Haber: Medine Yalçın

14 Mayıs 2023’te yapılan seçimlerde Adıyaman cumhurbaşkanlığın seçiminde il genelinde yüzde 81.98 seçime katılım oranı sağlarken 28. Dönem Milletvekili genel seçime yüzde 82,16 oranında katılım sağlandığı görüldü. Bununla birlikte cumhurbaşkanı seçiminde oyların yüzde 66.20’sini Recep Tayyıp Erdoğan , yüzde 31.24 dünü Kemal Kılıçdaroğlu, yüzde 2.18 ini Sinan Oğan, Muharrem İnce’nin ise yüzde 0.38 ini aldığı görüldü. Milletvekili seçimlerinde ise AKP yüzde 52.33, CHP yüzde 18.75, YSP yüzde 12.01,Yeniden Refah’ın ise yüzde 4.74 oy aldığı görüldü. 2018 seçimleriyle karşılaştırıldığında millletvekilli seçimlerinde AKP yüzde 2.68, YSP (HDP) yüzde 3.39 düşüte CHP’nin ise yüzde 6.65 yükselişte olduğu görüldü buna göre cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan yüzde 67.4, Muharrem İnce yüzde 20.04 Selahattin Demirtaş yüzde 7.39 Meral Akşener ise yüzde 3.40’lik oy almıştı. Türkiye’de 11 İlde yaşanan depremden etkilenen illerden biri olan Adıyaman’da genel seçim sürecini ve sonuçlarını HDP Adıyaman İl Eş Başkanı Bekir Gürbüz ve YSP 2. Sıra Milletvekili adayı İzzet Karadağ’a sorduk.

FtvWxW-XoAUrK55


 

Bekir Gürbüz (Adıyaman HDP İl Eş Başkanı ): Türkiye’de hukukun askıya alındığı insan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı bir süreçte Türkiye’nin geleceğinin belirlenecek bir seçim sürecine girildi.

Adıyaman ve çevre illerde yaşanan deprem süreci ülkenin 11 illinin enkaz altında kaldığı bir süreçte seçime girmesi bizim açımızdan da büyük bir eşitsizliğin ortaya çıktığı bir dönemdir. Zaten hukukun, adaletin, eşitsizliğin ve keyfiliğin olduğu bir dönemde seçmenin iradesinin ne kadar yansıyacağı da kuşkulu.

Gürbüz; zor bir süreçti bizim açımızdan da seçmen açısından da çünkü insanlar her şeyini yitirdiler yani hem canlarını hem de mallarını kaybeden bir seçmenin psikolojisi ne olacağı nasıl olacağını bizde bilerek yaşadık süreci geleceğe dair endişeler vardı. Seçmen nüfusunun yaklaşık yüz bini il dışında ya da daha önce 10 binlerin ülke dışına gelecek kaygısından dolayı göç ettiği bir ilde seçim sürecini tabi ki istediğimiz koşullarda yürütemedik ona rağmen tüm halkımıza ulaşmaya çalıştık mevut olan ilde genel başkanlarımızın da dahil olduğu toplantılar aldık köy köy, ev ev gezerek mevcut olan bu süreci birlikle enkaz haline gelen hem ülkeyi hem de Adıyaman’ı tekrar inşa etmek talebinde olduğumuzu ve bizim bunu yapacak güçte olduğumuzu söyledik, bu talebin kamuoyu ya da seçmende karşılık bulması için büyük bir çalışa yürüttük.

Gürbüz, Bu süreçte seçim çalışması yürütmek kadar, insanları sandık başına davet etmek kadar kullanılan oylara sahip çıkmakta çok önemliydi, Cumhurbaşkanı hükumet sistemi ile birlikte Türkiye’de zaten kuvvetler ayrılığı ilkesi de yok hükmünde olması bu nedenle tek adam rejimi maalesef seçime de yansımasına vesayet altına almış ve saraydan yönetilmektedir. Kendi tabanımızla birlikte bu usulsüzlüklerin önüne geçmek için ayrıca bir çaba içerisinde oluyoruz insanlara seçimde kendimizi anlatmak yerine her seçmene gittiğimizde sandığa sahip çıkın oyunuza sahip çıkın propagandası yapmak zorunda kalıyoruz.

