Haber: SELMA KARA

Kayseri Geri Gönderme Merkezi’nde geçen yıl Haziran ayında 3 sığınmacı intihar etti. 1 ay sonra ise Pakistan uyruklu 16 sığınmacının intihar girişimi yaşandı ve gözler Geri Gönderme Merkezi’ne çevrildi. Tüm-İş Konfederasyonu ve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, geçen yıl Haziran ayında, Geri Gönderme Merkezi’ndeki taşeron işçilerle ilgili bazı sorunlara değindi ve intihar vakalarının olduğuna dair bir paylaşımda bulundu.

BİR HAFTADA DÖRT İNTİHAR!

Şahin’in paylaşımını araştırarak, Afganistan uyruklu 1990 doğumlu Hossin Ali Sıhirzad’ın boynundaki puşisiyle kendisini su borusuna asara intihar ettiğini öğrendik. İran uyruklu Hasem Moghiseh, Cezayir uyruklu Nasır Eddine Temmar ve Irak uyruklu adı açıklanmayan bir sığınmacı da aynı hafta içerisinde intihar girişiminde bulunmuşlar, ancak son anda kurtarılmışlardı.

Araştırmalarımızda, Shirzad dışındakilerin şampuan ve benzeri temizlik maddelerini içerek intihar girişiminde bulundukları, bu nedenle Merkez’de bu tür sıvı temizlik maddelerinin toplatıldığını da öğrendik.

kayseri geri gönderme merkezi

1 AY GEÇMEDEN İKİNCİ TOPLU İNTİHAR GİRİŞİMİ

Aradan 1 ay geçmeden, bu kez 6 Temmuz’da yine Geri Gönderme Merkezi’nde 10 sığınmacının sabun yeme suretiyle intihar girişiminde bulunduğunu öğrendik. Ajanslar 10 sığınmacının zehirlenme şüphesiyle çeşitli hastanelere kaldırıldığı haberini servis etti. Aynı gün Kayseri Valiliği’nin yaptığı açıklamada, 16 sığınmacının sabun yutmak suretiyle intihar girişiminde bulunduğu açıklandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Geri gönderme merkezimizde bulunan 16 Pakistan uyruklu misafirimiz sınır dışı işlemleri başladıktan sonra kişisel temizlik için verilen sabunları yutmaya çalışarak hastaneye sevk edilme girişiminde bulunmuşlardır. İlgililerin sağlık durumları ile ilgili herhangi olumsuz bir durum bulunmamaktadır.”

MÜDÜR NİĞDE’YE GÖNDERİLDİ, 10 ÇALIŞANIN YERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Peki, gerçekten sığınmacılar yalnızca sınır dışı işlemleri başlatıldığı için mi intihar girişiminde bulunuyordu? Araştırmalarımızda, Haziran ayından önce de benzer intihar girişimleri olduğunu, ancak sığınmacıların sesini duyuramadığını, konuyla ilgili gelen bazı şikayetler üzerine Valilik tarafından bir soruşturma açıldığını da öğrendik. Bu soruşturma kapsamında, intihar vakalarının basına düştüğü dönemde görevde bulunan Göç İdaresi İl Müdürü Ömer Taşçı Niğde Göç İdaresi’ne il müdürü olarak gönderildi. Yerine Ahmet Danışman müdür olarak getirildi. 10 civarında memur ve işçinin de yerleri değiştirildi.

mahmut sahin

Tüm-İş Konfederasyonu ve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin

MAHMUT ŞAHİN: KÖTÜ MUAMELE VE BACAK KIRILMALARI DUYDUK

Konuyla ilgili olarak önce, sosyal medyadaki paylaşımını ihbar olarak değerlendirdiğimiz Tüm-İş Konfederasyonu ve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin’e ulaştık. Şahin, intihar ve iddia ettiği üzere kötü muamele olaylarını aslında bir işçinin mobbingle ilgili şikayeti üzerine öğrendiklerini söyledi. Geri Gönderme Merkezi’ndeki intiharları doğrulayan ve bunların kötü muameleden kaynaklandığını savunan Mahmut Şahin ile görüşmemizden detaylar şu şekilde:

Geri Gönderme Merkezi’ndeki olayları ne şekilde öğrendiniz?

