Dokuz8Haber/ Egecan Türkmen 

Bugün saat 11.00’de Tokat Cumhuriyet Meydanı’nda buluşan köylüler, STK örgütleri ve siyasetçiler, halk tarafından kutsal sayılan Çal baba ormanında siyanür ile maden arama izni verilmesini protesto etti. 

Tokat merkezdeki Günçalı, Kilik, Güzelce ve Aydoğdu köylülerin HLC adlı maden şirketine verilen maden arama ruhsatının iptali için Tokat İdari Mahkemesi’ne açtıkları davayı kazanan köylüler, maden şirketinin davayı bir üst mahkemeye taşımasını protesto etmek amacıyla Cumhuriyet Meydanı’na toplandı. 

Hep birlikte ormanlarını koruma sözü verdi. 

Maden şirketinin davayı bir üst mahkemeye taşıyacağını duyurduktan sonra  davanın takipçisi olacaklarını yaptıkları mitingle gösterdiler. 

Basın açıklamasını da okuyan Günçalı Köyü Dayanışmasından Kardelen Gürses Dokuz8Haber’e açıklamalarda bulundu. 
 Çal Baba, Günçalı Köyü’nün birliğini, dayanışmasını ve huzurunu temsil eden bir semboldür
Açıklamasında Çal Baba ormanının önemine değinen Gürses “Çal Baba, sadece geçmişten gelen bir hatıra değil; Günçalı Köyü’nün birliğini, dayanışmasını ve huzurunu temsil eden bir semboldür. Yıllar boyunca köyümüz insanı, Çal Baba’nın gölgesinde dualar etmiş, dilekler tutmuş ve umutlarını paylaşmıştır. Onun huzur veren varlığı, köyümüzün geçmişini geleceğe bağlayan bir köprü gibidir.” İfadelerine yer verdi. 
Kardelen Gürses ayrıca  “Bugün, bu köklü birlik ve beraberlik ruhunu yeniden hatırlamak ve köyümüzün geleceğini güçlendirmek için Çal Baba’nın gölgesinde toplanıyoruz. Günçalı Köyü halkı olarak el ele vererek; geçmişin mirasını, bugünün emeğini ve geleceğin umutlarını aynı çemberde buluşturuyoruz.”  açıklamalarında bulundu. 
 

Birlikte yeşeren köyler, hiçbir zaman solmaz
Gürses açıklamalarına “Birlik ve beraberlik, her birimizin en güçlü silahıdır. Çünkü biliriz ki, bir ağaç ne kadar güçlü köklere sahipse, o kadar sağlam ayakta kalır. Bizler de köyümüzün kökleriyiz; birlikte büyüyen, birbirine sıkı sıkıya sarılan dallarız. Unutmayalım ki: "Birlikte yeşeren köyler, hiçbir zaman solmaz!” ifadeleri ile son verdi. 

Basın Açıklamasının tam metni ise şöyle: 

