Yozgat’ta Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan ve 1950 yılında kapatılan üretim çiftliğini sahiplenen üretici kadın girişimciler, köy halkı ile birlikte hazırladıkları proje doğrultusunda, unutulmaya yüz tutan köy peynirinin üretimini yeniden başlattı. Köyde kurulan tesiste makine kullanılmadan tamamen doğal yöntemlerle yapılan salamura ve çömlek peyniri, ‘Midiliçoğlu Çiftliği’ markasıyla satışa sunuldu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ile Yozgat’ın Yerköy ilçesinde tarımsal üretime yönelik kurulan Midiliçoğlu Çiftliği, 1950 yılında kapatılmıştı. Bir yıl sonra Bulgaristan'ın çeşitli bölgelerinden gelen göçmen vatandaşlar burada iskan edildi. ‘Midiliç’ olan köyün ismi, 1958 tarihinde Aydıngün olarak değiştirildi. Köy halkından Nihat Türkyılmaz, ataları çiftlik alanında iskan edildiğinde, Atatürk’ün talimatı ile kurulan Midiliçoğlu Çiftliği’nden kalma koyun ağılı, çoban evi olarak kullanılan yapıların bulunduğunu, bunlardan bazılarının zamanla yıkıldığını, bazılarının ise halen korunmaya çalışıldığını, bazı tesislerin ise farklı amaçla kullanıldığını söyledi.

"GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDIK, ŞEHRE GİTTİK, PEYNİRCİLİK BİTTİ"

Çiftlik alanına yerleşen atalarının geçimlerini hayvancılık ve tarım yaparak sağladıklarını belirten Türkyılmaz, 1986 yılına kadar köyde kendilerine özgü peynir üretiminin devam ettiğini aktardı. Türkyılmaz, "1951’den beri devam ediyor. Kaynanamdan aldığım bilgiye göre, peynir evi varmış. Peynir orada yapılırmış. Bu 1986’ya kadar devam etti. Kırıkkale, Yozgat, Ankara, buraya gelip bizim peynirimizi alıyordu. Göç olayı peynirciliği bitirdi. Arazi az, göç etmek zorunda kaldık, şehre gittik, peynircilik de bitti. Ama şu anda tekrardan faaliyete geçmeye çalışılıyor. İnşallah bunu da başaracağız diye düşünüyorum" dedi.

"GELENEKSELLİKTEN VAZGEÇMEDİK"

Midiliçoğlu Çiftliği’ne yerleştirilen Bulgaristan göçmenleriyle birlikte tarihi çiftlikte yeniden peynir üretimine başlayan Bozkırın Kadını Girişimi Üretim ve İşleme Kooperatifi’nin başkanı Ebru Örmüş de yapılan çalışmaları şöyle aktardı:

"Yozgat'a, memlekete gönül veren kadınlar olarak biz, memleketimiz için güzel bir değer başlattık. Midiliç peyniri, geçmişte efsaneleşmiş, çok aranan, pahalı fiyatlarla alınan bir peynirdi. Ben de bu peyniri basmıştım çanaklara, biliyordum. Peynir işini düşündüğümüzde Midiliç’e ulaştık. Midiliç’te arkadaşım Mehmet Hoşgeldi, sütü toplama merkezine veriyordu. ‘Benimle birlikte var mısın hem köyün adını duyuralım hem unutulmaya yüz tutmuş bu peyniri yeniden çıkaralım' dediğimde, ‘Varım Ebru Hanım’ dedi ve biz üretime başladık. Bu aşamada kıymetli ortaklarım Semra Hanım, Sevgi Hanım ve Fatma Hanım’la hiçbir hibe, destek almadan tamamen kendi öz sermayelerimizle, sıfırdan işletmemizi kurduk. Köyde de üretim için köy halkı ile süt alımı için sözleşme yaptık. Şu anda tonlarca süt alıp tonlarca peynir işliyoruz. İşletmemizde 6 arkadaşımız istihdam oldu, sigortalarıyla birlikte çalışıyor. Geleneksellikten, yöresellikten vazgeçmedik, makineleşmeden tamamen kendine özgü değerleri ile peynirin üretimini gerçekleştiriyoruz.

