HABER: FATOŞ ERDOĞAN

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davada bugün karar çıkması bekleniyor.

durusma

Kimyasal silah kullanımına dair tespitleri nedeniyle tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı, adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Çağlayan'daki İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Fincancı'nın 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla yargılandığı duruşma öncesi adliye önünde meslek odaları temsilcileri, CHP ve HDP milletvekilleri ile sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla 'Şebnem Hocaya özgürlük' başlıklı basın açıklaması yapıldı.

'TTB'NİN SAVUNDUĞU DEĞERLER YARGILANIYOR'

TTB Başkanı Fincancı'nın iki buçuk aydır tutuklu olduğu vurgulanan açıklamada, "Oysa ki bir duruşmaya bile çıkmaması gerekiyordu hocamızın. Yaptığı açıklama tamamen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip, soruşturma dahi açılmaması gereken bir durumdu" tespiti yapıldı.

Soruşturma açıldıktan sonra, davet gelmesi halinde savcılığa gidip ifade vereceğini söyleyen Fincancı'nın bir sabah ev baskınıyla gözaltına alındığı hatırlatılan açıklamada, şöyle denildi:

"Bu davalar, soruşturmalar ne Şebnem Hoca'mızın kişiliğiyle ilgili açılmış davalar ne de Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerine açılmış davalar. Açılan bu davaların hepsinin geldiği yer Türk Tabipleri Birliği'nin savunduğu değerler. Bu değerlere saldırı söz konusu. Nitelikli, ücretsiz, herkese ulaşılabilir sağlık hizmeti, demokrasinin hakim olduğu, barışın hakim olduğu bir ülkeyi arzulayan, bunun için mücadele eden bir örgüte saldırı şeklinde yorumlamak lazım."

TTB: GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

Duruşma öncesi Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi de, "Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya, geleceğimize ve örgütümüze sahip çıkıyoruz" açıklamasında bulundu. Demokrasi ve hukuk açısından utanç verici bir dönemin sona ermesi için toplandıklarını belirten TTB temsilcileri, şu değerlendirmede bulundu:

"Dün, Ankara’da TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması için açılmış olan davanın duruşmasındaydık. Bu adliyelerin önünde bizlere bedel ödetme niyetinde olanlar şunu bilmeliler, tarihin çöp sepeti bu niyeti besleyenlerle doludur. Tamamen siyasi hedeflerle ve ayan beyan bir hukuksuzlukla sürdürülen bu sürecin artık sonlandırılmasını, hukuki hiçbir dayanağı olmayan kararlarla halen tutuklu bulunan Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını bekliyoruz.

Geldiğimiz noktada mevcut iktidar çevreleri topluma demokrasi ve halk sağlığı için yıkım dışında bir şey vaat etmemektedir. Bu yıkım, hekimlerin meşru örgütü olan TTB’nin yargı eliyle muktedirler tarafından baskı altına alınmasında, Merkez Konseyi Başkanı’nın keyfi ve hukuksuz bir biçimde tutuklanmasında kendini göstermektedir.
Bu süreci hep birlikte, dayanışmayla aşacağımızı, Şebnem Hocamızı özgürlüğüne kavuşturacağımızı ve yine hep birlikte hekimlik değerleri, mesleki bağımsızlık, toplumun sağlık hakkı, demokrasi ve özgürlük için mücadelemizi sürdüreceğiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de kazanan, hekim meslek örgütümüz olacaktır."

DURUŞMA ÜÇ AVUKAT SINIRININ DEVAM ETMESİYLE BAŞLADI

Savunma avukatlarının önceki iki duruşmada büyük bir salona geçmeyi talep etmelerine rağmen bugünkü duruşma da küçük salonda yapılıyor. Bu nedenle çok sayıda izleyici ve gazeteci duruşmayı ayakta izlemek zorunda kaldı. Çağlayan Adliyesi önü de polis bariyerleriyle kapatırken, adliye çevresine çok sayıda çevik kuvvet polisleri konuşlandırıldı.