“Tüm-İş Konfederasyonu başkanı olduğum için oradaki güvenlik çalışanları kendilerine mobbing yapıldığı iddiasıyla bana geldiler. Ülkedeki diğer göç idarelerinden zaten bana şikayet geliyordu. Ayrımcılık yapıldığı, bazılarının korunduğu, müdürlere yakın olanların tutulduğu, diğerlerinin sürüldüğü iddialarıyla ilgili şikayetler geliyordu. Kayseri’nin yakınındaki illerde işçi temsilcilerimiz var; Şanlıurfa’da, Antep’te, Mardin’deki arkadaşlarımız 6 aylığına, bin kilometre, bin 500 kilometre uzağa görevlendiriliyorlar. Zaten asgari ücretle geçinen bu insanlar aylarca iki ev geçindirmek zorunda kaldı.”

Bundaki amaç ne?

“Amaç, buradaki çalışanların istifa etmesini sağlamak ve ellerindeki listelerdeki kişileri işe almak. Kayseri’den görevlendirmeyle gelen arkadaşlarımız, Doğu’dan geldikleri için kendilerine ayrımcılık yapıldığını ve görevlendirme yazıldığını söylediler. Biz aslında o nedenle gittik Göç İdaresi’ne. Ama bir dokunduk bin ah işittik. Bir nedenle gitmiştik, yüz sonuçla çıktık oradan. Sadece çalışanlara değil, orada kalan mültecilere de kötü muamele duyduk. Bacak kırmaları duyduk, şiddet uygulayıp gururla anlatan kişiler duyduk. O kırılan bacaklar için düştü diye açıklama yapıldığını duyduk. Ki o zaman ben bunu Kayseri Valisi’ne de, Geri Gönderme Merkezi’ne de, Göç İdaresi’ne de sordum; dedim ki kaç metreden düştü, orada düşecek bir merdiven var mı? Basamak dahî yok, düz zeminde düşüp bacak kırılması Nobel ödüllüdür. Ama cevap vermediler. Biz zaten biliyoruz. Böyle bir şey var, oldu, siz de gereğini yapın diye söyledik. Yapılıp yapılmadı bunları zamanla göreceğiz. Ama o kötü muameleler devam etti.”

DİNLENDİRİLEN KAMERALARI DİLE GETİRDİK, VALİLİK BİZİ CİDDİYE ALMADI”

“Kameraların dinlendirilmesi diye bir hadise var. Fakat bu dinlendirmeler de enteresan saatler. Orada İl Müdürü (Ömer Taşçı)’nün bir yatak odasından bahsedildi. Bunu sorguladık, orada kaldığını öğrendik. Neden olarak da, evi şehir dışında orada kalıyor, denildi. Bir ev tutmaktan aciz bir il müdürü varsa onu il müdürü yapmayın. Türkiye’nin mülteciler konusunda dışarıya yansıttığı bir yüzü var, bir artısı var. Başka ülkeleri; İtalyanları, Fransızları, Yunanları zalimler, gaddarlar diye eleştiriyoruz. Ama Geri Gönderme Merkezlerinde mültecilere hiç de iyi davranmıyoruz. Devlet olarak politikamız iyi davranmaksa, iyi davranmayan yetkilileri de cezalandırmamız lazım. Başka kurum mu yok, alın başka kuruma gönderin. O kameralar konusunu gündeme getirdiğimizde Valilik bizi ciddiye almadı. Bununla ilgili bir tutanak geldi bize. Şu, şu saatlerde kameralar dinlendirilecektir diye. Altında da işçilerin imzaları var. Yukarıdan bir talimat gelmiş. Göç İdaresinden sorumlu Vali Yardımcısı ile bir konuşmamızda, Müdür’ün yatak odasının olmadığını söyledi. Ben de taşınma saatlerinde kameraların dinlendirilmiş olacağını söyledim. Sonra üzerine düşüldü, taşınma işi kabul edildi.”

