Sezgin Tanrıkulu, 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü için hazırladığı 1980-2000’li Yıllar Arasında Türkiye’de Zorla Kaybedilenler Raporu’nu yayımladı. Tanrıkulu’nun raporuna göre; 12 Eylül 1980 tarihinden, yani 12 Eylül darbesinin yapıldığı günden bugüne Türkiye’de zorla kaybedilen yurttaş sayısı bin 352.

Rapora göre, Hafıza Merkezi’nin çalışmaları sonucunda 344 kişinin dosyalarına ulaşıldı. Bunlardan 218 kişinin kaybedilmesine ilişkin soruşturmalar sürüncemede bırakıldı (yüzde 63), 24 soruşturma zamanaşımı gerekçesiyle sonlandırıldı (yüzde 7), 18 soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği (yüzde 5), 84 kişinin zorla kaybedilmesi nedeniyle dava açıldığı (yüzde 24) belirlendi.

Tanrıkulu’nun raporunda şunlar belirtildi:

“Zorla kaybettirilenlerin akıbetlerinin ortaya çıkarılması, bulunması; faili meçhul cinayetlerde katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.

Kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili mezar açma işlemlerinin ilgili uluslararası standartlarda yapılması, mezarların iş makineleri ile özensiz bir biçimde açılarak buluntuların tahrip edilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir.

Hükümeti, sözleşmeyi imzalamaya ve gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.

Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için ‘Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmasını talep ediyoruz.”

Sezgin Tanrıkulu, konuya ilişkin bugün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“30 Ağustos, Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü. Birleşmiş Milletler, 2010 yılında sözleşmeyi kabul etti ve zorla kaybedilmeyi insanlığa karşı suç olarak kabul etti. Şimdiye kadar 60 ülke bu sözleşmeyi kabul etti. Ama Türkiye’ye halen taraf değil.

Zorla kaybedilmede üç unsur var. Bir; kişinin kendi iradesi dışında özgürlüğünden yoksun bırakılması. İkinci olarak; devletin, devlet görevlilerinin en az göz yumma ile zorla kaybedilmeye müdahil olması. Üçüncü olarak da devletin ve güvenlik görevlilerinin zorla kaybedilme ile ilgili olarak inkar politikasına başvurması. Bu üç unsur, zorla kaybedilmenin unsurları. Türkiye, özellikle 1980’den sonra zorla kaybedilmelerin çok yaşandığı bir coğrafyaya tanıklık etti. Bugüne kadar, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre bin 352 zorla kaybedilme vakası var. Hafıza Merkezi bunlardan 300’den fazlasının dosyasına ulaştı ama akıbeti hakkında bilgi yok. Zorla kaybedilmeye ilişkin olarak Cumartesi Anneleri 25 yıl boyunca eylem yaptı. Direniş yaptılar, yas tuttular; o yasları engellendi. Cumartesi meydanında yas tutamıyorlar. Engellendi onlar. Bizim burada çağrımızdır hükümete: Bu sözleşmeye taraf olun. Zorla kaybedilmeye ilişkin arşivleri açın. Yargıya çağrımız; etkin soruşturma yapın. Zorla kaybedilme insanlığa karşı suçtur, ne zaman olursa bunların faillerinin yargı önünde teşhir edeceğiz.”