Mahkeme heyetinin de yerini almasıyla duruşma başladı. Savunma avukatları duruşma salonunun küçük olmasına yine tepki göstererek, mahkeme başkanına, "Bu ısrar neden?" diyerekten tepki gösterdi. Savunma avukatlarının da duruşmayı ayakta izlemek zorunda kalmadığına dikkat çekildi.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren de "Adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Hem baro başkanı hem savunmayı yapan avukat olarak avukat sınırı konusundaki kararınızı geri almanızı, uygun koşullarda savunmanın yapılacağı salona geçilmesini bir kez daha talep ediyoruz" diyerek, bu duruma tepki gösterdi.

Savunma avukatı Özkan Yücel de, adliye önündeki polis yoğunluğuna tepki gösterdi. "Adliye önü teslim alınmış durumda. Hiç baktınız mı? Barikatlar kurulmuş, 'sen giremezsin, sen girebilirsin'. Sorumlusunuz. Adliyede gerçekten daha büyük salon yok mu? Hukuk adaleti temin etmek için vardır ama aynı zamanda vicdandır da" dedi. Mahkeme heyetine, hukuktan yana tavır koymalarını isteyen Özkan, "Bu kadar güvenlik önlemine ihtiyaç var mı? Kimden neyi saklıyorsunuz? Bu korku, bu önlem niye? Karl Marks'ın bir sözüyle size seslenmek istiyorum: 'Başlarını özgürleştirebilmek için önce kendinizi özgürleştirin'" çağrısı yaptı.

Savunma avukatlarının taleplerini reddeden mahkeme heyeti, Şebnem Korur Fincancı'ya beyanda bulunması üzerine söz verdi.

FİNCANCI: 'NEDEN Mİ HEDEFTEYİZ? İKİZDERE DE KIRMIZI PULLU BALIKLARIN DA HAKKINI SAVUNDUĞUMUZ İÇİN...

Geçtiğimiz duruşmada da, "Savunma değil beyanda bulunacağım" diyen Şebnem Korur Fincancı şöyle konuştu:

"Öncelikle herkese teşekkür ediyorum. Karar ne olursa olsun; bizi bir araya getiren bu duyguyu, yurttaşlık bilincini, kolektif varoluşu sağlamak önemli. TTB 70 yıl önce tam da bu amaçla ve anayasal güvenceyle kurulmuştur. Bu dava üzerinden yaratılmak istenen korku iklimi; ifade, düşünce ve bilim özgürlüğüne yasak anlamına gelmektedir. Ama nafile! Korkunun ecele faydası yok! Bizim örgütümüz TTB'dir. TTB neden mi hedefte? Herkese nitelikli, ücretsiz, eşit sağlık hizmeti istediği için... Toplumsal, koruyucu sağlık hizmetlerini öncelediği için... Sağlığın ticarileştirilmesine ve özelleştirilmesine karşı çıktığı için. Kışkırtılmış sağlık politikalarına, sağlıkta şiddete, çalışma barışını bozan uygulamalara, adrese teslim kadrolaşmaya karşı çıktığı için... Ekolojik yıkıma ve krize karşı her türlü canlıya sahip çıktığı için."

Tutuklanan belgesel yönetmeni Sibel Tekin'in iddianamesini de kendisi hakkında iddianameyi hazırlayan savcının hazırladığını düşündüğünü söyleyen Şebnem Korur Fincancı, "Çünkü o savcı da bana işimi öğretmeye çalışmıştı. Meğer o savcı belgesel çekmeyi de biliyormuş" dedi.

EMRE İTAAT ETMEK KİMSEYİ SORUMSUZ KILMIYOR

Eski ülkü ocakları başkanı Sinan Ateş cinayetini de hatırlatan Fincancı, savunmasını şöyle tamamladı: "Gencecik bir akademisyen (Sinan Ateş), mahallerde uyuşturucu satan, 35 yıl hüküm giyen bir taraftan öldürüldü. Bu ülkede, insan öldürmek failleri cezaevinde tutmaya yetmiyor ama bilimsel görüşünü vermek insanların cezaevine girmesine neden oluyor. Çıkar karşılığı bu ülkenin yazgısını birilerinin ellerine teslim eden gerçek vatan hainleri de yargılanacak. Emre itaat etmek kimseyi sorumsuz kılmıyor. Bizim karşı duruşumuz da budur; kötülük hiç kimseye bulaşmasın diye."
Financı'nın savunmasının ardından salondaki izleyiciler alkışladı.