SIĞINMACILARIN EŞYALARININ TESLİM ALINDIĞI YERDE KAMERA YOK İDDİASI

“Daha sonra mültecinin ilk girişte eşyalarını bıraktığı odada kamera olmadığı söylendi. Mülteciler orada eşyalarını teslim ediyor ama ispat edebileceği hiçbir şey yok. Mülteci 5 bin Dolar ile girmişse oraya, 500 dolar ile girmiş dense ispat edecek kimse yok. Kayıtları çalışanlar tutuyor, nasıl tutulduğu konusunda bir denetim yok. Mülteciler de şikayet edemiyor. çünkü korkuyor. Çünkü her şey onların elinde. Mültecinin ailesi Kayseri’de yaşıyor, onlara kavuşmak için her türlü kahrı çekiyor. Onların o çaresizliğinden istifade edildiğini gördük. Valilik bununla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma yapıldığını biliyorum çünkü sosyal medya paylaşımlarımdan dolayı benim de bilgime başvurdular ama soruşturma sonucunu bilmiyoruz.”

SORUŞTURMA SÜRECİNDE GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ

“Bu soruşturma sürecinde bazı görev değişiklikleri oldu. Müdür gitti, yardımcıları gitti. Ama yine Göç İdarelerine gönderildiler. Burada kötü bir yönetici isen, ki il müdürü Milli Eğitim’den buraya geldi; Milli Eğitim’de bir ilçede müdürdü. Niğde’ye gönderildi; burada kötü yönettin bir de Niğde’yi kötü yönet dediler herhalde. Burada iyi yönettiyse neden gönderdin? Bu soruşturmanın açıklanması lazım. Burada önceden yemek ihalesinde usulsüzlük konusu vardı. Yemek ihalesiyle ilgili şikayetçi kişi de bir işçi. Buradaki yanlışlıkları görüyor ve Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, belgeleri de veriyor. Ama tek şartı var, bu işten ben zarar görürüm diyor ve adının gizli tutulmasını istiyor. Şu anda bu soruşturma kapsamında o işçi işten çıkarıldı. Ama diğerlerinin yerleri değiştirildi, 10 kişinin yerleri değiştirildi aralarında memurlar da var, işçiler de. O çıkarılan işçi taşeron şirkette çalışıyor, devletin işçisi değil. İçerideki bilgi ne, nereye sızdırmış, gitmiş Savcılığa şikayette bulunmuş. Bu, doğru değil. Gittiği yer Savcılık, devletin kurumu.”

DOKTOR VEBAL ALTINDA, RAPORLAR DÜZGÜN TUTMUYOR”

“Oranın doktoru ciddi anlamda vebal altında. Doktor, idarenin hoşuna gitmeyecek hiçbir şeyi rapor haline getirmedi. Hatta ben eminim ki, doktor intihar olaylarının yanına gitmemiştir bile. Tabi, balık baştan kokar. Ama bu mantık bu ülkeyi geliştirmez. İntihar vakalarında, dayak olaylarında da en büyük vebal doktordur. Doktorun soruşturulması lazım; muayeneye gitti mi ya da kendi yanına gelen oldu mu, doktor soruşturulmalıdır.”

