Türkiye'nin eksiği girişimcilik değil, bu şartlar altında bile girişimciler var. Eksik olan şey gerekli ortam, sermaye, öngörülebilirlik ve absürtlükler silsilesine takılmamak. Mansur Yavaş, "Ankar...

Türkiye'nin eksiği girişimcilik değil, bu şartlar altında bile girişimciler var. Eksik olan şey gerekli ortam, sermaye, öngörülebilirlik ve absürtlükler silsilesine takılmamak. Mansur Yavaş, "Ankara'da esnafa destek için" Yemeksepeti'nin klonunu kurduğunu ve sıfır komisyonla çalışılacağını açıkladığında ben bile delirdim ki, Nevzat Aydın olsam herhalde bugüne kadar ödediğim bütün vergi tahakkuk fişlerini belediyenin önüne fırlatır ateşe verirdim. Bu devletçi yaklaşım, bu üstüne vazife olunmaması gereken işler, malasef zehirli bir akım ve yayılıyor Evet, tekrarlıyorum, CHP belediyelerinde devletçi bir kafa yayılıyor. Bu kafa 1940'ların kafasıdır. Bu kafa ülkeyi yıllarca sağ siyasete mahkum etmenin sebebi olan kafanın devamıdır. Bakın, Mansur Yavaş durumu nasıl açıklıyor? – İtirazlara bakarsanız ne kadar doğru yolda olduğumuz görülüyor. En fazla itiraz eden firma, hissesinin büyük kısmını İngiltere’ye satmış bir firma. Yüzde 38’den, itirazlar sonucunda yüzde 10, 11 gibi bir komisyona inmiş bir firma. Esnafımız zaten darda. Yüzde 0 komisyonla aynı hizmeti biz vererek iki yıldır kaybettiklerini toparlamaya çalışacağız. Bu da belediyecilik görevlerimizden biri. Şimdi bu paragraftaki her bir cümle, aslında bizim bu ülkede ne kadar da seçeneksiz kaldığımızın birer tezahürü. Mesala ilk cümleye göre, itiraz zayıf ise haklısınız demek oluyor, hiç sıkıntı yok. Yahu düne kadar sizin itirazlarınız zayıf değil miydi başkan ne oldu şimdi? İkinci cümleye göre hisselerinizin büyük kısmını İngilizlere satıp bir unicorn yarattıysanız, sizden aşağılık kimse yok. Üçüncü cümle ise, bu oranların böyle olmadığını sağır sultan biliyor, komisyon anca kuryelik hizmetini motosikletiyle beraber verdiği durumda otuz sekizleri bulabiliyor ki bu da motosiklet yatırımı ve bordrolu birkaç motorcunun istihdamı açısından bakıldığında restoran için daha karlı bile denebilir. Yahu çoğu restoran, geçtim motorcunun sigortasını tam yatırmayı filan, toplama motorlarla ve saçma sapan güvenlik ekipmanlarıyla ve eksik eleman çalıştırarak kim bilir kaç kişinin ölümüne vesile olacaktı, bu tür girişimler olmasaydı, yalan mı? Türkiye'de yaşıyoruz, lütfen birbirimizi kandırmayalım. Dördüncü cümle, esnafımız darda ise her şey mubah, arttırın vergileri, kurun hiçbir mahareti olmayan köhne köhne kurumları. Yani bir düşünsenize, siz öğrenciliğinizden beri inşa ettiğiniz kocaman bir yapı kuruyorsunuz, bütün dünyanın gözü gıptayla bakıyor. Mükemmel bir iş modeli. Türkiye'de paket servis kavramını oturtmuşsunuz, rekabet sistemiyle restoranları belli bir kalitenin üzerine taşımışsınız; öyle ki bu rekabet neticesinde Türk halkı artık lahmacunu gazete kağıdına sarılmış değil de kraft kartonda kutulanmış şekilde, yanında Haribo ikramıyla alıyor. Binlerce çalışana ulaşmış, milyonlarca vergi ödemişsiniz. Sizin ödediğiniz vergiyle size rakip olunuyor, üstelik para kazanma amacı da yok, sizin verginizi yakarak size rakip olunuyor. Yahu böyle saçma şey olur mu? Bu devletçi anlayış, çok tehlikeli bir anlayıştır. Bu ülkede insanların bir işe kalkışmaması için binlerce sebep varken, üzerine bin tane daha eklemektir. Türkiye'nin özel sektöre, yeni girişimcilere ihtiyacı varken devletin kendisi bu insanlara rakip oluyor. Ankara'da yaşanan şeyin bir benzeri İstanbul'da da Beltur'un (ki Beltur diye bir şirketin varoluşu da sorgulanmalı) hamburgercilik işine girmesi. On sekiz çeşit hamburgeri halka ucuz fiyatlarla ulaştıracakmış. Helal olsun size bu vergiler. Peki acaba bütün İstanbul halkının ihtiyaç duyduğu hizmet, ucuz hamburger yemek isteyen insanları finanse etmek mi gerçekten? Besim Tibuk, Youtube'da yıllar sonra muhtemelen kendisinin bile şaşırdığı bir popülarite kazanmış durumda. Kendisinin katıldığı programları beğenerek izledim, döneminin çok ilerisinde biri. Kimdir nedir bilemem, güncel hiçbir konuşmasını izlemedim, 90'ların siyaseti ilgimi çektiği için Reha Muhtar'lı programlarını filan izledim sadece. Milli Eğitim'i özelleştireceğini anlattığı bir konuşmasında aynen şöyle diyor: "Bakanlıkta kaç kişi olacak biliyor musunuz, dört! Bakan, yardımcısı, şoförü, sekreteri. Beşinciyi alırsan, ertesi gün 100bin kişi olur!" 2021 yılının siyasetinde bize reva görülen, restoranlara hizmet etmek için ülkenin birkaç unicorn'undan birine rakip olan Ankara Büyükşehir Belediyesi ile halka on sekiz çeşit gurme hamburgeri ekonomik fiyatlarla ulaştırmak için mekan açan İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Ben her iki ilde de büyük bir değişimin öncüsü olmayı başarmış bu iki başkandan böyle saçma sapan icraatlar görmeyi sindiremiyorum, kabullenemiyorum, oturun biraz düşünün. Hadi Mansur Yavaş bir piyasa deneyimi yok. Ekrem İmamoğlu aile şirketi yönettim şudur budur diye anlatıyorsunuz yahu, belediyenin işi gurme hamburgercilik midir gerçekten? E kardeşim, bütün gündem olmuş mafya, paramount bilmem ne, sen CHP'ye sallıyorsunculara söyleyelim, ya kime sallayayım? Laf anlatabilme ümidi taşıyorum da sallıyorum. Benim salladığım umutlarımın yitip gittiğinin altını çizenlere. Öbür taraftan ne beklentim var ki, nesini düzelteyim ki, ne diyeyim? İsyanım bu alternatifsizliğe. Bu ülkenin kalkınması, bu devletçi, popülist kafalarla, bu el alem ne der siyaseti ile ne teoride ne pratikte mümkün değildir.