Akdeniz Koruma Derneği ve Akdeniz Üniversitesi iş birliğinde yürütülen bir çalışma, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'ndeki mikroplastik kirliliğini ortaya koydu. Bölgedeki 17 farklı noktadan alınan yüzey suyu örneklerinin tamamında mikroplastik tespit edildi. En yüksek kirlilik, bir metreküp suda 553 parçacık ile Bozburun istasyonunda kaydedilirken, onu 287 parçacık ile Yazı istasyonu izledi.
Yapılan mevsimsel örneklemelerde, 2024 yılı boyunca tüm istasyonlarda toplam 3 bin 105 mikroplastik parçacık sayıldı. Kirliliğin en düşük ölçüldüğü nokta ise bir metreküpte 80 parçacık ile Karaköy oldu. Analiz edilen mikroplastiklerin yüzde 93,7'sini lif (fiber) formundaki parçacıklar oluşturdu. Bunu yüzde 3,2 ile film (naylon torba, çuval) ve yüzde 2 ile sert plastik fragmanlar takip etti. En yaygın renk ise yüzde 72,2 ile siyah olarak belirlendi.
MEVSİMSEL DEĞİŞİM VE KİRLİLİK KAYNAKLARI
Mikroplastik yoğunluğu mevsimlere göre belirgin farklılık gösterdi. Yaz aylarında bir metreküp suda ortalama 1207 parçacık ölçülürken, bu sayı sonbaharda 833, ilkbaharda 623 ve kışın 440 olarak kaydedildi. Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Olgaç Güven, yaz dönemindeki yüksek kirliliğin özellikle marina ve yoğun turizm aktivitesi olan bölgelerde gözlendiğini belirtti.
Güven, kışın ise kirlilik kaynağının marinalardan ziyade yerleşim alanlarına kaydığını ifade etti. Araştırmada, koruma bölgesi olmasına ve ağır sanayi bulunmamasına rağmen kirliliğin tespit edilmesi dikkat çekti. Doç. Dr. Güven, Knidos'taki kirliliğin ise karasal kaynakların yanı sıra, Rodos yakınındaki girdap akıntılarının açık denizden taşıdığı plastiklerden de etkilenmiş olabileceğini aktardı.
Kirletici kaynaklar arasında tekstil lifleri başı çekerken, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sulama hortumu parçaları, fide kelepçeleri, gübre çuvalları ve zirai ilaç şişeleri de önemli yer tutuyor. Doç. Dr. Güven, bölge halkının gündelik faaliyetleri ve turistik kullanımın da kirliliğe katkıda bulunduğunu vurgulayarak, koruma çalışmalarının sadece yasal düzenlemelerle değil, yerel faaliyetlerin de düzenlenmesiyle sürdürülebileceğini kaydetti.
Uzman, sorunun küresel olduğuna ve çözümün ancak kaynağında önlem almakla mümkün olacağına dikkat çekti. Bireysel olarak tek kullanımlık plastiklerin azaltılması, endüstriyel ve tarımsal alanlarda filtreleme sistemlerinin kurulması ve atık yönetiminin iyileştirilmesi başlıca öneriler arasında yer aldı. Çalışmanın, beş yıllık bir izleme programının ilk aşaması olduğu ve kirlilik eğilimlerini belirlemeye devam edeceği bildirildi.