Genel olarak çıkan tablodan memnun olmadığını söyleyen Gürbüz, bölge açısından bakıldığı zaman, kendini güvenceye almaya yönelik tercihler yapıldığı, toplumun, geleceğinin güvencede olması gereken bir sistemi tercih etmedikleri görülüyor oysa toplum güvencede değilse bireyin de tek tek güvencede olması mümkün değildir, gittiğim yerlerde gözlemlediğim kadarıyla iktidar seçmenlerin dahi bu tablo karısında mutlu olmadığını gözlemledim, insanlar mecbur bırakıldı.

14 mayısta olduğu gibi 28 Mayıs’ta da değişmesi yönünde bir beklentimiz var ve bu doğrultuda bir emek veriyoruz. Kim gelirse gelsin mevcut olan sistem içerisinde eğer siyaset yaparsa ülke yine bu kısır döngü ve dar boğaz içerisinde ekonomik sosyal siyasal kriz, 2. yüzyıla da gireceğini ama bu ülkenin bu toplumun bunu hakketmediğini düşüyorum, bu nedenle biz ısrar edeceğiz 29 Mayıs sabahı her şeyin güllük gülistanlık olacağı konusunda bir beklentimiz yok tabi ama bu toplumun bir nefes alsın geleceğe dair umutları yeşersin diye bu mücadeleyi veriyoruz. Beklentimiz herhangi bir koltuk bir iktidar veya iktidarın nimetlerinden yararlanmak değil daha çok toplum genel anlamda ki ihtiyaçlarını gören ve onları çözen çözmek isteyen bir lider etrafında ortaklaşmaktır Kılıçdaroğlu verdiği sözleri yerine getirme noktasında bir çaba içerisine girerse sonuna kadar parti olarak destekleyeceğiz ama mevcut klasik çizgide ısrar ederse bizde ona karşı gerekli muhalefeti büyüterek devam edeceğimizi belirmek isteriz.


WhatsApp Image 2023-05-27 at 15.11.09

İzzet Karadağ (Adıyaman YSP 2. Sıra Milletvekili Adayı)

