Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Olası İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulunarak riskli ilçeleri tek tek sıralayan AFAD Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul’da 7’den büyük bir deprem Marmara Denizi'nin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde mutlaka olacak. Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimler nispeten daha çürük zeminler var. Deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Özellikle riskli alanlarda riskli binaları güçlendirmek veya yıkıp yeniden yapmak gibi bir uğraş içinde olmamız gerekiyor" dedi.

Ersoy, deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirilmesi gerektiğini ve kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminlerinin sağlam olduğunu Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimlerin ise çürük olduğunu belirten Ersoy, hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturulabileceğini anlattı.

Karot testine de değinen Ersoy, karot testinin sadece 1 tane örnek olduğunu ve başka testlerin de yapılması gerektiğini açıkladı.

7'DEN BÜYÜK DEPREM UYARISI

İstanbul çevresinde 7'den büyük bir deprem olabileceğini söyleyen Ersoy, “İstanbul’da 7’den büyük bir deprem Marmara Denizi'nin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayı üzerinde mutlaka olacak. Ama bu şimdi de olur bir 30 yıl sonra da olur. Eninde sonunda olacak. Bekleyiş süresi çok fazla olmayabilir. Eninde sonunda İstanbul çevresinde büyük bir deprem olabilir. Bu bakımdan deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Özellikle riskli alanlarda riskli binaları güçlendirmek veya yıkıp yeniden yapmak gibi bir uğraş içinde olmamız gerekiyor. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor” dedi.

“İSTANBUL BÜYÜK RİSK ALTINDA”

İstanbul’un büyük bir risk altında olduğunu anlatan Ersoy, “İstanbul büyük risk altında çünkü dinamik nüfus neredeyse 20 milyona varıyor. Bunun Marmara açısından değerlendirdiğimizde neredeyse 30 milyon insan Marmara'da yaşıyor. Konutlar açısından İstanbul’da 1 buçuk 2 milyon bina var. Müstakil konut sayısı 7 milyon. Dolayısıyla buradaki bir deprem çok yıkıcı olabilir. O yüzden yapılarımızı ve insanlarımızı depreme hazırlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

RİSKLİ İLÇELERİ SIRALADI

Sağlam zemini olan ve riskli olan ilçeleri tek tek sıralayan Ersoy, “İstanbul’u zemin açısından değerlendirecek olursak genel bir söylemde bulunacağım. Bina, mahalle veya ada bazında bir söylem değil. Ben şimdi en sağlam yerde en çürük yapı en çürük zemin olabileceğini başta söyleyeyim. Anadolu yakasındaki kayaçlar ve zeminler çok sağlam kayaçlar üzerinde yapı stoku var. Aynı şekilde Avrupa yakasında da var. Haliç’in kuzeyindeki ilçeler zeminleri biraz daha sağlam. Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Sarıyer ve Başakşehir gibi ilçeler zeminleri sağlam. Ama bu zeminlerin üzerinde çok çürük kısımlar da olabilir. Dere yatakları özellikle çok tehlikeli. Haliç’in güneyindeki Avrupa yakasının olduğu kısımlar Fatih, Zeytinburnu, Bağcılar, Güngören, Esenler, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Avcılar ve Silivri’ye doğru kesimler nispeten daha çürük zeminler var. Böyle hassas zeminler üzerinde de sağlam bina yapıldığı zaman gönül rahatlığıyla oturabiliriz. Bunu bir yerden kaçıp bir yere göçmek için söylemiyorum. Zemin de önemli. Çünkü Esenyurt’ta yaptığınız bir gökdeleni Maslak’ta da yapabilirsiniz ama Esenyurt daha hassas bir zemin olduğu için Maslak gibi sağlam kayalar üzerinde değil” kaydetti.

Karot haricinde başka testlerin de yapılması gerektiğini dile getiren Ersoy, “Binanın mukavemeti konusunda karot 1 tane örnek yani başka şeylerin de yapılması gerekiyor. Zemine ilişkin bir iyileştirme var mı kullanılan beton iyi mi kötü mü karotla anlayabilirsin. Ama kullanılan demir nasıl projesi uygun mu evin çıkması var mı kaç katlı riskli bir zeminde bulunuyorlar mı gibi soruların hepsine olumlu cevap aldıysanız tamam. Karot testi de olumlu veriyorsa tamam diyebiliriz. Bu işlemler için hem özel firmalar hem de üniversiteler var ama özellikle son günlerde özel firmaların yaptığı işler konusunda bazı sıkıntılar duyuyoruz. Dolayısıyla özel firmalarda yaparken onların referanslarını iş potansiyellerini çalışanlarını soruşturmaları gerek aksi takdirde sadece fiyat kriterinden baktığınızda ucuz olana yaptırdığın zaman bazen gerçekten hiçbir şey yaptırmamış olabilirsiniz” açıklamasında bulundu.

Yapıyla zeminin barışık olması gerektiğine değinen Ersoy, “Şimdi zemin kötü bina sağlam veya tam tersi olabilir şu önemli yapıyla zeminin barışık olması gerekiyor. Binayı zeminin koşullarına uygun inşa etmek eğer zemin uygun değilse iyileştirme yapmak gerekiyor. İşte kazık çakmak, sismik izolatör koymak gibi. Bazı iyileştirmelerden sonra en kötü zeminde bile bina yapabilirsiniz bunda bir engel yok” dedi.

"TEK KURTULUŞUMUZ..."

Sağlam binaların tek kurtuluş yolu olduğuna dikkati çeken Ersoy, “İstanbul olası bir depreme hazır mı ben teknik olarak çok şeyin yapıldığına inanıyorum ama yapılanlar yeterli mi bence yapılanlar yeterli değil. Daha çok yol almamız gerekiyor. Deprem olmayan her süreyi de iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim tek kurtuluşumuz sağlam binalar. Sağlam binalarda depremde hiçbir şey olmaz sallanır içinden sağ çıkarsınız esas olan budur” diye ifade etti.