İNTİHARLAR KÖTÜ MUAMELENİN SONUCUDUR”

“İntiharlar kötü muamelenin sonucudur. Aileleriyle görüştürülmeme, ailelerinden haber alamamanın sonucudur. Ben buradaki intiharların bizdeki davranışlardan olduğunu düşünüyorum. Soruşturmada bu kadar insanın yeri değiştirildiğine göre, neden anlatılmıyor, neden saklanıyor? Burada kötü bir şey yok ki, yanlış yapılıyorsa cezalandırdık deyin. Vali Yardımcısı bana ranzaya asmamış diyor. Ranzaya asmamış ama su borusuna asmış. Sonuçta asmış mı asmış, intihar etmiş mi, etmiş.” “Şu anda ortam biraz daha hassas. Buradan bilgi dışarı gidebiliyor, bilgi sızabiliyor. Daha hassas davranıyorlar. Biz istiyoruz ki, herkes görevini layıkıyla yapsın. Mahmut Şahin söyleyecek ya da başkası yazacak diye bunları saklamasın. Devlet onlara mültecilere insan gibi bakın diye görev verdi. Bunu yerine getirmiyorsa çalıştırmayın kimseyi.”

GÜVENLİK GÖREVLİLERİ İFADELERİNDE ŞİDDETİ ANLATTI

Mahmut Şahin'in iddiaları ve şikayetçi olması sonucu açılan Kayseri Geri Gönderme Merkezi’nde yaşananlarla ilgili idari soruşturma açıldı. Soruşturma kapsamında özel güvenlik görevlileri ve bazı GGM çalışanlarının ifadelerine başvuruldu. Bu soruşturma sonucunda. 11 görevlinin "kötü muamele suçunu işlediklerinin adli mercilerle araştırılmasının kurumun itibarı ve ülkemizin mültecilerle ilgili dünyaya örnek tutumuna halel getirmemesi açısından faydalı olacaktır" sonucuna varıldı. Soruşturma kapsamında ifade veren güvenlik vardiya amiri, GGM Müdürü İzzet Öztekin'in mültecileri dövdüğünü duyduğunu, küfürlü konuştuğuna ise şahit olduğunu söyledi. Bir başka özel güvenlik görevlisi ise "İki müdürün mültecileri kameraların olmadığı koridorlarda dövdüklerini" söyledi ve bu olaya karışan görevlilerin isimlerini verdi. Bir başka güvenlik görevlisi de "temizlik fırçasının sopasının mültecileri döverken kırıldığını" aktardı. Bu görevli, "Yozgatlı olarak adlandırılan bir grubuna mültecilere kötü davrandığı, dövdüğü kurumda herkesin dilinde olan, bilinen bir durum" bilgisini de verdi. Bir başka özel güvenlik görevlisi de olay günü hastanede olduğunu beliterek, Cezayirli mültecilerin dövüldüğünü doğruladı.

Bir başka görevli de soruşturma ifadesinde şu bilgileri aktardı: "Kameranın görmediği bir nokta var. Mültecileri oraya alıp, orada Yozgatlı bir grupla bu mültecileri dövüyorlardı." Başka özel güvenlik görevlileri ise müdürlerin mültecileri dövdüğüne bizzat tanıklık ettiklerini, kendileri dövmediklerinde diğer çalışanlara dövdürdüklerini anlattı.  GGM'de görevli bir teknik personel de, İzzet Öztekin'in copunu ceketinin altında ya da gömlek koluna gizleyip odalara gittiğini iddia etti. Bu görevli, mültecilerin defalarca Kocasinan Jandarma Komutanlığı'na şikayette bulunduğunu da sözlerine ekledi.

GGM eski Genel Müdürü İzzet Öztekin, dokuz8HABER'e gönderdiği açıklamada, açılan soruşturmayı doğruladı, ancak bu soruşturma sonucunda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "takipsizlik" kararı verildiğini söyledi. Öztekin, şu bilgileri verdi: "Kayseri Geri Gönderme Merkezi ile ilgili ve hakkımda çeşitli ithamlarin bulunduğu haberiniz ile ilgili olarak, söz konusu olaylar ile ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23.03.2022 tarihinde takipsizlik kararı verilmiş olup, iddiaların asılsız olduğu anlaşılmıştır."

