Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri, Eskişehir Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. SES Eskişehir Şube Başkanı Birtürk Özkavak, "Gecemizi gündüzümüze kattığımız halde geçinemiyoruz. Bizlerin ne yazık ki soğan kadar değeri yok. Gerçekten hiçbirinizin olmadığı gibi bizim de soğan kadar değerimiz yok ama önümüzde bir fırsat var. Seçimler geliyor. Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bize hayatı zindan edenlere oy vermeyeceğimizi buradan ifade ediyoruz" dedi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri, Eskişehir Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. Yanlarında getirdikleri soğanları gösteren sağlık emekçileri, çalışanların kuru soğana muhtaç olduğunu ve soğan kadar değerlerinin olmadığını ifade etti. Sağlık emekçileri, özlük haklarınının iyileştirilmesini istedi.

"MUTFAKLAR YANGIN YERİ"

SES Eskişehir Şube Başkanı Birtürk Özkavak şunları söyledi:

"Gecemizi gündüzümüze katarak yurttaşlarımızın sağlığı için mücadele ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi çok büyük bir ekonomik krizin de ortasındayız. Her şey olağanüstü pahalanıyor. Mutfaklar yangın yeri. Evlerimiz yangın yeri. Çok büyük bir kısmımız yani biz emekçiler, yani sağlık emekçileri, yani hemşireler, ebeler, doktorlar, teknisyenler, röntgen teknisyenleri, yani hastanede çalışan onlarca meslekten arkadaşımız son günlerde artan hayat pahalılığıyla birlikte yoksulluk sınırının altında hatta açlık sınırının altında ücretlere mahkûm ediliyoruz.

"MARKETLERDE, PAZARLARDA HER ŞEY ATEŞ PAHASI"

Çok kısa süre önce birçok sendikanın açıkladığı rakamlara göre bu ülkede yoksulluk sınırı 31 bin 219 lira olarak tespit edildi. Açlık sınırı 9 bin 591 lira olarak tespit edildi. Oysa bizler, emekçiler, bu hastanede çalışan emekçiler, yüzde 90’ına yakın kısmı yoksulluk sınırının altında açlık sınırına çok yakın düzeylerde maaş almakta. Yani bir hemşire arkadaşımızın maaşı 12 bin lira, 11 bin lira. En yüksek ücret alan bir arkadaşımızın maaşı 15-16 bin lirayı geçmiyor. Oysa sizlere de bizlere de yalan söylenip bir algı operasyonu yapılıyor. Sanki sağlık emekçileri bu ülkedeki diğer emekçilerden fazla para kazanıyormuş gibi. Oysa bunların hiçbiri doğru değil. Bütün bunların yanında hepimiz görüyoruz ki marketlerde, pazarlarda her şey ateş pahası.

"HAYATI ZİNDAN EDENLERE OY VERMEYECEĞİZ"

Son günlerde biliyorsunuz her şey soğan üzerinden konuşuluyor. Soğan hepimizin temel besinlerinden birisi. Pazara gittiğimizde bakıyoruz ki 30 lira, 25 lira bir kilo soğan. Daha da döküntüler 20 lira neredeyse. Biz de sizler gibi bu ülkenin emekçileri olarak, artık yoksulları olarak ne yazık ki geçinemiyoruz. Evet gerçekten geçinemiyoruz. Gecemizi gündüzümüze kattığımız halde geçinemiyoruz. O yüzden dedik ki, herkesin acılarını sızılarını dindiren, gece gündüz yanlarında olan, ömürlerini uzatmak için mücadele eden bizlerin ne yazık ki soğan kadar değeri yok. Gerçekten hiçbirinizin olmadığı gibi bizim de soğan kadar değerimiz yok ama önümüzde bir fırsat var. Seçimler geliyor. Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bize hayatı zindan edenlere oy vermeyeceğimizi buradan ifade ediyoruz. Kim bizim taleplerimizi, yurttaşlarımızın, halkımın taleplerini, onların derdini dert edinirse onları destekleyeceğiz. Bunların ismi önemli değil. Kim emekçiden yanaysa onları destekleyeceğiz."

"EK ZAM TALEP EDİYORUZ"

Sağlık emekçilerinin taleplerini de dile getiren Özkavak konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Biz buradan taleplerimizi dile getirmek istiyoruz. Hayat öyle pahalı oldu ki hepimiz o kadar zor durumlardayız ki, ev kiralarının olağanüstü arttığı durumlarda, mutfak masraflarının olağanüstü arttığı durumlarda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine ek zam yapılmasını istiyoruz. Aynı zamanda bütün emekçilerin ücretlerinin, emeklilerinin ücretlerinin iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine aynı zamanda tek kalemde yoksulluk sınırı üzerinde ve emekliliğe yansıyana ücretler verilmesini istiyoruz.

"KADROLU, GÜÜVENCELİ ÇALIŞMA KOŞULLARI İSTİYORUZ"

Tüm çalışanlara kadrolu, güvenceli insanca çalışma koşulları altında çalışmak istiyoruz. İş yerlerinde liyakatin esas alınmasını, her türlü kayırmacılığın, mobbingin, baskının, partizanlığın son bulmasını istiyoruz. Yıpranma payının yeniden düzenlenerek geçmiş dönemlerin kapsam altına alınmasını istiyoruz. 3600 ek göstergenin yaygınlaştırılmasını, kademeli olarak yükseltilmesini talep ediyoruz. Sendikal örgütlenmenin üzerindeki baskıların kaldırılmasını, ayrımcı ve yandaş sendikalara taviz verilmesinin son bulmasını istiyoruz.

"SAĞLIK EMEKÇİLERİ UNUTULDU, YOK SAYILDI"

İş yerlerinde çalışanların dinlenmesinin ve temel ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karşılanmasını talep ediyoruz. Bu gördüğünüz devasa hastanede sağlık emekçilerinin kendilerine özel dinlenme alanlarının olmadığını biliyor muşunu? Gece gündüz burada nöbet tutan arkadaşların birkaç dakika oturabileceği kendilerine ait bir oda olmadığını biliyor musunuz? Öyle devasa bir yerde havalandırmanın olmadığını, kişilere uygun sağlıklı bir hijyen ortamının olmadığını biliyor muşunun değerli dostlar. Sizlere gece gündüz hizmet veren sağlık emekçilerinin unutulduğunu, yok sayıldığını biliyor musunuz? Biz bunları söylemekten utanıyoruz ama bu hastaneleri yönetenler ne yazık ki sağlık emekçilerinden yana kıllarını kıpırdatmamaya devam ediyorlar. Bizler iş yerlerinde ücretsiz kreş istiyoruz."