Sosyal medyada ismini gizleyerek paylaşım yapan, Başsavcının hukuka aykırı taleplerine yerine getirmediği için isteği dışında hakim olan eski bir savcı olduğunu söyleyen hukukçu; savcıların neden görevini yapamadığını, 30 maddelik bir floodla anlattı.

"Ben Cumhuriyet Savcısı iken Başsavcının hukuka aykırı taleplerini yerine getirmediğim için isteğim dışında hakimliğe geçirilerek doğu illerinden birine "tayin edilmiş" bir yargı mensubuyum. Nerede bu savcılar sorusunun cevabını kendimce vermek istiyorum. Öncelikli olarak bir kısım vatandaşlarımız nerede bu hakimler de diyor; üzgünüm ancak hakimlerin yapabileceği hiçbir şey yok. Soruşturma açma yetkisi yalnızca savcılara verilmiş bir yetki.’’

http://

 

'SORUŞTURMA YETKİSİ SUÇUN İŞLENDİĞİ YER SAVCILIĞINDADIR'

‘’Öncelikle bir suç ile ilgili olarak soruşturma yapma yetkisi suçun işlendiği yer savcılığındadır. Yani Ankara'da işlenen bu suçları yalnızca İstanbul ve Ankara savcıları soruşturabilir. Yozgat'ta görev yapan bir savcı ne kadar isterse istesin, bu hususta yetkisi yoktur.’’

Savcılıkların büro sistemi ile çalıştığını söyleyen savcı, konuyla ilgili bir örnek vererek bilişim suçlarını soruşturma bürosunda görevli bir savcının terör suçunu, aile bürosunda görevli bir savcının da sahtecilik suçunu soruşturamayacağını, dolayısıyla İstanbul ve Ankara'daki tüm savcılar bu suçlar hakkında soruşturma açsa dahi yürütmeye iş bölümleri gereği yetkili olmadıklarını söyledi.

 ‘BİR SAVCI BAŞSAVCIDAN HABERSİZ SORUŞTURMA AÇAMAZ’

‘’Biz, savcılık sistemini eskisi gibi anımsıyoruz ancak maalesef durum değişti. 5235 sayılı yasa ile birlikte savcılar başsavcının memuru gibi bir konuma getirildi. Bir savcı başsavcıdan habersiz soruşturma açamaz, açsa da zaten o soruşturmayı yürütemez.’’

‘ARTIK İŞ BAŞSAVCIDA BİTİYOR’

‘’Diyelim ki bir savcı bir şekilde soruşturmayı tamamladı ve karar verecek. Savcının verdiği karar başsavcı onayından geçmeden geçerli olmuyor. Sözün özü, artık iş savcılarda değil başsavcıda bitiyor. Başsavcı istemediği sürece savcılar maalesef bir şey yapamaz.’’

Bir savcı açtığı soruşturma için başsavcıdan onay alsa bile CMK’ya uygun olarak suçun kolluk kuvvetleri ile birlikte araştırılmasını gerektiğini söyleyen savcı, polis ve jandarmanın da İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu belirtti. Yasaya göre polis ve jandarmanın savcıya bağlı olduğunu söyleyen savcı, bakan ile savcının emri arasında savcının emrinin öncelikli olduğunu ancak bunun Türkiye’de kesinlikle uygulanmadığını ve kolluk kuvvetlerinin talimatı anında ‘yukarılara’ ileteceğini vurguladı.

 ‘BİR SAVCI İSTESE DE SORUŞTURMA AÇAMAZ’

‘’Uzun lafın kısası şu anda bir savcı istese de soruşturma açamaz. Açsa da yürütemez. Türkiye'de bu inisiyatifi alabilecek yalnızca İstanbul ve Ankara başsavcıları var, onlar bile bu işe giriştikleri an görevden alınırlar.’’

Bu işe giren kim savcı kim olursa olsun görevden alınacağını söyleyen savcı, buna neden olarak savcıların HSK’ya bağlı olmasını ve HSK’nın başkanının Adalet Bakanı olmasını savundu. Savcı ayrıca diğer üyeleri meclisin ve Cumhurbaşkanı’nın seçtiğini, siyasiler tarafından seçilen bu kişilerin HSK’yi yönettiğini ve bir kısmının hakim ve savcı bile olmadığını ekledi.