TÜRKDOĞAN: TMK 7/2 UYGULANMIYOR

Mahkeme müdafi avukatlarının beyanlarıyla devam etti. İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, müvekkilinin tutuklu yargılanmasıyla anayasanın 18. maddesinin ihlal edildiğini söyledi. Türkdoğan, Fincancı’ya yöneltilen 'örgüt propagandası' (TMK 7/2) suçlaması yönünden anayasaya aykırılık talebinde bulundu ve "Bu ülkenin anayasası, taraf olduğumuz yasalar uygulanmayacaksa çok ciddi bir sorunumuz var demektir. 2019'da TMK 7/2'ye ekleme yapıldı, 'düşünceyi açıklamak suç oluşturmaz' diye. Bu niye uygulanmıyor da Şebnem Korur Fincancı burada yargılanıyor?"

Anayasa'nın 37'inci maddesine atıfta bulunan Türkdoğan, mahkemenin tabii hakim ilkesinin gerekliliklerini yerine getirmediğini vurgulayarak, bu yönden de anayasaya aykırılık itirazında bulundu. Bu itirazların ciddiye alınması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, AİHM’in Polonya hakkındaki kararlarını hatırlatarak, "İktidarın siyasi kazanım elde etmek amacıyla yaptığı tüm bu yargılamalar AİHM'den dönecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Devlet vatandaşına tuzak kuramaz" diyen Türkdoğan, savunmayı raporlar, Anayasa Mahkemesi ve taraf olunan uluslararası yasa ve sözleşmelere atıf yaparak yaptığını söyledi. İktidarın yargı üzerinde baskısının olduğunu ifade eden Türkdoğan, Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş kararlarını örnek olarak sundu ve "Katolog suç yok ortada ama müvekkilimiz tutuklu" dedi.

Siyasi iktidarın niyetinin, özel yetkili mahkemeleri getirmek olduğunu anlatan Türkdoğan, anayasaya aykırılık talebine ilişkin 13 sayfalık dilekçesini yazılı olarak mahkemeye sundu. Türkdoğan, Fincancı’nın beraatını, mahkeme aksi kanaatte ise tutukluluğuna son verilmesini istedi.

AVUKAT YILDIRIM: SUÇ UNSURLARI OLUŞMAMIŞTIR

Üç duruşmada da davanın anayasaya aykırılığını anlattıklarını belirten Avukat Hülya Yıldırım, "Tüm bunlara karşın ısrarınız, kararların siyasi olduğunu gösteriyor. Biz de ısrarcıyız, suç unsurları oluşmamıştır. Sinan Ateş cinayetinde şüpheli olan bir kişi, cinsel saldırı faili bir kişi serbest bırakılabiliyorken Şebnem Korur Fincancı’nın salıverilmesinde mahkeme kamuya yönelik nasıl bir tehlike görüyor?" sorusunu yöneltti.

Öte yandan duruşma sırasında koridorda bulunan çok sayıda polisin telsiz sesinin gelmesine izleyiciler ve avukatlar tepki gösterdi. Avukat Meriç Eyüpoğlu, telsiz seslerinden dolayı konsantre olamadığını söyledi.

AVUKAT EYÜPOĞLU: KARŞIMIZDA ÂDETE BİR KARA DELİK VAR

Duruşma tarihlerinin kısa aralıklarla verilmesine dikkati çeken Avukat Meriç Eyüpoğlu ise şunları söyledi: "Sanırım bu son savunmam olacak. O kadar çok hukuka aykırılık oldu ki yaz yaz bitmedi. Adeta bir kara delik var karşımızda. Ne desek boşluğa düşüyor. Baştan sona hukuka aykırılıkları yaşadık. Şebnem Korur Fincancı'nın ifadesini almadan önce davaname hazırlayan, sonra iddianameyi hazırlayan savcı, ne olur ne olmaz diye TTB Merkez Konseyi üyeleri için bir de 'örgüt üyeliği' soruşturması başlatıyor. Biz böyle savcıyı anmayalım da ne yapalım?".