Kayseri İl Göç Müdür Vekili Ömer Taşçı ise, soruşturma kapsamındaki ifadesinde “kendisi hakkında yer alan iddiaları” yalanladı.  Özel güvenlik görevlileri İzzet Öztekin'in ayrılması sonrası dayak ve kötü muamelenin son bulduğunu da ifade ettiler.

photo_2022-04-01_08-35-48

BAŞSAVCILIK: KOVUŞTURMAYA YER YOK

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, Mahmut Şahin'in şikayeti üzerine yürüttüğü soruşturma sonucu Kayseri Göç İdaresi Müdür vekilleri ve 10 güvenlik görevlisi hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi. "Görevi kötüye kullanma" ve "Kasten yaralama" suçlamasıyla yürütülen soruşturmada, Kayseri Göç İdaresi Müdür vekilleri Ömer Taşçı ve Mustakim Kaya hakkında "soruşturma izni verilmediği belirtildi. Müdür vekili İzzet Öztekin ise ifadesinde suçlamaları reddetti. Savcılık kararında "suç fiilinin ne zaman, nerede, kime karşı işlendiğinin bilinmediği", "suçlamaların genel anlatım içerdiği" ifade edildi. İddialar "kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli delil içermediği" için şikayet edilen müdür vekilleri ve güvenlik görevlileri hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" kararına varıldı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı 23 Mart 2022 tarihli kararında "daha önce tespit edilen kasten yaralama eylemleri nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı'nın üç ayrı soruşturma yürüttüğü, ilgililer hakkında kamu davaları açıldığı ve yargılamaların yapıldığı" bilgisini de yer verdi.

SIĞINMACILAR ANLATIYOR: “HER ŞEY ÇOK KÖTÜ”

Kayseri Geri Gönderme Merkezi’nden çıkan ve başka bir ile ailesinin yanına giden bir sığınmacı Mahmut Şahin’in kötü muameleye dair iddialarını doğruladı. Adını vermek istemeyen sığınmacı ile ilgili, 17 Aralık 2021 tarihli görüşmemizde sığınmacı, 6 ay merkezde kaldığını, telefonunu kendisine geri vermediklerini, Merkez’de her şeyin kötü olduğunu söyledi.

Yine adını vermek istemeyen bir tercüman da, Mahmut Şahin’in söylediklerini doğruladı. Merkez’deki kötü muamelelere şahit olmasa da, bunları önceden beri duyduğunu ifade eden tercümanın aktardıkları şu şekilde: “Biz tercüman olduğumuz için görüşme odasına kadar giriyoruz. Zaten kimse içeriye kadar gidemiyor. Duyduklarımıza göre göçmenlere psikolojik baskı uygulanıyor. Suriyelileri istemezlerse geri gönderemiyorlar. Konsolosluk olmadığı için böyle yaptıklarını biliyoruz. Eğer mülteciler kendi rızalarıyla gitmezlerse, gitmedikleri zaman psikolojik şiddet ve hatta fiziki şiddet bile uyguluyorlar. Götürdükleri yer İdlib mesela, orada kimseleri yok. İdari gözaltı 1 yıl olduğu için oradaki şiddete de katlanıyorlar. Oradan çıkan kişilerden duyduklarımıza göre de bu şekilde bir uygulama var. Biz sadece kapıdan giriyoruz, görüşme odası var, bir noktaya kadar girebiliyoruz. Oradan sonrası ne var gözümle görmedim ama.”