"MİDİLİÇ PEYNİRİ, GEÇMİŞTE EFSANELEŞMİŞ BİR PEYNİRDİ"

1924 yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk'ün de talimatıyla, tıpkı Atatürk Orman Çiftliği gibi, Dalaman gibi, Ceylanpınar gibi kurulan çiftliklerden bir tanesi de Yozgat’ta Yerköy'de Aydıngün köyünde Midiliçoğlu Çiftliği olarak kurulmuş. O dönem, 1950’li yıllara kadar üretim gerçekleşmiş. Hatta o dönemlerde de peynir evinin olduğu söyleniliyor, halkı dinlediğimiz zaman. Bu Midiliçoğlu Çiftliği kapatılıyor, 1950’li yıllarda Bulgaristan göçmeni, şu anki çalıştığım arkadaşlarımın aileleri burada iskan ediliyorlar. Aslında geçmişte, sadece Yozgat değil, Yozgat'ın çevre şehirlerinden bu köye gelip teneke teneke bu peynir alıyorlardı. Hatta daha pahalı fiyatlarda alıyorlardı. Unutulmaya yüz tutmuştu. Çünkü o dönemlerde makina peynirleri çıkmıştı. Yöresel peynir olduğu için, pahalı olduğu için, insanların alım gücüne zor geldiği için artık köylü de üretimi durmuştu. Biz, ekip arkadaşlarımla birlikte böyle bir efsaneleşmiş peynir lezzetini, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurdu böyle bir kültürün, çiftliğin, peynirin lezzetinin unutulmasını istemedik, üretimi artırdık arkadaşlarımla birlikte. Midiliç peyniri bizim için çok değerli. Midiliç peynirini analize gönderdik. Araştırmalar sonucunda, hiçbir içerisinde koruyucu ve katkı maddesi olmadan 6 ay boyunca kendini koruma özelliği belirlendi. Bu, Midiliç çömlek peyniri için de geçerli, salamura peynir için de geçerli. Böyle doğal, böyle katkısız, böyle yöresel bir lezzeti inşallah daha da iyi hale araştırmalarla getireceğiz."

"AYLIK YAKLAŞIK 1,5 TON PEYNİR ÜRETİMİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ"

Hiç hibe, destek almadık, tamamen arkadaşlarımla birlikte öz sermayelerimizle, kadın girişimci kredileri ile işimizi başardık, işletmemizi kurduk, marka tescilini aldık” diyen Örmüş, sözlerini şöyle tamamladı:

“Midiliç peynirinin, katıldığımız fuarlarda, yöresel peynirler arasında yapılışını farklı olduğunu fark ettik, marka tescilini aldık, patentini aldık. Peynirimizi inşallah hem Aydıngün köyü halkı için hem arkadaşlarımla birlikte, gelmesi gereken noktaya getireceğiz. Burada aynı zamanda köy halkının sütünü alarak da bir katkı sağladık. Günlük yaklaşık olarak 400 kilo bir süt alımı gerçekleştiriyoruz, aylık yaklaşık 1,5 ton peynir üretimi gerçekleştiriyoruz. Böylece hem köy halkının da sütünü alarak onlara da katkı sağlamış olduk. Yöreselliği bozmadık. Bu has peynir Türkiye'de herkese ulaşmalı. Şu anda zaten satışlarımızı bir taraftan gerçekleştiriyoruz. Türkiye genelinde kargoyla satış yapıyoruz hem de perakende satış yapıyoruz. Tüketen kişilerin ‘Annemin peyniri’, dediği hatta ‘Ben hiç peynir yemiyordum ama bu peynir yiyebildim’ diye şaşırdıklarını, farklı bir lezzet olarak hitap ettiğini belirtmek isterim. Midiliç peynirine ‘Yozgat'ın beyazı’ diyoruz. Arkadaşlarımla zoru başardık, daha güzel günlerde de peynirimizi başarılı yerlere getireceğiz."