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) verilerine göre Tokat ve çevresi ile sınırlı çalışma alanı içerisinde toplam 937 adet IV. Grup maden ruhsatı (arama, işletme ve ihale) bulunmaktadır. MAPEG'den elde edilen verilere göre çalışma alanı sınırları içerisindeki orman alanlarının %44`ü, tarım alanlarının %27'si, meraların %56’sı, büyük ovaların %13'ü ve iskân alanlarının %32'si IV. Grup madenlere ruhsatlandırılmıştır. Tokat, doğası ve kültürel geçmişi ile zengin bir coğrafyadır. Sahip olduğu bu nadir doğal ve kültürel çeşitlilikler, koruma alanları ve IV. Grup maden ruhsat alanları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Tokat ilinde bulunan korunan alanların %38'i IV. Grup madenlere ruhsatlandırılmıştır. Çalışma alanında bulunan korunan alanların IV. Grup maden ruhsat oranları; Sulak Alanların %92'si, Muhafaza Ormanlarının %84'ü ve Arkeolojik Sit Alanlarının %66’sı şeklindedir. Ülkemizde doğayı, tarım alanlarını ve kültürel varlıkları madencilik faaliyetlerine karşı kanun seviyesinde koruyan hiçbir koruma statüsü bulunmamaktadır. Bu durum Türkiye'de koruma statüsü ve/veya nitelik göz önünde bulundurulmaksızın bütün bir coğrafyanın maden ruhsatları ile ruhsatlandırılmasına neden olmuştur. Tokat ili mümbit coğrafyası, farklı inanç ve kültür dünyasına sahip insanların yüzyıllardır birlikte yaşama hasleti geliştirdiği Anadolu'nun önemli kentlerinden birisidir. Bu nedenle rastgele herhangi bir kümülatif, sosyolojik, ekolojik detaylı araştırma yapılmadan verilen maden ruhsatları çeşitli bir takım sorunlara gebedir.
Tokat genelinde maden ruhsatı verilen bölgelerin önemli bir bölümü inanç anlamında kutsallığının yanı sıra biyolojik, ekolojik ciddi bir önemi de vardır Tokat İlinin merkezinde yer aldığı Yeşilırmak Havzası, ülkemizin en önde gelen tarım havzalarından birisidir. Maden ruhsatlarının kümülatif etkileri bakımından Yeşilırmak havzasını etkileyeceği bilimsel bir gerçekliktir. Bölgenin florasında 916 tür tespit edilmiştir. 481 kuş türünün bulunduğu ülkemizde 323 tür kuş deltalarımızda gözlenmiştir.  Yine ülkemizde bulunan 160 memeli türünün 78’i bu havza da yaşamaktadır. Yeşilırmak Havzası ülkemizin üçüncü büyük havzası olup, tarımsal potansiyeli ve diğer havzalara nispeten temiz su kaynakları zenginliği ile öne çıkmaktadır. Özellikle küresel iklim değişiminde ülkesel stres faktörlerine karşılık, bölgenin durağan ve avantajlı konumu ile tarımsal üretim potansiyeli de dikkate alındığında; Yeşilırmak Havzasının korunması hususu stratejik bir durum arz etmektedir. Bu nedenle bölgenin ekosistem dengelerinin ve tarımsal üretim potansiyelinin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması; küresel iklim değişiminin etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği bu süreçte ilgili konunun “ulusal güvenlik seviyesinde” değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda havzanın sürdürülebilir ve kalkınma odaklı bölgesel planlarında; su ve toprak koruma stratejileri öne çıkmış sektörel kalkınma planlarında ise tarım ve turizm sektörlerine özellikle odaklanılmıştır. Yeşilırmak Havzasının yaklaşık % 25’lik kesimi Tokat İlinde yer almakta yine Yeşilırmak Kalkınma Birliği İlleri içinde Tokat İlinin kapladığı alan % 50’lere yaklaşmaktadır. Ayrıca, diğer illerden farklı olarak Tokat İlinin tamamı Yeşilırmak Havzasında yer almaktadır. Bu bağlamda Tokat İli Yeşilırmak Havzasının merkezi konumundadır. Tokat 2019 yılından beri MAPEG tarafından hiçbir kümülatif etki araştırması yapılmadan kabala ihale edilen yüzlerce kimyasal madeniyle mücadele etmektedir. 
Tokat için madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi havza bütünlüğüne yıkıcı etki yaratacaktır. Özellikle küresel iklim değişiminde ülkesel stres faktörlerine karşılık, bölgenin durağan ve avantajlı konumu ile tarımsal üretim potansiyeli de dikkate alındığında; Yeşilırmak Havzasının korunması hususu stratejik bir durum arz etmektedir. Bu nedenle bölgenin ekosistem dengelerinin ve tarımsal üretim potansiyelinin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması; küresel iklim değişiminin etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği bu süreçte ilgili konunun “ulusal güvenlik seviyesinde” değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
Bahse konu 4. Grup maden arama ruhsatları bir köyün, bir beldenin değil tüm ilin kaderini değiştirecek niteliktedir.  Ekonomik yararı sayısal kriterlerle ifade edebilmek mümkün iken, kamu yararı kavramı, genellikle, yasalarla tanımlanmış hak ve çıkarlar gibi zor ölçülebilir ya da ölçülemez normatif kriterler cinsinden ifade edilmektedir. Bu nedenle ekonominin yanı sıra, topluma ve çevreye etkileri açısından da analizler yapılmalıdır. Analizler ve hazırlanan raporlar incelendiğinde görülecektir ki; sınırları içerisinde 11 büyük ovayı barındıran Tokat ili kimyasal madenciliğe uygun değildir. Büyük ovalar çivi çakılamaz statüde tarımsal sit alanlarıdır.
Tüm bu sebeplerle Tokat Valiliği Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğünün ilimizde yapılmak istenilen her tür madencilik faaliyeti ön arama aşamalarında “ÇED GEREKLİDİR” kararı alması halkımızın yanı sıra tüm STK’larımızın en büyük talep ve arzusudur.
Topraklarımızı emperyalist şirketlerin talanından korumak adına verdiğimiz bu mücadeleyi sürdüreceğimizi, gelecek nesillere yaşanılabilir bir çevre bırakabilmek adına kararlılığımızı tüm kamuoyuna arz ederiz.