Önceden mütaalanın hazırlanmış olduğunu belirten Eyüpoğlu, bunun adil yargılama ve en temel insan haklarına aykırı olduğunu ifade etti ve ekledi: "Savcının deliller dahi tartışılmamışken, önceden hazırladığı mütalaa ile davaya gelmesi adil yargılamaya da etik ilkelere de aykırıdır. HSYK'ye disiplin ve görevi ihlalden başvuracağız."

Avukat Özkan Yücel ise şu savunmayı yaptı: "Size adına hukuk denilen, helvadan yapılan puttan bahsedeceğim. Siyaset, yargı eliyle toplumu dizayn ediyor. Size de aynı şeyleri söylüyorlar. (Mahkeme heyetine hitaben) İstenmeyen kararları veren hâkim, savcıları al, gönder, sür. Bunlar sizin için parmak sallama anlamına gelmiyor mu? O şov devam ediyor. İlk duruşmada söyledik. Bu olmaz dedik. Cumhuriyet savcısına 'Mütaalan nedir?' diye sormadınız. Bugün de aynı şeyi yaptınız. Hukuk böyle bir şey değil. 3 aydır tutuklu. Ne karar vereceksiniz acaba? Bu sessizliğinizden korkuyoruz. Adil bir kararın çıkacağı konusunda endişeliyiz. Umarım utanmak zorunda kalırız. Biz sizinle hukuk üzerinden konuşuyoruz. Bu sessizliğiniz teslimiyet sessizliği gibi geliyor. Size Venedik, AİHM kararlarını sunduk. Tutukluluğa devam derseniz madalya olarak boyumuz da taşırız ama hukuku zedelemiş, yaralamış olursunuz. İlk duruşmada daha beraat kararı vermeniz gerekiyordu. Bir an önce müvekkilin beraatini karar verin ve bu şov bitsin" dedi.

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Daha sonra son sözleri sorulan Şebnem Korur Fincancı "Bitmedi sürüyor o kavga ve sürecek, yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek" dizelerini okuyarak, beyanını tamamladı.

KARAR AÇIKLANDI

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın tutuklu yargılandığı davada karar açıklandı. Şebnem Korur Fincancı program 2 yıl 8 ay ceza aldı ve tahliyesine karar verildi.

****

DURUŞMADAN NOTLAR

12.41: Şebnem Korur Fincancı son sözlerinde, gazeteciler gününü hatırlatarak, teşekkür etti. "Selçuk Kozağaçlı yargısız infazla karşı karşıya kaldığında hukuk iktidarın fahişesidir, sözüne katılıyorum" dedi ve "Bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar/ yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte,  yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!" şiiriyle sözlerini bitirdi.

Davaya 13.30'a kadar ara verildi, karar açıklanacak.

12.38: Av.Özkan Yücel: 3 aydır tutuklu bulunan Şebnem Korur Fincancı hakkında ne karar vereceksiniz umarım bizi utandırırsınız. Hukuk adına tahliyesini talep ediyorum.

12.34: Avukatlar son söz öncesinde söz aldı. Av. Özkan Yücel mahkemeye "helvadan bir put yapmışsınız acıkınca yiyorsunuz. Siyasi iktidar yargı eliyle muhaliflere parmak sallıyor. size de aynısı yapılıyor , istemedikleri kararları alınca sizleri de sürüyorlar." dedi.

12.25: Av. Meriç Eyüboğlu AİHM'in Selahattin Demirtaş kararını hatırlattı. Adil yargılanma hakkı ihlalleri kararlarına atıf yaptı: Beraat kararı verilmesi gerekiyor. TV yayına çıkmak diye bir suç olamaz. Hakim karar için son sözlerini söylemelerini istedi ve duruşmayı bitireceğini söyleyeceğini belirtti. Şebnem Korur Fincancı son sözlerini söyleyecek. Hakim Anayasa'ya aykırılıkla ilgili taleplerini reddetti.

12.24: Meriç Eyüboğlu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 18. maddesini hatırlattı.

