Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, "Van Gölü havzasında son yılda yağışlarda azalma, sıcaklıkta ciddi bir artış var. Geçmişle kıyaslandığında bugün düşen yağışın 4 katından fazla buharlaşma yaşanıyor" açıklamasında bulundu.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, kuraklığın Van Gölü havzası ve çevresinde su kaynaklarının yanı sıra tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

"HER ŞEYDEN ÖNCE BİR HAVZA YÖNETİMİNE İHTİYAÇ VAR"

Yapılan araştırmalarda bölgedeki su kaynakları ile akarsu ve göllerin seviyesinde, kuraklık nedeniyle düşüşün yaşandığı tespit edilirken, Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, şu açıklamayı yaptı: "Kuraklık özellikle beli bölgeler için en ciddi tehdit olarak karşımıza çıkıyor. İçinde bulunduğumuz Van Gölü havzası da bu tehditten büyük orada nasibini alıyor. Hem tarımsal faaliyetlerde kullanılan suda hem de içme suyunda ciddi sıkıntılar ortaya çıktı. Havzaya düşen yağışta son 10 yıla kadar çok ciddi bir değişiklik yoktu. Ancak son yılda yağışlarda azalma, sıcaklıkta ciddi bir artış var. Bu da havzada buharlaşmaya neden oluyor. Geçmişle kıyaslandığında bugün düşen yağışın 4 katından fazla buharlaşma yaşanıyor. Dolayısıyla göllerin seviyesi düşüyor. Bu da havzada ciddi bir su kaybına neden oluyor. Dolayısıyla yapılması gereken birçok şey var. Her şeyden önce bir havza yönetimine ihtiyaç var."

"BUĞDAY VE ARPALAR SADECE HAYVANLARA YEM OLARAK HASAT EDİLECEK"

AA'nın aktardığı habere göre, YYÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk ise, "Yağışların olmaması nedeniyle tarım alanlarında ciddi bir kuraklık var. Van Gölü havzasında 2021 yılı iklim verilerine göre yağışlarda geçen yıla oranla yüzde 12, uzun yıllar ortalamasına göre de yüzde 33 azalma söz konusu. Uzun yıllar ortalamasına göre 21 Haziran itibarıyla metrekareye 260 milimetre yağış düşmüş. Bu yılki yağış miktarı ise 170 milimetre civarında. Bu durum kuru tarım yapılan bölgelerde olumsuz etkiler oluşturuyor. Yaptığımız araştırmalarda buğday ve arpa tarlalarında bitki boyunun 20-25 santimetreyi geçmediği ve bitkilerin boylanmadığını gözlemledik. Hatta boylanmadan başak oluşturan bitkilerde ise başağın içeresindeki tanelerin dolmadığını gördük. Bu da şunu gösteriyor, buğday ve arpalar sadece hayvanlara yem olarak hasat edilecek" ifadelerini kullandı.

"BU YIL EKİLİ ALANLARIN YÜZDE 80'İNDEN ÜRÜN ALINMAYACAK"

Geçimini hayvancılık ve tarımla sağlayan insanların bu yıl kuraklıktan dolayı ciddi sıkıntılarla karşılaşacağını belirten Tunçtürk, şöyle konuştu: "Bölgede insanlar hayvancılık ve tarımla uğraşıyor. Oradan gelen parayla geçimlerini sağlıyorlar. Bu yıl ekilen alanların yüzde 80'ninden ürün alınmayacak. Ekonomiye olumsuz yansıyacak. Hayvancılık ve tarımda maliyet artacak. Gıda fiyatlarının artmasına neden olacak. Vatandaş olarak yapmamız gereken en önemli şey su tasarrufu yapmak. Çiftçilere su kıtlığına karşı dayanıklı ve toleranslı bitkileri seçmelerini tavsiye diyoruz. Sulu tarım yapılan bölgelerde salma veya karıkla sulama gibi vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilmesini, damla ya da yağmurlu sulama yöntemlerine geçilmesini öneriyoruz. Yerel yönetimlere de yağışlardan gelen yüzey sularının depolanarak yeniden tarımda kullanılmasını ve atık suların geri dönüşümünün sağlanmasını tavsiye ediyoruz. Bunun yanında gölet ve barajlarda su tüketiminin beli bir düzene oturtulması gerekir. Bu önlemler acilen alınmalı."