ahmet taş-mazlumder kayseri şube başkanı

Mazlumder Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş

MAZLUMDER’İN İÇERİ GİRME TALEBİ REDDEDİLDİ

İntihar olayları ile ilgili haber basına düşünce Mazlumder konuya kayıtsız kalmadı. Mazlumder Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, konuyla ilgili olarak yaptığım haberden dolayı beni aradı. Bildiklerimi kendisine aktardım. Daha sonra Valilik’ten içeriye giriş için izin aldıklarını söyleyince, kendileriyle birlikte içeriye girip giremeyeceğimi sordum. Başkan Ahmet Taş bunu kabul etti ama kendilerine izin çıkmadı. Taş, izin çıkmamasının nedenini şöyle açıkladı: ‘İçeri girmek için Mazlumder ve İl İnsan Hakları Kurulu olarak talepte bulunmuştuk ama talebimiz reddedildi. Daha sonra zaten mevcut müdür Ömer Taşçı değişti, yerine Ahmet Danışman geldi. Onunla da yeni gelen başka arkadaşlarla da görüşüyorum. Orada bir hukuk oluşturmaya çalışıyoruz, talebin reddedilmesi konusu yeni müdürü Ahmet Danışman’a da iletilmiş. ‘Bu talepte bir mahsur yok, keşke basın da gelse.’ dedi. Göç İdaresi’nden arkadaşlar, Suriyeliler Ensar Derneği’nden arkadaşlarla da bu konuyu görüştüm. İçişleri Bakanlığının talimatı bu yönde diye yorumluyorlar. Yabancı uyruklulara karşı ülkemizde bir tepki oluştu. O nedenle sorgulamadan direk geri gönderme merkezlerine gönderiyorlar, bir müddet sonra da sınır dışı etmeye çalışıyorlar. Yabancıları korkutmak, yeni dalgalar gelmesini önlemek için hükumet ya da İçişleri Bakanlığının talimatı diye yorumluyorlar. Gelenler burada 6 ay ya da 1 yıl kalıyor. Sonra ülkesine geri dönmek istemezse başka ile gönderiyorlar. Caydırıcı bir tedbir gibi duruyor ama bir adaletsizlik var, insan haklarına aykırı bir durum var. Önceden trafik polisi çok sık ceza yazardı ve bunun nedeninin caydırmak olduğu söylenirdi. Ona benzer bir şey. Siz olaya karıştınız diyor, muhakeme etmeden sorgulamadan merkeze gönderiyor. Kayseri Geri Gönderme Merkezi’nde de insan yoğunluğu olduğu söyleniyor. Bu insanların uluslararası hukuka göre yargılanmaları sorgulanmaları gerekiyor. Tercüman arkadaşlarımızdan, bu insanlara karşı nezaketli davranmama, hor görülme gibi bazı durumların olduğunu duyuyoruz. Dışarıdan kontrol etmeyince de devlet de kendi adamına denetletiyor.”

SORUŞTURMA AÇILDI, ANCAK AÇIKLAMA YOK

Başkan Ahmet Taş’ın dikkat çektiği bir başka önemli konu da, mevcut Vali Şehmus Günaydın’dan sonra İl İnsan Hakları Kurulu’nun toplanmaması konusu. Yeterli müracaat olmadığı gerekçesiyle kurulun toplanmadığının söylendiğini belirten Taş, “İl İnsan Hakları Kurulu’nda müracaatlar değerlendiriliyordu, mesela bazen üniversite hastanesinde bir sıkıntı çıkıyorsa bu dile getiriyordu, bunlar görüşülüyor ve ilgili kurumlara soruşturma yazıları yazılıyordu ama açık olmayan camiye cemaat gelmez misali toplanmayan kurula da kimse gelmez. Şu andaki böyle bir durum.” dedi. Ahmet Taş ayrıca, Geri Gönderme Merkezi’nde soruşturma başlatıldığını, ancak kamuoyuna açıklama yapılmadığını da ifade etti.

