Yeni Yaşam Gazetesi’de yer alan habere göre, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, derneğin üyeleri Barkın Timtik ve Oya Aslan’ın bu dosyadan, Avukat Özgür Yılmaz’ın başka bir dosyadan tutuklu; 18 avukatın tutuksuz yargılandığı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davası bugün de devam etti.

Avukatlara ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamaları yöneltilen davada 11 Kasım Cuma günü karar çıkması bekleniyor. Davanın İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nin içindeki duruşma salonunda görülen duruşmasının ikinci oturumu tutuklu avukatların savunması ile devam etti.

‘Erdoğan’ın 6 kez yaptığı konuşma bu, dosyanın esasıdır’
Duruşmada ilk olarak dün savunması yarım kalan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı söz aldı.

Selçuk Kozağaçlı, 2013 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın gözaltına alınan avukatların bürosunda 11 çelik kapı olduğu yönündeki açıklamalarını hatırlattı ve şunları söyledi: “Dosyadaki en önemli deliliniz budur. Diğer delillerinizin önemi kalmadı, 10 yılda hepsini paçavraya çevirdik çünkü. Dosyaya fotoğraflarımızı, aleyhte delil olarak koymuşlar. İçişleri Bakanı hakkımızda kitapçık yayınlamış ayrıca bunlarla ilgili. Fotoğraflar delilse İçişleri Bakanı’nın fotoğraf arşivini açalım mı sayın Başkan?” diye sordu.

Avukatlar hakkında ‘suç iddiası’ barındıran evraklar

Yargılama konusu yapılan dosyada avukatlar hakkında ‘suç iddiası’ barındıran dört farklı ‘düzeyde’ evrak olduğunu belirten Kozaçağaçlı, “Düzey’den kastım, sadece belgeleri hazırlayanların statülerine değil, belgelerin işlev ve zamanlamalarına da işaret etmek. İlki polis fezlekesi, ikincisi basın açıklamaları ‘külliyatı’, üçüncüsü iddianameler ve dördüncüsü duruşma savcısının mütalaası. Bu dört başlıktan en kıymetli bulduğumuz, aleyhe delilimiz, siz görmemeye çalışsanız da, dönemin Başbakanının hakkımızda 6 kere yaptığı konuşmadır. Bu, dosyanın esasıdır” dedi.

Birgün’de yer alan habere göre Kozağaçlı’nın bahsettiği konuşmalar o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı tarihlerde yaptığı konuşmalar. 18 Ocak 2013’te ÇHD’li avukatlara yönelik polis baskınının ardından konuşma yapan Erdoğan “Bir daireye giriyorsunuz 11 çelik kapı çıkıyor. Açmakta zorlanıyorlar, itfaiye yardımıyla içeri girildiğinde içerde 11 avukat. Evrakların yakılma gayretine girilmiş” sözlerini sarfetmişti.

Erdoğan’ın bu sözlerini hatırlatan Kozağaçlı, “Gerçeği merak eden için dosyada polisin video çekimi ve arama/zaptetme tutanağı var. Bakmak yasak değilse, mesela dijitallere bakmak yasaktı, arama ve el koyma tutanağına bakın. Sıradan bir daire kapısını, bir buçuk dakikada kırarak açıp gece yarısı büroya doluşup, yerleşiyorlar. Videoyu izleyin. 1,5 dakikada büroya gelmişler. Arama kararını sormuşuz, savcıyı bile içeride beklemişler. Dönemin başbakanı bizi düşman olarak ve siyasal olarak muhatap belirlemiş. ‘Harpte her şey mübah’ diye düşünmüş, bu yalanları söylemiş. Size tevdi edilen de bunu kılıfına uydurmanız. Dolayısıyla dosyadaki en önemli deliliniz budur. Diğer delillerinizin önemi kalmadı, 10 yılda hepsini paçavraya çevirdik çünkü” ifadelerini kullandı.

“Mütalaa firari savcının sözleri”

Dosyanın hukuki değil siyasi bir dava olduğuna dikkat çeken Kozağaçlı, bu nedenle nadiren hukuk üzerine konuştuğuna dikkat çekti, ardından esas hakkındaki mütalaaya dair şunları söyledi: “Savcı kelimesi, Divan-ı Lügatit Türk’te geçer. ‘Başkasının sözünü ileten’ anlamına gelir. Modern anlamı da dava açan ama onu geçelim. Buradaki savcı kadim anlamıyla iş yapıyor. Firari Adem (Gülen cemaati üyesi olduğu iddia edilen ve firar eden eski savcısı Adem Özcan) savcının, örgüt üyesi Adem’in sözünü salonda okumak üzere burada savcımız. 37 tane savcıyı duruşmaya teşne ederseniz, bu iş böyle yapılır. Tek bir tanık dinlememiş, görmemiş. Dosya ATK’ye giderken aynı mütalaa, dönerken aynı mütalaa.

Adem’in hakkımda kurabildiği üç paragrafı, yazım yanlışları ve ‘talebi’ ile birlikte kopyalanmış halde ‘mütalaa’ diye tekrar etmek, objektif cemaatçiliktir” ifadelerini kullandı.