Haber: Fatoş Erdoğan

Kafkametler adlı kuru yük gemisi, 19 Kasım'da Karadeniz bölgesinde etkili olan fırtına nedeniyle Ereğli Limanı'ndan çıkarken askeri bölgedeki mendireğe çarparak batmıştı: Zonguldak'ta batan geminin kayıp 7 personelini hâlâ bulunamadı.

kafkametler-1


Kaptan Cemal Turan, 3.Kaptan Berke Çamurtaş, Başmakinist Veli Özel, 2. Makinist Göksel Özel, Usta gemici Satılmış Uslu, Gemici Mustafa Nacar Yağcı Ömer Hebip'den 16 gündür haber alınamıyor. Üstelik Kafkametler gemisi Türkiye sahillerinde batan ilk gemi değildi. 

Kafkametler Denizcilik A.Ş. şirketine bağlı Kafkametler gemisinin Karadeniz Ereğli limanının hemen önünde üstelik gemi telsizinden defalarca kez yardım çağrısı yapmasına rağmen batmasının üzerinden 16 gün geçti. Kafkametler gemisi personeli 7 denizciden hâlâ haber yok. Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) Genel Başkanı Neslihan Acar, Kafkametler gemisinin Türkiye'de batan ilk gemi olmadığını belirterek gemicilerin yaşadığı zorluklara, güvencesizliğe, arama kurtarma eksikliğine, gemilerde yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekti. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de gemicilerin yıpranma payı hakkı'nın 2008'de AKP tarafından kaldırıldığını hatırlatan Acar, 80 ve 90 yaşında denizciler çalışmaya devam etmek zorunda kalıyorlar dedi.

Kafkametler gemisinin Rusya, Ukrayna Savaşı'nda mayına çarptığını ve hasar aldığını söyleyen Acar, sefer yapmaması gereken geminin fırtınanın çıkacağı 10 gün önceden bilinmesine rağmen sefere zorlandığını ifade etti. Kafkametler gemisinin limana yaklaşık 50-100 metre kala ve limana sığınmaya çalışırken battığına ve yardım çağrılarına yanıt  verilmediğine dikkat çeken Acar, 12 mürettebattan 5 kişinin cansız bedenine ulaşıldı 7 kişinin akıbetine dair hâlâ bir bilgimiz yok dedi.

Kafkametler gemisinin kayıp mürettebatının ailelerinin kendilerine ulaştığını belirten Acar şunları söyledi: "Ne Ulaştırma Bakanlığı açıklama yapıyor, ne Zonguldak Valiliği açıklama yapıyor. Ne de liman yönetimi herhangi bir açıklama yapmıyor. Aileler soruyorlar, her gün sosyal medyadan yazıyorlar, savcılığa gidiyorlar, valiliğe gidiyorlar. Ailelerinin, eşlerinin ya da çocuklarının nerede olduğunu bulmaya çalışıyorlar. Valilikten daha resmi bir açıklama yapılmış değil. Biz sendika olarak da her gün hatırlatıyoruz valiliğe. Ulaştırma Bakanlığı'nı hatırlatıyoruz ve soruyoruz: Bu geminin seyrine nasıl izin verildi? Bu gemiler denetlenmiyor mu? 

ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI YOK 

Acar, Sadece Kafkametler değil, yine bir hafta içerisinde fırtına uyarısı yapılmasına rağmen Ege'de Midilli Adası yakınında bir gemi çok teknik bir nedenle alınabilir önlemler yüzünden batmış oldu. Oradaki mürettebatın da bir kısmına ulaşılamıyor. Arama kurtarma çalışmaları yok." dedi.

Kafkametler, gemicilerin yaşadığı tablonun en somut hali diyerek sözlerini sürdüren Acar şunları söyledi, "Ayın 19'unda gemiciler çağrı yapıyor, mesaj atıyorlar "gemi batıyor" diye. Bir tane Türkiye'deki limandan ya da gemicilerden, arama kurtarmadan cevap alamıyor. 20'inde arama kurtarma çalışmaları başladığı söyleniyor. 68 yaşındaki bir denizci'nin cansız bedeni kıyıya vurana kadar bekleniyor. Biz denizcilerin cansız bedenlere kıyıya vursun diye bekliyoruz. Bütün arama kurtarma çalışmaları bu. Limana sığınmaya çalışan ve limana kadar gelen bir gemi nasıl batıyor? Battı diyelim 12 mürettebata nasıl ulaşılamıyor? Yine o geçtiğimiz hafta içerisinde onlarca gemi ya karaya oturdu ya gemiciler bir şekilde kendi çabalarıyla ya da sahil güvenlikle çıkartılmaya çalışıldı."

Denizcilerin ‘yıpranma payı hakkı’ 2008’de AKP tarafından kaldırıldı

"Biz yıllardır gemi işçileriyle beraber bir örgütlenmenin nasıl mümkün olacağını konuşuyoruz diyerek örgütlenmenin önemine vurgu yapan Acar, denizciler bir deniz hukukuna tabii yani işçilik haklarına dahi ulaşamıyor durumda. Bugün yıpranma payları vardı. 2008'de AKP'nin  bir torba yasasıyla bir gecede  koskoca bir alanın, binlerce işçinin üç tarafı denizlerle çevrili, aynı zamanda gemiciliğin gemi sökümü, tersanelerin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede gemicilerin yıpranma hakları tak diye ellerinden alınmış oldu." dedi.