Adını gizli tutan savcı sözlerine şöyle devam etti:

‘’Görevden alınan savcı arkasında kimsenin durmayacağını da biliyor. Bizler hep kahraman arıyoruz ama çabuk da unutuyoruz. Mesela yazın Google'a; Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunda beraat kararı verdiği için önce Erzurum'a oradan da Kars'a sürülen Balıkesir Hâkimi kimmiş, kim arkasında durmuş? Devrimci savcı diye anıldığı için BAM başkanlığından Erzurum Savcılığı’na atanan savcının arkasında kim durmuş? Bakanlarla ters düştü diye başsavcı iken yargıtay savcılığına çekilen başsavcıların arkasında kim durmuş? Onlarca, yüzlerce örnek var. Pek çok hâkim görevden alındı ya da sürüldü. Arkalarında kimse durmadı. Hal böyle iken kim, neden don kişotluk yapsın? Zaten seçimler oldukça yakın. Seçimden sonra soruşturmayı açıp, yürütebilecek ve sonuçlandırabilecekken kim, neden sonuç alamayacağını bile bile bu soruşturmayı şimdi açsın?’’

‘’Hep söylenen şu; AKP’nin hakimleri, AKP’nin savcıları. Işin aslı şu ki; görevde olan hakimler ve savcıların yarısına yakını yaşam tarzı itibariyle iktidara oldukça zıtlar. Namaz kılmayan, mini etek giyen, alkol tüketen vb. hakim savcılar hala meslekte ve sayıları oldukça fazla. İnanmayanlar hakimevlerine ya da adliyelere gidip bakabilirler. Bunlar sadece eski hakimler savcılar değil göreve yeni başlayanlar da böyle.’’

‘’Yine geriye kalan hakimler ve savcılar da yaşam tarzları itibariyle muhafazakâr bile olsalar mevcut hükümeti sevmiyorlar. Sevmiyorlar çünkü işlerini iyi yapabilmek istiyorlar. Siz sanıyor musunuz ki tüm suçlular sokakta gezinirken hakimler savcılar mutlu? Savcılıklarda bürolar var. Yani meslekte 8 bin savcı varsa 8 bininin de sizin adamınız olmasına gerek yoktur. Başsavcılar, müracaat savcıları, kaçakçılık ve örgütlü suçlar bürosu savcıları, kamu görevlilerinin suçlarını soruşturma bürosu savcıları gibi kilit bürolarda sizin istediğiniz gibi kararlar çıksın yeter. Yoksa tehdit hakaret suçlarına bakan savcı kimin umurunda? Dolayısıyla kilit büroları dolduracak kadar savcınız olsun yeter. Bu kişiler kimler derseniz çoğu bir süre partide siyaset yaptıktan sonra avukatlık mesleğinden savcı yapılanlar. Gidin bakın, kilit görevlerde hep benzer geçmişe sahip kişileri görürsünüz.’’

‘’Mustafa Kemal Atatürk, bir Osmanlı subayı olarak ilk anda reaksiyon gösterseydi belki de bugün cumhuriyetimiz yoktu. Ulu önder, bekledi. sabretti. Önce padişahın emri ile Anadolu'ya gitti. Sonra hem vatanı kurtardı hem de cumhuriyeti ilan etti. Sözün özü; her şeyin bir doğru zamanı vardır. Gerçek kahramanlar bu zamanı bilir ve bekler. Kahraman olacağım diye ilk andan atlayanlar ise ancak ahmaklardır. Savcıların da hakimlerin de büyük bir kısmı bu gidişattan rahatsız ancak yapabilecekleri bir şey yok. Kilit görevde belirli kişiler var ve onlar da zaten birşey yapmayacak kişiler. Vatansever hakimler ve savcılar ise maalesef doğru günü beklemek zorunda.’’

‘’Yani yakın zamanda yapılan değişikliklerle birlikte savcılar adım atamaz, soruşturma yapamaz hale getirildi. İşin özü budur. badem bıyıklı olmasa da savcıların bir yetkisi yok. Toplum cezasızlığın sebebi olarak hakimleri görüyor. Hayır, bizler sadece yasaları uyguluyoruz. Yasaları yapanlar kişiler ceza alsa da cezaevinde kalmasın istiyor. Ben tüm bunların bilinçli olduğuna inanıyorum. Bilerek yargıya olan güven azaltılıyor. Bugün nasıl ki hekimler gitsin, Afgan, Suriyeli doktorlar gelsin gibi bir durum varsa hakimler de gitsin isteniyor. Hukukçu hakimler gitsin yerine ilahiyatçı hakimler gelsin. Bunu sağlamak için de her fırsatta yargı bilinçli olarak yıpratılıyor. Uzun uzun yazmayayım ama durum maalesef bu.’’