12.20: Av.Meriç Eyüboğlu beyanına devam ediyor. Av. Eyüboğlu, duruşma savcısının ilk celseden önce esas hakkındaki mütalaasını hazırlamasının, değiştirmeden her celse tekrar etmesinin davadaki adil yargılanma hakkı ihlalini gösterdiğine dikkat çekti.

Saat 12. 08: Av.Meriç Eyüboğlu beyanına başladı. Meriç Eyüboğlu salonun yetersizliğini tekrar hatırlatarak sözlerine başladı: Şebnem Korur Fincancı'nın ifadesini almadan önce davaname hazırlayan, sonra iddianameyi hazırlayan savcı, ne olur ne olmaz diye TTB Merkez Konseyi üyeleri için bir de 'örgüt üyeliği' soruşturması başlatıyor. Biz böyle savcıyı anmayalım da ne yapalım?" Ne söylersek söyleyelim bir kara delik var sözlerimiz oraya düşüyor. Hukuka aykırılıkları söyledik, söylemediğimiz bir şey kaldı. Savcı hakkında HSYK incelemesi talep ettik, savcı önceden hazırlanmış mütalaa sundu. Bu konuda HSYK incelemesi talep ettik.

11.49: TTB avukatı Av.Hülya Yıldırım beyanına başladı, "Burada siyasi bir yargılama yapılıyor" dedi. "Savcı tutukluluk devam gerekçesi sunmadı "diyerek AİHM ve AYM kararlarına atıf yapıyor. Mahkeme başkanı, duruşma salonu dışarısından "uğultu" gelmesi durumunda koridoru boşalttıracağı yönünde uyarı yapılmasını istedi. TTB avukatı Hülya Yıldırım bunun üzerine bu salonda duruşma yapılmasının zor olduğunun tutanağa geçirilmesini istedi. "Ben gayet iyi duyuyorum" diyen mahkeme başkanı, "herhangi bir zorluk olmadığı için" bu talebi reddetti.

11.30 : Av. Öztürk Türkdoğan davaya ilişkin Anayasaya aykırı bulunan durumları yazılı olarak mahkemeye sundu. Av. Türkdoğan: "2019'da TMK 7/2'ye ekleme yapıldı. 'Düşünceyi açıklamak suç oluşturmaz' diye. Bu niye uygulanmıyor da Şebnem Korur Fincancı burada yargılanıyor?" diye sordu. Anayasa’nın 90. maddesini hatırlatan Av. Türkdoğan mahkemenin bu görüşleri ve kararları dikkate almak zorunda olduğunu belirtti. Av. Türkdoğan, anayasaya aykırılık itirazı doğrultusunda TMK 7/2 yönünden AYM'ye başvurulmasını ve davanın durdurulmasını talep etti.

10.48: İHD Eş Genel Başkanı Av.Öztürk Türkdoğan söz aldı: "Bu yargılamanın tutuklu devam etmesi hukuka aykırıdır. Anayasa'da yazan maddeleri hatırlatmaya devam edeceğiz."

10.45: Şebnem Korur Fincancı'nın beyanının tamamı

"Bu inanılmaz bir dayanışma. Buna tanıklık etmek çok kıymetli. Karar ne olursa olsun, bizi bir araya getiren bu duyguyu, yurttaşlık bilincini, kolektif varoluşu sağlamak önemli. TTB 70 yıl önce tam da bu amaçla ve anayasal güvenceyle kurulmuştur. Bu yıl yasayla kuruluşunun 70’inci yılını kutlayacağız. Bu dava üzerinden yaratılmak istenen korku iklimi, ifade, düşünce ve bilim özgürlüğüne yasak anlamına gelmektedir. Ama nafile! Korkunun ecele faydası yok! Bizim örgütümüz TTB'dir! Bir daha kimyasal silahı kimse ağzına alamıyorsa bu korku ikliminin bir göstergesi.  Meslektaşlarım hayretle izliyor. O yüzden biz şişirmeye devam edeceğiz. Siz nasıl bir karar verirseniz verin biz şaşırmaya devam edeceğiz. O nedenle neden hedefte olduğumuza dair seçilmiş heyetlerimiz toplanarak hedef alınmanın gerekçelerini sıraladı.