uğurcan_yıldırım_kayseri_suriyeliler_ensar_derneği_başkanı

Suriyeliler Ensar Derneği Başkanı Uğurcan Yıldırım

SURİYELİLER ENSAR DERNEĞİ DE İÇERİ GİREMEDİ

Kayseri’de konuyla ilgilenen bir başka STK da, Mazlumder Başkanı Ahmet Taş’ın da bahsettiği Suriyeliler Ensar Derneği. Onların da içeri girme talebi Mazlumder gibi reddedilmiş. Konuyla ilgili olarak Başkan Uğurcan Yıldırım, kendisiyle yaptığımız görüşmede şunları aktardı: “1 kez başvurdum içeri girmek için. Önce Valilik izin veriyor dediler, sonra da Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün inisiyatifinde dediler. Oranın özel bir yer olduğunu, izin alınmadan gidilmeyeceğini, Ankara genel merkezden bilgi alınarak ziyaret edilebileceğini söylediler. Kayseri’deki Geri Gönderme Merkezi bize bağlı olsa da Ankara’ya başvurun dediler. Buradaki başvurumuz kabul olmayınca Ankara’ya başvuruda bulunmadık. Göçmenlerle ilgili bir STK olarak başvurumuzun kabul edilmesini beklerdik, ama olur muydu bilemiyorum.”

BERAAT ETSELER DE GGM’LERE GÖNDERİLİYORLAR”

Bir önceki müdür Ömer Taşçı’nın Niğde’ye gitmesiyle ilgili bir bilgisi olmadığını belirten Başkan Uğurcan Yıldırım, intiharların gerçekliği olduğunu ifade etti. Yıldırım, intihar vakalarıyla ilgili ise şunları söyledi: “İntiharlarla ilgili bildiğimiz şu; hakkında sınır dışı kararı alınmış ya da uçakla kendi ülkelerine gönderilecek insanların, ülkelerine gitmemek için sabun vesaire içip intihara kalkıştığını biliyoruz. Burada suça karışmış mülteciler var, bunların milliyeti fark etmiyor, İçişleri Bakanlığı’nın aldığı kararla suça karışmış kişilerin mahkemede beraat etse de geri gönderme merkezine gönderildiğini biliyoruz. Sonuçta suça karışmış olsa da bir kişi kendisi gönderiliyor, ailesi ve çocukları burada kalıyor. Sınır dışı edilse de kaçak şekilde yurda dönen insanları da duyuyoruz. Bize göre suça karışmışsa ve mahkeme bunu tespit etmişse, hükumet bir sınır dışı kararı almışsa bu karardan yanayız ama iddia, soruşturma üzerine mahkemeye intikal etmiş ya da mahkeme bunun haksız olduğunu tespit etmişse, serbest bırakılanların topluma karışması gerekiyor. Ama uygulamada ‘beraat edenler topluma karışırsa tekrar suç işleyebilir’ endişesiyle geri gönderme merkezine gönderiliyor. Bu kararla da mahkeme süreci devam ettiği müddetçe 6 ay ya da 1 yıl merkezde tutuyorlar. Terör suçları haricindeki diğer adi suçları zorla gönderemiyorlar, imzası karşılığında gönüllü olarak gönderiyorlar. İnsanlar da 1 yıl bu merkezlerde kalacağıma dışarı çıkar ve kaçak yollarla Türkiye’ye geri gelirim diye düşünüyor ve kendilerine verilen kağıdı imzalıyorlar. 1 yıl boyunca imza atmayıp bir şekilde ailesiyle bir araya gelenleri de duyuyoruz.”

Geri gönderme merkezlerindeki şartları cezaevlerine benzeten Yıldırım, “Orası da her ne kadar bir geri gönderme merkezi de olsa cezaevi, ağır şartları var. Cep telefonu bulunduramıyorlar, aileleriyle görüşmek için jetonlu telefonları kullanabiliyorlar, kişi orada durduğunda ailesiyle görüşemiyor” diye konuştu.

* Bu haber Medya Araştırmaları Derneği'nin ICFJ (International Center for Journalists-Uluslararası Gazeteciler Merkezi) işbirliğiyle yürüttüğü "Yeni Nesil Araştırmacı Gazetecilik Eğitimleri Projesi" kapsamında hazırlanmıştır.