HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu.

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Sancar, “Engelliler için yeni bir yaşam mümkündür. HDP ilkesel olarak engellilere yönelik tüm hizmetlerin kamusal, parasız anadilinde ve erişilebilir olmasını savunuyor” dedi.

Sancar açıklamasının devamında, “Bir şiddet toplumu yarattı bu iktidar. Sokakta insanlara karşı şiddet, çocuğa şiddet, kadına şiddet emekçiye şiddet, ağaca, dereye, doğaya şiddet ve hayvanlara karşı acımasız bir şiddet.. Bu kültür ve bu ortam, iktidarın bir yönetme biçimi olarak uygulanıyor” diye belirtti.

Sancar’ın açıklamasında öne çıkanlar şöyle:

“Bu devlet erkek şiddetini besleyen, teşvik eden, meşrulaştıran bir zihniyet ile yönetiliyor. İktidar erkek şiddetini bir yönetim aracı olarak kullanıyor. O nedenle erkek şiddetine karşı çıkış, aynı zamanda bu iktidarın bütün politikalarına karşı çıkmak anlamına gelir.

Kürtler nerede bir kazanım elde ederlerse bunu kendilerine karşı bir beka sorunu olarak görüp topluma yansıtmaya ve kabul ettirmeye çalışıyorlar. O nedenle bu operasyonların altında yatan anlayış Kürt karşıtlığı ve düşmanlığıdır.

İktidar her seçim dönemi savaş politikalarını yükseltiyor. Halkı ayrıştıracaklar, yoksulluğu, talanı, baskıyı gündemden düşürecekler, muhalefeti de arkalarına sıralayacaklar... Bunun farkında olmazsak seçimlerde ne yaşayabileceğimizi mutlaka kendimize sormalıyız.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Konuşmasına katledilen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’yi anarak başlayan Sancar, “Sevgili Tahir, yedi yıl önce katledildi. Hayatını hukuka, insan haklarına, barışa adamıştı. Bu cinayete ilişkin yargılamada yedi yıldır henüz hiç bir ilerleme kaydedilmedi. Sorumluların açığa çıkarılması için hiçbir ciddi çalışma yapılmadığı gibi tam tersi hakikatin karartılması yolunda her türlü girişim yapıldı. Bu cinayet karanlıkta kalamaz, kalmamalıdır. Kalmasına hiçbirimizin müsaade etmemesi gerekiyor. Aksi takdirde hem kendisine hem karanlıkta bırakılan cinayetlerin kurbanlarına karşı vicdani sorumluluğumuz çok ağır olur. Üstelik karanlık devam ettikçe geleceği aydınlık üzerine kurmamızın imkanları azalır. O nedenle hakikatin peşinde olacağız. Sorumluların hesap vermesi için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz” dedi. 

‘PARLAMENTOYU GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ’

Elçi cinayetinin tüm aşamaları öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerle birlikte cinayetin yarattığı tahribat boyutunun tespiti için Meclis araştırması açılmasını bugün teklif ettiklerini kaydeden Sancar, şöyle konuştu: “Parlamentoyu da göreve çağırıyoruz. Gelin bir komisyon kuralım ve bu yolda cinayeti aydınlatma karanlığı dağıtma yolunda hep birlikte çalışalım. 

KADINLAR ŞİDDETE MARUZ KALDI

Sevgili kadın yoldaşlarım. 25 Kasım Kadına Yönelik Mücadele ve Dayanışma Günü’ydü. Geçen hafta sevgili Eş Genel Başkanım Pervin Buldan, kadınların coşkulu katılımıyla kadın grup toplantısı gerçekleştirdi. Bu vesileyle Türkiye’nin her yerinde on binlerce kadın, erkek şiddetine karşı sadece İstanbul, Ankara ve Diyarbakır gibi büyük şehirlerde değil Aydın’da, Uşak’ta, Adana’da, Bursa’da Kocaeli'nde, Eskişehir’de, Şırnak’ta Manisa’da Dersim’de ve Denizli’de ülkenin her yerinde haykırdılar. ‘Özgürlüğümüz için susmuyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Erkek-devlet şiddetine itaat etmiyoruz.’ Evet kadınların talebi belli. Özgür olmak istiyor, eşit olmak istiyor. Şiddetsiz bir yaşam talep ediyor kadınlar. Her türlü şiddete karşı seslerini yükseltiyorlar. Peki iktidar ne yapıyor. Kadınların düzenlediği bütün yürüyüşleri engelliyor. Kadınların erkek şiddetine karşı çıktığı bir günde bir kez daha devlet şiddetine maruz kalıyor. Yüzlerce kadın gözaltına alınıyor. İstanbul’daki yürüyüşte kadın arkadaşlarımızdan yoldaşlarımdan Dirbent Türker’in ayağını kırıyor. 200’e yakın kadın gözaltına alınıyor. Şırnak’ta da Barış annesi Nebahat İşçi’nin kolu boşandığı erkekten gördüğü şiddete karşı katıldığı 25 Kasım yürüyüşünde polis şiddeti sonucu yerinden çıkıyor.

İKTİDAR ŞİDDETİ BİR YÖNETİM ARACI OLARAK KULLANIYOR

İktidar erkek şiddetini bir yönetim aracı olarak kullanıyor. O nedenle erkek şiddetine karşı çıkış aynı zamanda bu iktidarın bütün politikalarına karşı çıkmak anlamına gelir. Aynı zamanda devletin erkek şiddeti üzerine ve genel olarak topluma karşı şiddetine üzerine inşa edilen bütün yapılarına karşı mücadele anlamına gelir. 

ŞEBNEM HOCANIN SESİNDEN KORKUYORLAR

Değerli arkadaşlar meydanlara Kürtçe dövizleri de sokmadılar. Ankara’da Şebnem Korur Fincancı hocanın portresini alana almadılar. Çünkü Kürtçeye de tahammülleri yok, Şebnem hocanın posterinden dahi korkuyorlar. Çünkü Şebnem hocanın sesinden mücadelesinden ödleri kopuyor. O nedenle Şebnem hoca rehin tutuluyor. Bakın cezaevinde gönderdiği mesajda ne diyor: Biz kadınlar evde sokakta işyerinde hücrede, kadınlar için özgürlüğümüz için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Şebnem Hoca işte bunu haykırıyor. 

OPERASYON SON BULMALIDIR

Kadınlar yeni bir toplum inşa edebiliriz diyorlar. Şiddetsiz iktidarsız özgürlükçü ve eşit bir toplum kadınların örgütlü gücü bunu mutlaka başaracaktır. Bunu hep birlikte göreceğiz, görmeye devam edeceğiz. Kadınların başarma azmi ve kararlılığının en açık göstergelerinden biri iktidarın kadın düşmanı politikalarını tırmandırmasıdır dedim. Evet, bu sabah kadınlara yönelik büyük bir gözaltı operasyonu başlattı iktidar. Çok sayıda kadın gözaltına alındı. Kadınların mücadelesini kırmaya kriminalize etmeye çalışan bu operasyonlar derhal son bulmalıdır. Gözaltına alınan kadınlar derhal serbest bırakılmalı. Bu yöntemlerle kadın mücadelesini ezemezsiniz, susturamazsınız bastıramazsınız. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum, bu ülkeyi karanlıktan çıkaracak en güçlü ve en cesur, dinamik kadın mücadelesidir. Buradan bütün kadınları ve kadın mücadelesini bir kez daha yürekten selamlıyorum