Neymiş bizim suçumuz? Nitelikli, anadilinde ve herkese eşit sağlık hizmeti dediğimiz için. Üç beş dakikada muayene olmaz, bununla sağlığa erişemezsiniz dediğimiz için. İnsanlar ölmesin dediğimiz için. Sağlıkta şiddet, niteliksiz sağlık hizmetine dönüştüren bu projeye karşı çıktığımız için. Ekolojik krize karşı durduğumuz için. Unutmadım ben İkizdere’de öldürülen o kırmızı balığı, onu savunmak için bu memleketteyim ben. Pandemide ekonomi ve siyasetin halkın sağlık hakkının önüne geçtiği için hedefteyiz. Kayyım rektörlere karşı çıktığımız için. Demokrasinin, adaletin olmadığı bir ülkede sağlığın da olmadığını söylediğimiz için hededfteyiz. Yeni bir proje olarak sunulan beyaz reformun sağlıkta dönüşüm projesi olduğunu söylediğimiz için hedefteyiz. Ve tabii ki TTB’nin hedefe alınması hiç şaşırtıcı değil. Adalete de tam da bu hedef gösterilirken toplum öyle düşünmüyor. Özellikle salgın döneminde en güvendiği kurumlar arasına yerleştiriyor TTB’yi.

Bu ülkede kutuplaştırılıyor kurumlar. En az güvenilen kurumlar arasında da sonuncu. Düşmanlaştırmaya çalıştıkları kitleler de TTB’ye güveniyor.  Koğuş arkadaşım Sibel Tekin ile sanıyorum ki savcımız aynı. O iddianamedeki birtakım ifadeler aynı. Bana işimi öğretmeye çalışan savcı, belgesel de çekmeyin diyormuş. Karanlıkta belgesel çekilmez demiş. Bize de bir örgüt bulmaya çalışıyorlar ama açıkça söylüyoruz TTB’nin örgütümüz olduğunu. Her 5 kişiden 4’ü gittikçe daha fazla insanın düşüncelerinden dolayı cezaevine konulduğunu düşünüyor. Yolsuzlukta AB ülkeleri arasında sonuncular arasındaymışız. En yolsuz ülkeymişiz. Yargıda da yolsuzluk olduğunu düşünüyorlar. Hakkınızda böyle şeyler düşünülüyor olması sizi çok rahatsız ediyor olmalı.  

8 gün sonra yoldaşım Hrant Dink’in katledilmesi üzerinden 16 yıl geçti. Sevgili arkadaşım Tahir Elçi’nin katlediği Dört Ayaklı Minare’yi bir daha gidip göremedim ben. Atanmış bakan siyasi cinayet yok demiş. Yok ama bu cinayetleri kimler işliyor? Bu ülkede insan öldürmek birisini cezaevinde tutmaya yetmiyor ama bilimsel görüş belirtmek birisini cezaevinde tutmaya yetiyor. Araştıranlar cezaevine girmek zorunda kalıyor bu ülkede. Çünkü biz vatan hainleri olarak lanse ediliyoruz bu ülkede. TTB Merkez Konseyi ikinci Başkanı Ali İhsan Ökten'in okuduğu Nazım'ın "vatan hainliğine devam diyoruz hala" şiirinde olduğu gibi. Bu ülkenin yazgısını birilerinin ellerine teslim edemem. Hiç unutulmasın ki onlar da yargılandılar mahkemelerde.  Bizim karşısında durduğumuz şey budur, kötülük kimseye bulaşmasın.  Bu ülkenin de Eichmann'ları var."

Şebnem Korur Fincancı yargılanması gereken ve yargılanacak olanların kendi çıkarları için bu ülkeye ve halklarına ihanet edenler olduğunu belirtti.

Şebnem Korur Fincancı savunmasını, “İnsan kalacağız biz bağışlanmazlık pahasına” şiiriyle sonlandırdı. Salondakiler Şebnem Korur Fincancı'nın savunmasına alkışlarla karşılık verdi.