ÇALBABA ORMANI

Tokat'ın merkeze bağlı Günçalı köyü sırtlarında yer alan Çal Baba Ormanı, bölge halkı için sadece bir orman değil, aynı zamanda yüzlerce yıldır korunan kutsal bir mekân ve kültürel bir miras niteliği taşıyor.

Çal Baba'nın Kutsallığı ve Halkın Koruma Bilinci:

İnanç Önderi: Orman, adını köylülerin inanç önderi olarak bildiği Çal Baba'dan alıyor. Orman içerisinde Çal Baba'nın makamı olduğuna inanıldığı için yöre halkı yüzyıllardır bu ormandan tek bir kuru dal dahi alıp götürmüyor.
Anıtsal Ağaçlar: Çal Baba Ormanı, anıtsal nitelikteki ardıç, meşe ve çeşitli yabani meyve ağaçlarına ev sahipliği yapıyor. Bu ağaçlar arasında yaşları 230 ila 500 arasında değişen bireyler de bulunuyor.
Biyolojik Çeşitlilik: Orman, aynı zamanda doğal bir biyolojik çeşitlilik laboratuvarı gibi işlev görüyor. Ölü ağaçlar bile biyolojik döngünün bir parçası olarak böceklere, kuşlara ve mantarlara yaşam alanı sunuyor.
Kültürel Köprü: Özellikle Alevi inancına sahip topluluklar için önemli bir inanç merkezi olan Çal Baba Ormanı, cem törenlerine ev sahipliği yapıyor ve Alevi-Sünni köyler arası ilişkilerin düzenlenmesine katkı sağlayarak topluluklar arası kültürel bir köprü görevi görüyor. Köylüler, ağaçları bir ailenin evi gibi görüyor ve onlara zarar vermiyor.
Maden Tehdidi ve Halkın Direnişi:

Ne yazık ki, Çal Baba Ormanı son dönemde maden arama ve işletme ruhsatları nedeniyle ciddi bir tehdit altında. İstanbul merkezli özel bir madencilik firmasının bölgede sondaj faaliyetleri başlatma girişimleri, Günçalı ve çevre köylerde yaşayan halkın tepkisine neden oldu.

Siyanürlü Madencilik Endişesi: Madencilik faaliyetlerinin özellikle İliç'te yaşanan felakete neden olan "yığın liç" yöntemiyle yapılması endişeleri artırıyor. Köylüler, siyanürlü altın madeni projesinin bölgenin yeraltı ve yüzey sularını ağır metallerle kirleteceğinden, günde milyonlarca litre su harcayarak bölge halkının su hakkını gasp edeceğinden ve binlerce ağacın yok olmasına neden olacağından korkuyor.
Hukuki Mücadele: Halk, maden ruhsatının iptali için hukuki süreç başlattı ve davalar açarak haklarını arıyor. Ayrıca bilimsel çalışmalar organize ederek bölgenin korunması için çaba harcıyorlar.
Yaşam Alanı Savunması: Köylüler, maden faaliyetinin doğaya ve yaşam alanlarına vereceği zararları önlemek için kararlı bir duruş sergiliyor ve "Bu mücadele yalnızca Günçalı'nın değil, hepimizin yaşam alanlarını savunma mücadelesidir" diyerek Çal Baba ormanını korumakta ısrarlı olduklarını gösteriyorlar. Hatta maden şirketi yetkililerinin silahla köylülerin arazisine girdiği haberleri de yer almıştır.
İnanç Merkezi Olarak Tescil Talebi: Köylüler, Çal Baba Ormanı'nın kutsal bir inanç merkezi olarak tescillenmesi ve böylece madencilik faaliyetlerinden korunması için Kültür Bakanlığı'na başvuruda bulundu.
Çal Baba Ormanı, Tokat için hem doğal bir miras hem de köklü bir kültürel ve inanç değeri taşıyor. Bölge halkının bu kadim ormanı koruma mücadelesi, çevre bilinci ve kültürel mirasın korunması açısından büyük önem arz ediyor.