İSTANBUL (AA) - Türk diplomasisinin tarihini ve gelişimini ele alan "Cumhuriyet'in 100. Yılında Türk Dışişleri" sempozyumunda bugünkü Dışişleri'nin temelini oluşturan Reisülküttaplık tartışıldı.

İstanbul'da yapılan "Cumhuriyet'in 100. Yılında Türk Dışişleri: Asırların Diplomasi Birikimi" başlıklı sempozyumda Türk hariciyesinin tarihi kökeni oluşturan Reisülküttaplık müessesesi ele alındı.

Hem ilk reisülküttaplara hem de zaman içerisinde aldıkları görevlerin değişmesine vurgu yapılan sempozyumda, Osmanlı'daki hukuk ve siyaset sisteminin diplomasiye olan etkilerine de işaret edildi.

- "Tek taraflı diplomasi Karlofça ile son buldu"

Sempozyumun ilk oturumunda Prof. Dr. Gül Akyılmaz, Osmanlı Devleti’nin diplomasi ve yönetim anlayışında zamanla ortaya çıkan değişiklikleri ve Reisülküttaplık müessesesinin Hariciye Nezaretine dönüşünü masaya yatırdı.

Osmanlı hukukunun Reisülküttaplığa etkilerini ve 400 yıllık süreci araştırdığını kaydeden Akyılmaz, reisülküttapların uzun yıllar boyunca nişancının emrinde çalışan bir görevli olarak kaldığını ve dışişlerinin esas itibarıyla nişancının görev alanında olduğunu ifade etti.

Akyılmaz, Osmanlı hukukunun getirdiği sınırlamalar ve uluslararası sistemde sahip olduğu güçten ötürü tek taraflı diplomasi yürüttüğünü ve bu durumun 1699 Karlofça Antlaşması'yla değiştiğini dile getirdi.

"Diplomasi bir vakit kazanma meselesi olarak görülüyordu." ifadesini kullanan Akyılmaz, II. Mahmut döneminde diplomasinin uluslararası sorunların çözümünde nihai seçenek olarak görüldüğünü söyledi.

Akyılmaz, 1836'da Hariciye'nin kurulmasıyla son reisülküttap Mehmet Akif Efendi’nin Hariciye Nazırı olduğunu kaydetti.

- Diplomasi, 16. yüzyılda önem kazandı

Doç. Dr. Recep Ahıskalı, arşiv belgelerindeki reisülküttap listesi üzerine değerlendirmede bulunarak, reisülküttapların hem bürokrat hem de asker olarak yükseldiklerini ifade etti.

Ahıskalı, reisülküttapların meslekleri icabı edebi yönleriyle de geliştiklerini ve bir kısmının divan şairi olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Zahit Atçıl, "Fütuhattan Diplomasiye Geçiş: 16. Yüzyıl Osmanlı Devleti'nde Dış Politikanın Dönüşümü" başlıklı sunumunda, yönetici elitin dış politika dönüşümündeki rolünü, dönüşümün neden ve nasıl oluştuğunu anlattı.

Atçıl, Osmanlı sultanı ve yönetici elitinin 16. yüzyılın ortalarında diplomasiyi dış politikanın temel aracı olarak görmeye başladığını belirtti.

16. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı-Habsburg ve Osmanlı-Safevi olmak üzere iki büyük rekabetin bulunduğunu söyleyen Atçıl, zahmetli rekabetten yorulan herkesin barış yapacak hale geldiğini dile getirdi.

Atçıl, Osmanlı'nın genişlemeci politikalarının 16. yüzyılın ortalarında diplomasinin merkezde olduğu bir politikaya dönüştüğünü ifade etti.