Uzun zamandır bir seçim bekleniyordu, bir erken seçim bekleniyordu erken seçim olmadı genel seçim dönüştü. İnsanlar son 2-3 yıldır tüm umutlarını seçime yüklemişlerdi. Türkiye bir kriz içerisinde bir kaos içerisinde yaşıyor kaosun aşılması için demokratik yol eylem yerine işte seçim gelecek ve sorunlar seçim ile çözülecek diye bir beklenti içerisindeydi ancak seçim sonuçları iktidarı yeniledi. AKP iktidarı son 10 - 15 yıldır büyük bir otoriter rejim, bir baskı rejimi ve düşünceyi suç sayacak bir noktaya taşıdı. Basını tekelleştirdi, ülke bütçesini eline aldı tek elden her yeşi yöneten tek elden karar veren bir zihniyet ile bir krallık bir padişahlık düzeni gösteren yaşatan bir siyasal süreç topluma yaşattı. Böylesi bir düzende toplum kul düzeyine indi; düşünmekten korktu,’’ iktidar ne derse o doğrudur’’ anlayışı benimsendi benimsemeyenler içinde neredeyse tek seçenek haline getirildi. Peki bu değişim niye olmadı, AKP ve MHP öyle bir faşizmi uyguladı ki kendi dışında başka bir gücün olmadığı eğer açığa çıkarsa da bunların bölücülerin dış mihrapların Türkiye ye zarar veren kesimlerin örgütlediği onların maşası olduğu inancını her seferinde vatan, millet, bayrak din edebiyatyla topluma yedirmeye çalıştı kimi zaman inceden inceye gerçekten katı baskıcı bir şekilde bunu yaptı, biz gidersek ülke bölünür, biz gidersek bayrak yere düşer, her yer saldırı altında olur ülke yönetilemez olur elindeki basınlada yalan haberler yalan kaynaklar oluşturarak algı operasyonları yaparak bu konuda büyük projeler devreye koyarak kimi şahsiyetleri kullanarak basında bunların hepsini oluşturdu ve bir korku iklimi oluşturuldu biz bu korku iklimiyle seçime gittik bunun en büyük HDP geleneğinden gelen ve Yeşil Sol Parti seçime giren Türkiye’deki muhalefet kesimi oldu, Kürtlerin Alevilerin farklı inanç gruplarının kadınların ekolojistlerin sol sosyalist grupların oluşturdukları blok en büyük darbeyi yedi çünkü Tayyip Erdoğan muhalefete saldırırken de bizim üzerimizden saldırıyordu dolaysıyla bizim onlarla bir ittifakıımız yoktu ama bir ittifak mışız gibi ve bu ittifakı da dış mihrapların ya da kimi ellerin kontrol altındaki bir mekanizma olarak göstermeye çalışıldı. seçimin tamamını hem öncesini hem de seçim sürecini bununla götürdü topluma bir vaat vermedi toplumun açlık yoksulluk gibi temel ihtiyaçlarını, işsizlik, kamu kaynaklarının adaletsiz dağılımını vergide adaletsizliği doğanın talanını kadına yönelik saldırıyı asla gündemlerine almadılar ve buna dair bir demokratik gelişimin göstereceğine dair bir dil bir söylem ele almadılar ve buna gerekte duymadılar. Çünkü bir şey çözmüşlerdi eğer toplum korkutulursa ürkütülürse o toplum güce sığınır kaçacak eri yoktur bunun dünya tarihinde bir çok örneği vardır diktatörler iktidarlarını uzun yıllar bu şekilde sürdürmüşlerdir kimse diktatörden memnun değildir ama sandığa gidildiğinde yine diktatör seçilir büyük bir farkla seçilir bu bizi şaşırtmadı ancak şöyle bir umudumuz vardı;

Karadağ; Kılıçdaroğlu tek başına demokrasinin gelişmesi adına yeterli bir güçmüydü tabi ki değildi ama bir taraftan her şeyiyle netleşmiş baskı ve otorite de ısrar eden bunu da tek siyaset tarzı olarak koyan bir, AKP faşizmi vardı Kılıçdaroğlu kısmen Avrupa hukukundan bahseden hukukun tüm kriterlerini Türkiye de yaşama geçirilip yasal güvenceye koyması konusunda bir dil kullanan ötekileştirmeyi reddeden farklılıkları kabul eden bir dil kullandı biz de bu dilin eğer toplum fırsat verirse güçlendirilebileceğini geliştirilebileceğini ve demokrasinin yol ve yöntemlerini yaşamda yer bulabileceğinin olan inancımızla bu desteği sürdürdük.

Karadağ ; AKP’nin başlarken eşitlik adalet özgürlük ile başlamıştı her iktidara geldiğinde daha fazla merkezileşip otoriteleşen tekleşen bir yönetime girdi kendi içerisindeki farklıklıkları da tasfiye etti. Kurucularının hiç biri kalmadı ama gittikçe otoriterizmi, despotizmi, merkeziyetçiliği, tek yönetim sistemi olarak önüne koydu doğal olarak yönetimi daha fazla merkeziyetçi daha fazla otoriter olacaktır. Dolayısıyla demokrasi mücadelesi veren özgürlük mücadelesini verenler daha zor günler bekliyor olacak biz demokrasi ve özgürlük mücadelesi verirken zorluğun niteliğini ne olacağına bakmadık demokrasi arayışımızı hakikat arayışımızı en üst düzeyde sürdüreceğimizin sözünü verdik topluma dolayısıyla varlığımız bunun üzerinedir bizim açımızdan çok bir şey değişmeyecek ama toplumun umutları daha da küçülecek bunu şimdiden görebiliyoruz.

Seçim2023 Yerel Medya Koordinasyonu