10.36: Fincancı konuşuyor: "TTB bu ülkede en güvenilir meslek örgütlerinden biridir" diyen Financı;  mahkeme heyetine yapılan araştırmalardan örnekler verdi. Yurttaşların adalete güveninin olmadığını, haksız tutuklamalar, düşünce suçları ve siyasi gerekçelerle tutuklamalara olduğunu düşündüğünü söyledi. Yolsuzluk oranlarında yargının da oranın yüksek olduğunu belirtti. "Vatan haini diyorlar bize vatan hainliğine devam ediyoruz hala, bu ülkede kimin vatan haini olduğunu takdirinize sunuyorum, bir gün onlar yargılanacak." dedi.

10.29: Fincancı konuşuyor: "Hedef TTB, neden hedef gerekçeleriyle açıklayayım. Eşit ücretsiz sağlık hizmetleri istedik. 300 bin insanı kaybettik pandemide. Sağlık tüketim nesnesi olamaz. Şehir hastaneleri gençlerimizin geleceğini ipotek altına almasın, 5 dakikada muayenehane olmaz, niteliksiz sağlık hizmetleri olmasın, ucuz iş gücü olmasın dedik. Doğaya, yeşile sahip çıkıyoruz. İkizdere'de allı pullu balıkların ölmesini unutmuyorum. Üniversitelerde kayyumlara karşı çıktık, demokrasi ve adalet olmazsa sağlık olmaz dedik."

10.26: Şebnem Korur Fincancı beyanına başladı: "TTB 70 yıldır var. Bu saldırı ifade özgürlüğüne saldırı olduğu kadar TTB'ye de yöneliktir. TTB meslek örgütü üyeleriyiz hedef Türk Tabipleri Birliği'dir."

10.25: Mahkeme başkanı, Milli Savunma Bakanlığı'nın müdahil olma talebi de dahil, bütün talepleri reddetti.

10.19: Eski İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel adliye dışındaki polis ablukasına değindi. "Bir alan bütünüyle kapatılmış, burada hekimler, avukatlar var bu önlem kime gerek var mı" dedi ve büyük salon talebini yineledi. 3 avukat sınırına itiraz etti.

10.12: Mahkeme başladı. Başkan Savunma Bakanlığı’nın tekrar müdahil olma talebinde bulunduğunu söyledi. Bu talep ilk duruşmada reddedilmişti. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren küçük salon ısrarının nedenini soruyor. "Bu davayı neden bu koşullarda sürdürmeye devam ediyorsunuz, ret kararları alıyorsunuz, 3 avukat sınırına devam ediyorsunuz bunlar adil yargılanma hakkının ihlalidir. Bir kez daha sizden bu kararları gözden geçirilmenizi talep ediyorum" dedi Usule ilişkin avukatlar itirazda bulunmaya devam ediyor.

10.00: Şebnem Korur Fincancı duruşma salonunda. Duruşmaya katılanların selamlarına neşeyle selam veriyor. "Sizi seviyorum" diyenlere "ben de sizi seviyorum suçum zaten sizi sevmek" dedi.

09.50: Şebnem Korur Fincancı'nın duruşmasına CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekilleri Necdet İpekyüz, Oya Ersoy, Hüda Kaya, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, KESK eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, DİSK, İHD, TİHV, TİP, Sol Parti, Barış Akademisyenleri, Cumartesi Anneleri, TBB ve il Baro temsilcileri, İl Tabip Odaları, Halkevleri, SYKP, Kaldıraç, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Demokrasi İçin Birlik, Af Örgütü, Konsolosluk temsilcileri ve çok sayıda hak savunucusu katıldı.

Amerika, Hollanda, AB, Norveç, İsviçre, Konsolosluk temsilcileri, İHD Eş Genel Başkanları Eren Keskin, Öztürk Türkdoğan da katılanlar arasında.

09.41: Dünya Hekimler Örgütü adına Jacques de Haller (WMA) konuştu.

09.37: Avrupa Hekimler Örgütü (CPME) adına Ole Johan Bakke konuştu.

09.35: TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın duruşması öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını TTB Merkez Konseyi ikinci Başkanı Ali İhsan Ökten okudu.