretim kaynakları tükendi. Enflasyon zirveyi gördü. Temel tüketim maddeleri el yakar hale geldi. Vatandaş manavın, kasabın, bakkalın yüzünü unuttu. Türk Lirası özellikle Amerikan Doları karşısında pul oldu.  2021 yılında dünya genelinde dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi olan TL rakipleriyle farkı giderek açıyor. Anlatacak, yazacak çok şey var ama memlekette AKP sayesinde herkes asgari ölçekte economist oldu. Trajikomik olacak ama bu krizin tek olumlu yanı bu oldu. 

Peki, ne olacak, bu süreç nereye gidecek?

Bu sürecin gidebileceği bir yer yok. Anketlerdeki sonuçlar da ortada. İktidar erken seçimden kaçıyor. En yandaş anket firmaları bile Cumhur İttifakı’ndaki erimeyi gizleyemiyor. İktidar tıkanmış, iktidar tükenmiş durumda. Seçim yatırımı olarak yorumlayabileceğimiz kısa vadeli hamlelerin de bu tıkanmışlığı açma şansı yok. İlk seçimde yolcudur Abbas. İktidardan düştükten sonra da AKP’nin çok kısa bir sürede dağılacağını, öncülleri ANAP gibi tabela partisi haline geleceğini görmek için de kâhin olmaya gerek yok.

Yakınlarını, yandaşlarını kayırmaya odaklı, devlet bürokrasisinde liyakat sistemini tamamı ile ortadan kaldıran, ihale kanununda yaptıkları değişikliklerle bütün ballı ihaleleri yandaş sermayedarlara aktaran, BEŞLİ ÇETE diye bir kavramı Türkiye siyasi hayatına kazandıran bir siyasi parti, kamusal bütün kaynaklardan ve yönetim hakkından mahrum kaldıktan sonra dağılmaya mahkumdur. Ortada dağıtacakları bir rant kalmadıktan sonra hiç kimse böyle partilerde hayali dava uğruna durmaz. 

Her neyse.

Esas güçlük, Cumhur İttifakı’nın son bulmasıyla başlıyor. Millet İttifakı'nın zaferiyle memleket yeni bir döneme adım atmış olacak. 20 yılda kaybettiklerimizi yerine koymak kolay olmayacak. Uzun bir süre alacak. Bu süreci doğru bir şekilde yönetmek için hepimize ciddi görevler düşüyor. Bütün kamu iktisadi teşekküllerini özelleştirdiler. Memlekette satmadıkları yer bırakmadılar. Çiftçiyi, esnafı, üreticiyi ithalatçıya ezdirdiler. Üretim, planlama, kalkınma, kooperatifçilik gibi kavramları hafızamızdan sildiler. Sosyal güvenlik sisteminin altını oydular. Eğitimi, sağlığı her şeyi ticarileştirdiler. Bu sistemde paran kadar sağlıklısın, paran kadar eğitimlisin…  O yüzden işimiz çok zor. Bu enkazı toparlamak için doğru politikalar üretmek, orta ve alt gelir grubuna dönük ciddi gelir kaynakları oluşturmak zorundayız. En başta da geleceğe dair hiçbir ümidi kalmayan gençlere parlak bir gelecek sağlamalıyız.

Yeni yıla girerken; iktidar olmayı değil, iktidar olunca yapacaklarımızı dileyelim…

10 yaşındaki evladımızın tok hissetmek için yeni yollar düşünmesi yerine, yeni bir oyun konsolu dilemesini sağlayalım.

Açlık bastırmak için yanında elma taşıyan 13 yaşındaki ortaokul öğrencisinin cebinde dolmuş parasından daha çok harçlık olmasını değil, teknoloji üreten bir lisede okumak istemesini sağlayalım.

Üniversite kazanan öğrencinin barınma sorununun çözülmesini değil, yüksek lisansı için hangi ülkeyi tercih etsem diye düşünmesini sağlayalım. 

Esnafın gün içinde siftah edebilmesini değil, çocuklarıyla tatil yapabilmesini  hayal ettirelim.

Öğretmene atanmayı değil, yavrusu olarak gördüğü öğrencisine yeni metotlarla dersi anlatmasını hayal ettirelim.

Avukata adaleti, doktora dayak yemeden tedavi etmeyi, emekliye geçinmeyi değil, iyi ki bu memlekette yaşıyorum, başka memlekette çocuğumu yetiştirmek istemiyorum diyebilmesini hayal ettirelim.

Yeni yıldan tek dileğim, memleketimin umut etmeyi hatırlamasıdır.