GEMİCİLER SAĞLIK HAKKINDAN DA YARARLANAMIYOR

"Gemiciler sadece karaya oturarak, olumsuz hava koşullarının da gemileri batarak ölmüyor. Bunun içerisinde aylarca deniz üzerinde hem o fırtınalı koşullarda, dalgalı koşullarda bir sürü sağlık sorunları, enfeksiyon sorunları yaşarken de ölüyor. Bir makinenin içerisindesiniz. Bir metal yığını içerisindesiniz. Bunun içerisinde altı ay boyunca yeri geliyor suya ulaşamıyorlar, yeri geliyor yemeğe ulaşamıyorlar, hastaneye, doktora ulaşamıyorlar. Gemilerdeki sağlık ekipmanları yeterli olmuyor. Aylarca enfeksiyon tedavisi görüyorlar."

YİĞİT ACAR 14 AYDIR BULUNAMIYOR 

"Yine gemi içerisindeki iş kazası geçiren, iş cinayetine kurban giden gemiciler var. Gemi içerisinde görmemesi gereken herhangi bir hukuksuzluğa şahit oldu diye gemiciler kayboluyor ortadan. Yiğit Acar 14 aydır bulunamıyor. Buradan Türkiye'den kalkıyor Mısır'a gidiyor. Mısır'dan gemiye biniyor ve bir buçuk gün içerisinde Yiğit kamerama gidiyorum deyip bütün denizci arkadaşlarına söylemesine rağmen hala ortada yok. Bakanlık bir tane kamera görüntüsü vermiyor. Savcılık bir tane soruşturma başlatmıyor. Liberya bayraklı bu gemi, vergisi başka bir yerde ödeniyor. Geminin şirketi başka bir yerde. Dört beş tane devletle yoksul denizcilerin aileleri baş etmeye çalışıyor. Bakanlık hiçbir dahiliyeti yok.Umurumda dahi değil." 

GEMİCİLERİN SİGORTASI YOK 

"Biz Kafkametler'den gördük. Kimsenin umurunda değil denizciler. O yüzden de bu alanın örgütlenmesi gerekiyor. Ama sendikamıza üye yapamıyoruz çünkü sigortası yok bu işçilerin. Kafkametler'den gördük 72 yaşında, 68 yaşında denizciler çalışmaya devam etmek zorunda. Çünkü emekli dahi olamıyor bu insanlar. Hani bütün o iş cinayetlerinde, bütün o zor çalışma koşullarında o yoklukla hayatlarına devam etmeye çalışırken, yani yaşlandığı ve hastalandığında bu iş kolunun getirdiği çeşitli sağlık sorunları yaşarken de tedavilerini ücretli devam ettirmek zorunda kalıyorlar. 
O yüzden de bu yaşlarda 80-90 yaşında çalışan gemicilere denk gelmiş olmamız hiç tesadüftü değil. Hiç sıradan bir durumda değil." 

ÖRGÜTLENMEK ZORUNDAYIZ 

"O yüzden gemicilere sesleniyoruz: parça pinçik edilmiş olabirsiniz. Başka başka ülkeler bizi muhatap tanınmış olabilir. Bunlar ticaretlerine devam ediyorlar. Bunlara hiçbir şey olmuyor. Bu armatörler hayatlarına böyle lüks içerisinde her gün başka bir ülkede sefahat içerisinde yaşarken bizim çocuklarımız, bizim hayatlarımız bunlara peşkeş çekiliyor. Öldürebildikleri kadarını öldürüyorlar. Öldüremediklerini de meslek liseleri açmışlar,  kursları açmışlar. Takır takır üniversitelerden gemi adamı bilmem ne yetiştirip buralara üç kuruşa insanları tıkıyorlar. Örgütlenmek zorundayız. 

Gemicilik kritik bir sektördür. Kritik bir alandır. Dünya ticaretinin büyük çoğunluğu gemi üzerinden sağlanır. O yüzden de hem iş kolunun farkına varıp, hem can güvenliğimizi hem de insanoğluna yakışır çalışma koşullarını talep etmek için DGD-SEN'e davet ediyoruz. Sendikamıza üye olamayabilirsiniz.  Resmi olarak başvurusu yapamayabilirsiniz. Bunun bizim için bir önemi yok. Bir karşılığı bir anlamı yok. Bu memlekette sendika üyeliğinin elbette ki örgütlü duruş açısından bir anlamı var ama fiiliyatta hiçbir karşılığı olmadığını hepimiz biliyoruz. O yüzden de birlikte mücadele etmek dışında başka şansımız yok. Başka koşulumuz da yok." 

KAYIP GEMİCİLERİN AİLELERİ ACIYLA BAŞ BAŞA BIRAKILIYORLAR 

"Bugün yüzlerce gemicinin, kaybolan gemicinin aileleri arıyorlar. Çocuklarının nerede olduğuna dair hiçbir fikirleri yok. Hiçbir açıklama yapılmıyor. Aileler kaderine teslim edilmiş. Evlerinde bu acıyla baş başa kalmak zorunda kalıyor ve her gün çocuklarının geleceği umuduyla işe dahi gidemiyor birçok aile. Kapı çalınır, çocuğum gelir. Işte biri bir haber gönderir. Evime bir tebligat gelir. Savcılık bir soruşturma başlatır diye insanlar evlerinde kalmış durumda. O yüzden biz Yiğit Acar'ı  bulmak zorundayız. Yiğit Acar'ı sadece Arzu Acar’ın oğlu olarak düşünmemek gerekiyor. Yiğit Acar kaybolan yüzlerce gemicinin, kaybedilen, iş cinayetlerinde kurban edilen binlerce gemicinin bir temsiliyeti gibi düşünmek gerekiyor. Eğer biz Yiğit’i bulursak gemilerdeki kayıpların önüne geçebiliriz. Bizim birlikte mücadele etmek dışında, örgütlenmek dışında başka koşulumuz, olanağımız yok."