Haber: Fatoş Erdoğan

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'na adalet ve hakikat talebiyle çıkışlarının 28.yılında gözaltına alındı.

Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995’ten bu yana, 28 yıldır kayıpların akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması için mücadele ediyor. 

Cumartesi Anneleri gözaltılara ilişkin İHD İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasını 10 Temmuz 1994'te Batman'da Hizbullah tarafından kaybedilen Edip ve İbrahim Çelik'in torunu Şevin Çelik okudu.

2-68

"Bugün, gözaltında kaybetmelere ilişkin yaşanmışlıkları kaydettiğimiz, büyük bir ısrar ve çaba ile hatırlama, bellek mekanına dönüştürdüğümüz Galatasaray’a çıkışımızın 28. yılı.

28 yıldır söylüyoruz: Devletin zorla kaybetme politikası kişinin yok edilmesi ile sınırlı kalmaz. İşlenen suçu ispatlayacak izlerin ve tüm kanıtların yok edilmesi ile devam eder. Bu yüzden suça ve geçmişe işaret eden her türden söz ve eylem yasaklama ile karşı karşıya kalır.

Gözaltında kaybetme suçuna işaret eden Galatasaray’ın müdahaleye maruz kalması, yasaklanması tam da bu nedenledir. Biz, gözaltında kaybedilenlerin hatırlanması, mekân ve zaman içinde görünür kılınması için Galatasaray’da ısrar ediyoruz. İktidarsa inkarın, unutturmanın  bir yöntemi olarak Galatasaray’daki varlığımızı ortadan kaldırmak istiyor. Bunu yaparken de hukuku ve etik değerleri ayaklar altına alıyor.

Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın barışçıl toplantısına müdahale, engelleme ve gözaltı yapmanın hukuka aykırı olduğununa karar verdi. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasaklama kararına dayanak gösterdiği gerekçeleri haklı ve ikna edici bulmadı. Buna rağmen engelleme ve gözaltılar devam ediyor. Hukukun, iktidar ve idare üzerindeki mutlak üstünlüğü yok sayılıyor.

AİHM'e göre, mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Dolayısıyla kesinleşmiş ve bağlayıcı bir AYM kararının yerine getirilmemesi, davaya konu ihlalin devam etmesi  yanı sıra, mahkemeye erişim hakkının da ihlalidir. Kısacası hukukun reddidir, keyfiliğin hükümranlığıdır.

3-55

Biz bu keyfiliği kabul etmiyoruz. Demokratik toplumun temel değerlerine, Türkiye’nin anayasal normlarına ve uluslararası hukuk kurallarına dayanan meşru taleplerimizde ısrar ediyoruz:


• Gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri açıklansın.
• Gözaltında kaybetme suçunun failleri üzerindeki cezasızlığa son verilsin; adalet sağlansın.
• Bir daha hiç kimse gözaltında kaybedilmesin.
• Türkiye, imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletlerin Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi imzalasın, onaylasın ve uygulasın.
• Galatasaray’daki keyfi yasağa son verilsin.


28. yıllımızda mücadele kararlılığımızın bir ifadesi olarak haykırıyoruz:

Unutmak, rıza göstermektir, UNUTMUYORUZ!

Unutmak, inkar etmektir, UNUTMUYORUZ!

Unutmak, cezasızlığa, suçun tekrarına yol açar, UNUTMUYORUZ!

Hatırlamak, yüzleşmeye, hesaplaşmaya çağrıdır, HATIRLIYORUZ, HATIRLATIYORUZ!"