İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin araştırma yapan KONDA'nın verilerine göre, "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmalıyız" diyenlerin sayısı toplumun yüzde 7'sini oluşturuyor.

İktidarın ve siyasal dincilerin hedefindeki İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin araştırma yapan KONDA'nın verilerine göre, "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmalıyız" diyenlerin sayısı toplumun yüzde 7'sini oluşturuyor. Toplumun yüzde 62'si sözleşmeyi net bir şekilde bilmiyorken, "biliyorum" diyenlerin yüzde 16'ı 'çıkılmalı' dedi. 2015 Hayat Tarzları araştırmasında sorulan "Erkek sever de döver de" diyenlerin oranı da yüzde 20'den yüzde 6’ya düştü.

"TOPLUMUN YÜZDE 58'İ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ BİLMİYOR"

Toplumun yarısından fazlası bu konuda da bir fikri olmadığını belirterek çıkma veya kalma konusunda hiçbir yorum yapmadı. Yüzde 7 çıkılmalı derken yüzde 36 ise sözleşmede kalınması gerektiğini söyledi. “Bir fikrim yok” diyenlerin oranı ise 58. Toplumun yüzde 35’i İstanbul sözleşmesinin içeriğini kısmen de olsa biliyor. Yüzde 62 net bir şekilde bilmediğini söylüyor. İstanbul sözleşmesine karşı tavrı sorulduğunda da sözleşmeyi bilenlerin büyük çoğunluğu "sözleşmede kalınmalı" dedi. Sözleşmenin ne olduğunu bilenlerin yüzde 16’sı “sözleşmeden çıkılmalı”, yüzde 84 ise “kalınmalı” dedi.

SİYASİ GÖRÜŞ , İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE BAKIŞ AÇISINI ETKİLİYOR

"İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmaya başlanması doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atıfta bulunarak, iktidara yakınlığıyla bilinen yayın organlarından başlatıldığı için kişilerin siyasi görüşlerinin de bu tabloyu oldukça etkilemesi beklenen bir sonuç" denilen raporda, "Hem kadın hem de erkeklerde, iktidar kanadına yakın siyasi görüşte olanlar sözleşmeden çıkılması gerektiği görüşüne ülke ortalamasından daha yakınlar. Özellikle CHP, ardından İYİ Parti ve HDP seçmenleri ise sözleşmede kalınması gerekliliğine inanıyorlar" denildi.

ERKEK ŞİDDETİNE KARŞI ÇIKANLARIN ORANI ARTIYOR

"En son 2015'te Hayat Tarzları üzerine yapılan araştırmada “Erkek sever de döver de” ifadesiyle ele alınan kadına yönelik erkek şiddet konusunda toplumunun arada geçen zamanda önemli bir gelişme kaydetti" denilen raporda, "Beş yıl önce bu ifadeyi ‘kesinlikle yanlış’ bulanlar yüzde 37 iken, yüzde 63’e çıkmış durumda. İfadeyi ‘doğru’ veya ‘kesinlikle doğru’ bulanların oranı ise bu ay itibariyle yüzde 6" ifadelerine yer verildi. Benzer bir şekilde dolaylı da olsa bu konuyla ilişkili olarak bir dikkat çekici değişim namus ve kanun çelişkisi üzerineydi. 2010 yılında toplumun yüzde 45’i konu namus meselesi olunca kanun dışına çıkılabileceğini söylüyordu. Bu ay bu oran yüzde 21’e düşmüş durumda.

“KADINLARIN KIYAFETLERİNE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR” DİYENLER DE AZALDI

Raporda ayrıca şu ifadelere yer verildi: "Kadına yönelik şiddetle ilgili 5-10 senelik çerçevede gördüğümüz olumlu gelişmelerden biri de kadınların kıyafetinin şiddet sebebi olarak değerlendirilmesiyle ilgili. 2015’te sorduğumuzda yüzde 80 kadınların tacize uğramamak için bulundukları ortamlarda giyimlerine dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyordu. Tıpatıp aynı ölçekle ölçmememize rağmen bu oranın 5 sene sonrasında üçte bire kadar düştüğünü belirtebiliriz."