İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doğanay Tolunay, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımla, orman yangınları sonrasında hemen fidan dikilmesinin doğru olmadığını açıkladı. Tolunay'ın belirttiğine göre, kızılçam ormanları ve makilikler gibi yangına dirençli ekosistemlerde, yanan alanların kendiliğinden yenilenmesi mümkün. Bu durum, genetik çeşitliliği korurken aynı zamanda maliyeti de sıfıra yaklaştırıyor.
Fidan sayısı yeterli mi? Genetik çeşitlilik neden önemli?
Tolunay, Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) fidan üretiminin sürekli azaldığına dikkat çekti. 2024 yılında yetiştirilen fidan sayısıyla teorik olarak 82 bin hektar alanın ağaçlandırılabileceğini belirten Tolunay, 2025 yılında yanan 50 bin hektarlık alan için fidan sayısının yeterli gibi görünebileceğini ancak asıl sorunun genetik çeşitlilik olduğunu söyledi.
Tolunay, İzmir'deki yanan bir alana Antalya'dan fidan getirilmesinin yanlış olduğunu, çünkü iklim ve toprak koşulları farklı olduğu için fidanların genetik yapısının uyumsuz olacağını vurguladı. Dağdan toplanan tohumlarla yetiştirilen fidanların deniz kenarına dikilmesi durumunda, sıcak ve kurak şartlar nedeniyle birkaç yıl içinde kuruma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu belirtti.
İklim değişikliğine uyum için stratejik adımlar
Doğanay Tolunay, yanan ormanların yeniden ağaçlandırılmasında yöresel tohumlarla gençleştirmenin öncelikli olması gerektiğini savundu. OGM'nin tohum üretiminin de azaldığına işaret eden Tolunay, iklim değişikliğine dirençli ormanlar kurmanın olmazsa olmaz şartı olarak, orman işletme müdürlüklerinde yeterli tohum stokunun bulunmasını ve yangın sonrası kurulacak geçici fidanlıklarda yöreden toplanan tohumların kullanılmasını gösterdi.





