TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Esenyurt Belediyesi'nde kayyum yönetim tarafından işten çıkarılan işçilerin direnişini ziyaret ederek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya “Bak memur arkadaşları buraya yollamışsın çektiriyorsun. Bu kayyum kime bağlı kardeşim? Esenyurt halkı mı seçti bu kayyumu? Yok, sen seçtin. Şimdi çık cevap ver bakalım, nasıl bu kadar kolay oynanıyor bu insanların ekmeğiyle? Çık bir açıklama yap bakalım! Gel bakalım, yüzlerine bakabilecek bir yüzün olacak mı senin? Çocuklarının yüzüne bakacak durumun olacak mı senin” dedi.
TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak görevden alınmasının ardından atanan kayyum yönetiminin çok sayıda işçiyi işten çıkarması nedeniyle 43 gündür direnen Esenyurt Belediyesi işçilerini ziyaret etti. Kadıgil, ziyaret sırasında yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün buradayız çünkü müthiş bir haksızlık seyrediyoruz Esenyurt Belediyesi'nde. Ahmet Özer'in tutuklu olduğu, Esenyurtluların iradesi hilafına bir kayyumun buraya oturtulduğu yetmemiş olacak, o koltuğa oturduğu günden sonra ilk işi bu belediyenin emekçilerine kıymak oldu bu arkadaşın. 57 işçinin ekmeğiyle oynadılar burada ve bu işçilerden direnebilecek gücü olan bir kısmı 43 gündür burada direniyorlar. Bu insanların istediği tek bir şey var, ekmeklerini, işlerini geri istiyorlar. Gelince özellikle sordum, ‘sizi niye işten attılar’ dedim, ‘ne yaptınız siz? Ne sordular size’. Hiçbir şey sormamışlar. Aralarında birinin bile disiplinsizlikle ilgili soruşturması yok, birinin bile hakkında tutulmuş tutanak yok. Bu insanlara ne sormuşlar, ne göstermişler biliyor musunuz? Mesai saati sonrasında katıldığı CHP eylemleri gösterilmiş. Kendi belediyesine, çalıştığı belediyeye kayyum atanmış, belediye başkanına desteğe gitmiş, ‘Sen buraya niye gittin’ diye sorulmuş. Kapısının önüne, buraya kendisine yapılan haksızlık için miting konmuş, ‘Senin ne işin vardı burada’ diye sorulmuş. Sosyal medya paylaşımları sorulmuş ve bu şekilde bildiğimiz 57 işçi, af buyursunlar, kapının önüne konulmuş.
"İşçilere bir de utanmadan, terbiyesizce, bir basın açıklamasıyla hakaret etmişler"
Yanımda Meriç var, orada Günay var. Soruyorum buradan, çocukları var onların, biri 14 yaşında bir kız çocuğu büyütüyor mesela, arkadakinin bir çocuğu askerde, bir tanesi 13 yaşında… Hiç mi vicdanınız yok sizin? Ali Yerlikaya, bak memur arkadaşları buraya yollamışsın çektiriyorsun. Bu kayyum kime bağlı kardeşim? Esenyurt halkı mı seçti bu kayyumu? Yok, sen seçtin. Şimdi çık cevap ver bakalım, nasıl bu kadar kolay oynanıyor bu insanların ekmeğiyle? Çık bir açıklama yap bakalım! Gel bakalım, yüzlerine bakabilecek bir yüzün olacak mı senin? Çocuklarının yüzüne bakacak durumun olacak mı senin? Tazminatlarını bile vermemişler, beş kuruş para vermemişler. Bir gün ansızın yanlarına çağırmışlar, ‘Kovuyorum sizi kardeşim’ demişler. Yetmiş mi? Yetmemiş. ‘Ne oluyoruz ya? Bizim hakkımız yok mu’ diyen işçilere bir de utanmadan, terbiyesizce, bir basın açıklamasıyla hakaret etmişler, ‘uyuşturucu kaçakçısı, uyuşturucu müptelası, terör örgütü üyesi, hırsız’ demişler. Ayıptır.
"Esenyurt halkının iradesine rağmen Esenyurt’a kayyum atayanlar hırsızdır"
Asıl hırsız kimdir biliyor musunuz? Esenyurt halkının iradesine rağmen Esenyurt’a kayyum atayanlar, işte onlar hırsızdır, siz değilsiniz. İstanbul'da milyonlarca İstanbullunun iradesine rağmen Ekrem İmamoğlu'nu tutuklayıp yerine atılmaya çalışanlardır gerçek hırsız, buradaki işçi kardeşlerim değil. O yüzden bir kere daha buradan, Esenyurt Belediyesi'nin önünden sırça köşkünde muhtemelen bizi dinleyecek cesareti olmayan kayyuma ve onun iplerini tutan siyasilere sesleniyorum: Biraz mert olun. Biraz dürüst olun. Biraz insan olun. Biraz hakka, hukuka saygılı olun. Bu insanların ekmeğini derhal geri verin, tazminatlarını derhal geri verin. Son olarak şunu söyleyeceğim. Bir hakları daha var, ayrımcılık tazminat hakkı var. Çünkü yapılan adıyla sanıyla ayrımcılıktır. Emin olun bırakmayacağız, ‘Bu insanların ekmeğinin, bu çocuklarının rızkının takipçisi olacağız’ diyorum.”