Haber: Fatoş Erdoğan

Cumartesi Anneleri, kayıplarla buluşma mekanı Galatasaray Meydanı’na çıkmak istediği için üç haftadır gözaltına alınıyor. Cumartesi Anneleri'ne Galatasaray Meydanı 700'üncü haftadan itibaren yasaklandı. 700'üncü haftada darp edilerek gözaltına alınan Cumartesi Anneleri/İnsanları yargılanıyor.

Cumartesi Anneleri yaşadıkları hak ihlali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

Anayasa Mahkemesi’nin Galatasaray Meydanı’na ilişkin verdiği ihlal kararına rağmen Cumartesi Anneleri üç haftadır Galatasaray Meydanı’nda yaka paça gözaltına alınıyor. 

"SİZ DEVLETE KARŞI MI GELİYORSUNUZ?"

Galatasaray Meydanı’na çıktığı için üç haftadır gözaltına alınan Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, polisin kendilerine "siz devlete karşı mı geliyorsunuz? burası size yasak. Yasak olan yere niye geliyorsunuz?" dediğini aktardı.

Yıldız, Koskoca 28 yıl ve bu 28 yıl içerisinde ben çocuğumun ne ölüsünden, ne dirisinden, ne akıbetininden haberi olmayan bir anneyim. Bu anne adaletten ve ona tanınan haklardan yararlanmak istiyor diyerek sözlerine başlayan Yıldız, "Galatasaray Meydanı benim için kayıplarla buluşma mekanı. Bir adresim Galatasaray, bir adresim İHD, bir adresim evim. Galatasaray Meydanı bizim için anıt mezar gibi dedi.

BEN NE SUÇ İŞLEMİŞİM?

Galatasaray Meydanı’na çıktıkları için üç haftadır gözaltına alınıp Vatan Emniyet Müdürlüğü terör Şubesi’ne götürüldüklerini belirten Yıldız, "Ben devlete karşı ne suç işlemişim? çocuğumu arama hakkımı kısıtlayan polis beni terör şubesine götürüyor. Ben evladımı ve adaleti arıyorum.
Çocuğumu kaybedenlerin yargı önüne çıkarılması için mücadele ediyorum. Çocuğumu kaybedenlerin karşıma getirilmesini istiyorum ne yazık ki bir anne olarak üç haftadır anayasal hakkımı kullanarak geldiğim Galatasaray Meydanı’na gözaltına alınıyorum dedi.

GALATASARAY MEYDANI’NA GİDECEĞİMİZ GÜNÜN AKŞAMI UYKU BİLE UYUMUYORUZ 

Yıldız sözlerine şöyle devam etti:

"Galatasaray Meydanı’na gideceğimiz günün akşamı uyku bile uyumuyoruz sanki sabah kayıplarımızla orada buluşacakmış gibi...

Bizim Galatasaray Meydanı’ndan başka gidecek yerimiz yok. Orası bizim adresimiz, oradan sesimizi duyurduk.  Ne yazık ki davacıyken davalık olduk. 

Benim için çok zor. Ben evladımı devlete, adalete güvenerek kendi ellerimle karakola götürdüm. Ben evladıma karşı suç işledim ben bunu hazmedemiyorum. Her yerde, Galatasay Meydanı’nda onların yüzüne karşı oğlumun adını haykırmak istiyorum.

Galatasaray Meydanı’nda oğlumun adını her haykırdığımda onunla karşılaşmış gibi, beni duyuyormuş gibi, annem beni aramaktan vazgeçmemiş der gibi hissediyorum."

NE OLMUŞTU?

23 Şubat 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız'dan bir daha haber alınamadı.
Murat Yıldız, İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir cafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi.

Bunun üzerine 23 Şubat 1995 tarihinde Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte, İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim oldu. Aradan 3 gün geçtiği halde Murat eve dönmeyince anne Hanife Yıldız, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne gitti ancak sorularına net yanıtlar alamadı.

Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce yetkililer, Murat’ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal’da sakladığını söylediği için onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul’a gönderdiklerini, yolda Murat’ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler. Anne Hanife Yıldız’ın ‘Oğlum kendi isteğiyle teslim oldu.

Hapis cezasını bile gerektirmeyen bir suç isnadı karşısında neden kaçsın?’ itirazı boşlukta kaldı. Hanife Yıldız’ın tek çocuğu Murat’tan bir daha haber alınamadı.

Anne Yıldız Bornova ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurdu, Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beş yıl süren yargılama sonucunda Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve onlara yalnızca ‘görevi ihmal’den günümüz parasıyla 1 lira 18 kuruş para cezası verdi.

Aynı mahkeme 2007 yılında da polislerin görevi ihmalden aldığı ceza ile ilgili davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdi. İHD avukatı Gülseren Yoleri, 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak Murat Yıldız için yeniden soruşturma açılmasını talep etti. Açılan soruşturma iki yıl sonra takipsizlikle sonuçlandı. Takipsizlik kararına yapılan başvuru da reddedildi. Dava Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 

MURAT YILDIZ'IN DOSYASI DA KAYBEDİLDİ 

Yıldız’ı İstanbul’a götüren iki polis hakkında bir dava açıldı ve para cezası verildi. Fakat bu ceza da daha sonra kaldırıldı. Savcılık dosyası olayın ilk olduğu tarihte intihar kaydıyla kapatıldı. Yani savcılık Murat’ı hiç aramamıştı. Dava dosyasına ulaşmaya çalışan İHD, dosyanın yerinde olmadığını gördü.

Önce arşivdedir denildi, daha sonra yakılan dosyalar arasında olduğu ifade edildi. Ama imha edilen dosyaların içinde de olmadığı görüldü. İHD'nin O zaman yaptığı girişimde görüldü ki Murat gibi dosyası da kaybedilmişti. İHD'nin itirazları sonucu dosya açıldı iki yıl içinde takipsizlikle sonuçlandı. Buna yapılan itiraz da reddedildi.