Son günlerde sağlık emekçilerine yönelik artan saldırılara yönelik açıklama yapan TTB, Sağlık Bakanlığı'nı sağlıkta şiddeti görmezden gelen, kışkırtan söylem ve politikalardan vazgeçmeye çağırdı.

Sağlık emekçilerine yönelik şiddet her geçen gün artarken Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı'nı göreve çağırdı. "Yıllardır kanayan yaramız olan “sağlıkta şiddet”, salgındaki alevlenmenin azalması ile daha da görünür hale gelmektedir. Ülkedeki cezasızlıkla el ele yürüyen şiddet iklimi, saldırganların pervasızlığını daha da artırmaktadır," diyen TTB, "Ankara’da bir meslektaşımız 27 Mayıs 2021 Perşembe günü poliklinikte çalışırken elinden ve belinden bıçakla yaralanmış; aynı gün, uzmanlık öğrencisi üç meslektaşımıza İstanbul’da hastanede saldırı olmuş; yine aynı gün İzmir’de bir hastanenin silahla taranması sonucu hastanenin güvenlik güvenlileri yaralanmıştır. Bir başka sağlıkta şiddet olayı da geçen hafta Van’da yaşanmış, sağlık emekçileri görevleri sırasında darp edilmiştir," ifadeleriyle son günlerdeki saldırıları hatırlattı.

KESİCİ ALETLE SAĞLIK ÇALIŞANINI YARALAYAN KİŞİNİ CEZASINI İSTİNAF BOZDU

"Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak bu saldırıların hız kesmeden devam edebilmesinde cezasızlığın etkisini yıllardır vurguluyoruz. Sağlıkta şiddet olaylarının böylesi yoğun yaşandığı tam da bu günlerde İzmir’deki genç bir meslektaşımızı boynundan jiletle yaralayan failin hapis cezası ise “neden en üst sınırdan ceza verildiği” sorgulanarak istinaf mahkemesi tarafından bozulmuştur," diyen TTB, şunları ifade etti:

"İKTİDAR POLİTİKALARININ SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEMEK YERİNE ŞİDDETİ KÖRÜKLEYEN; KIŞKIRTAN BİR HAL ALDIĞINI ARTIK KABUL ETMELİDİR"

"Son bir ayda basına yansımayan ancak meslek örgütümüzle paylaşılan daha onlarca sağlıkta şiddet vakası yaşanmış, sağlık emekçilerinin kendilerini güvende hissetmedikleri koşullarda çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Sağlıkta şiddetler mücadele için gerçekçi bir yasal düzenleme yapılması bir yana yetersiz de olsa mevcut yasal düzenlemeyi dahi yargı uygulayamamaktadır. Bundan tam dokuz yıl önce, 17 Nisan 2012 yılında sevgili Dr. Ersin Arslan’ı bir hasta yakınının saldırısında kaybetmiştik. Meslektaşımızı kaybettiğimiz 17 Nisan günü, TTB tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilmiştir. O günden beri geçen dokuz yıl boyunca TTB olarak yaptığımız tüm uyarılara ve önerilere maalesef mevcut iktidar kulak tıkadı ve bizler görevimiz başında fiziksel ve sözel şiddete maruz kalmaya devam ettik. Şiddetin münferit olmadığını bilakis açık bir biçimde politik ve toplumsal bir olgu olduğunu ülkeyi yönetenler de gayet iyi biliyor. Bu nedenle bugün, sağlık ortamı da tıpkı toplumun tüm parçaları gibi bir şiddet sarmalındadır. Mevcut iktidar politikalarının sağlıkta şiddeti önlemek yerine şiddeti körükleyen, kışkırtan bir hal aldığını artık kabul etmelidir."

"MEVCUT CEZALARLA ÇÖZÜM BULABİLMEK İMKANSIZDIR"

"Sağlıkta şiddet olgusuna, sadece mevcut cezalarla çözüm bulabilmek imkansızdır. Sağlıkta şiddetin; sağlık çalışanlarının köleleştirilmesi için kendilerine uygulanan bir araç olduğu bilinmelidir. Uzun süredir süregelen kamusal yapıda özelleştirmelerin ve hastalara “müşteri” sıfatını yerleştirme çalışmalarının; sağlık çalışanlarının güvenli çalışma ortamlarının olmamasının; bulunduğumuz ekonomik ve siyasi ortamın; ülkemizde, yöneticiler düzeyinde dahi normalleştirilen şiddet ve nefret söylemlerinin; Türkiye’de adalete duyulan güvensizliğin etkilerini de görerek, bütünlüklü bir mücadele yapılmalıdır."

"TTB, SAĞLIKTA ŞİDDETİN SONA ERMESİ İÇİN HER KOŞULDA, BÜTÜN GÜCÜYLE MESLEKTAŞLARININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEKTİR"

"Yıllarca söylediğimiz ve yeni bir yasa tasarısı olarak sunduğumuz “Sağlıkta Şiddet Yasası”, TTB’nin önerdiği maddeler dikkate alınmadan kadük bir yasa olarak çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasından bugüne kadar geçen sürede sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların arttığını ve yasanın caydırıcı olmadığını görmekteyiz. Sağlık Bakanlığı ve tüm yetkililerin görevi; sağlıkta şiddet olaylarından sonra mesaj atmak değil, sağlıkta şiddeti önlemektir. COVID-19 sürecinin yönetilememesi, salgın yerine algı yönetilmesi ise sağlık alanının durumunu şiddet de dahil olmak üzere daha da kötüleştirmiştir. Geldiğimiz noktada meslektaşlarımızı hem pandemi koşulları hem de giderek artan şiddet ortamında kaybediyoruz ve artık hiçbir arkadaşımızı kaybetmeye tahammülümüz kalmadığını bir kez daha vurguluyoruz. Sağlık Bakanlığı’nı sağlıkta şiddeti görmezden gelen, kışkırtan söylem ve politikalardan vazgeçmeye; etkin bir sağlıkta şiddet politikası için TTB ve sağlık emek örgütleriyle birlikte hareket etmeye; onların talep ve önerilerini dinlemeye davet ediyoruz. TTB, sağlıkta şiddetin sona ermesi için her koşulda, bütün gücüyle meslektaşlarının yanında olmaya devam edecektir."